Suriye muhalefeti sıkıştı, dış müdahale için teröre yaslanıyor

Suriye muhalefeti hem ülke içinde hem de Türkiye'de kendi içinde bir sıkışma içerisinde. Bu sıkışma karşısında muhalefet, bombalı terör saldırılarına daha fazla yönelmiş görünüyor. Önümüzdeki günler, emperyalizmin nasıl bir yaklaşımda karar kılacağını belirleyeceği günler olacak.

Suriye'de Humus ve İdlib'te ordunun kentleri kontrol altına almasıyla birlikte muhalefet büyük oranda mevzi yitirmiş durumda. Bu ki önemli kentteki kontrolünü kaybeden muhalefet, büyük çaplı nokta atış terör saldırılarına yöneliyor. Humus'taki yenilgi, Suriye muhalefetinin iç yapısında da değişikliklere yol açmış görünüyor.

Son olarak İdlib'te ordunun muhalefeti kentten püskürtmesinin ardından Suriye muhalefeti, büyük çaplı terör saldırılarına yöneldi. Cumartesi günü başkent Şam'da iki ayrı bombalı saldırı meydana geldi. Saldırıda kentin Hıristiyan mahallesi hedef alındı ve 50'den fazla insan öldü, yüzlercesi de yaralandı. Şam'daki patlamaların ertesi günü ise ülkenin ikinci büyük kenti Halep'te bir patlama meydana geldi. Patlamanın yaşandığı mahallenin sakinlerinden Rahip George Ebu Hazem'in söylediğine göre patlamadan hemen önce 50 çocuğun patlamada büyük hasar gören bir okulu terk etmiş olması büyük bir felaketi önledi. Patlamada 2 kişi öldü, 30 kişi yaralandı.

Dün ise başkent Şam'da çatışma vardı. Mezze mahallesinde bir binaya Suriye güvenlik güçleri tarafından düzenlenen operasyonda çıkan çatışmada Suriye devletinin bildirdiğine göre 2 muhalif militan ve 1 güvenlik görevlisi öldü. Muhalefet kaynakları ise iki taraftan da 25'er kişinin öldüğünü iddia ettiler. Operasyon düzenlenen binanın operasyon öncesi boşaltılmış olması can kaybını azalttı.

Askeri olarak Suriye muhalefetinin aldığı darbeler ise, siyasi alanda büyük yarılmalara yol açıyor. Türkiye merkezli Suriye Ulusal Konseyi (SUK), sürekli yaşadığı bölünmeler karşısında etkinliğini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya. Şubat ayı sonunda 20 kişilik bir grup SUK'tan ayrılmış, başka bir örgüt kurmuştu. 13 Mart'ta SUK içerisindeki Müslüman Kardeşler ağırlığına karşı çıkan ve muhalefetin silahlandırılması ve dış müdahale sürecinin hızlandırılmasını isteyen 3 ağırlık sahibi isim de konseyden ayrıldı. 17 Mart'ta ise 5 Suriyeli muhalif grup, SUK dışında bir birliktelik ilan ederek, tampon bölge, "insani yardım" koridoru ve uçuşa yasak bölge kararı, yani kısaca Suriye'ye müdahale kararı alınması çağrısı yaptılar.

Bu Perşembe ve Cuma günleri Suriye muhalefeti Türkiye'de bir kez daha toplanacak. Ancak SUK'un sürekli bölünmesi ve Hatay merkezli Özgür Suriye Ordusu'nun da silahlı direnişi tekeline alamamış olması gibi dağınıklıklar, Türkiye'den yönetilen muhalefetin Suriye sokaklarındaki etkisini giderek sınırlıyor. Geçtiğimiz hafta SUK'tan ayrılanlardan Kemal Labvani, "Konsey falan yok, bu bir yanılsama" diyor.

Yalan propagandası ise sürüyor. Bir türlü bir çıkış yakalayamayan muhalefetin güçlendiği izlenimi vermek üzere sık sık yapılan "üst düzey Suriyeliler saf değiştirdi" haberlerinin bazıları yalan çıkıyor. Son olarak Pazartesi günü Suriye televizyonunda Rakka Polis Güvenlik Departmanı şefi Albay Muhammed Ammar Sardini ve Kriminal İnceleme Bürosu Şefi Yarbay Musaab ebu Rikba yayına çıkarak kendilerinin "kaçtığı" yönündeki iddiaların yalan olduğunu söylediler.

Sıkışma karşısında Suriye muhalefeti büyük kentlerdeki terör saldırılarını yoğunlaştırırken, dikkat çekmenin bir diğer yolu olarak ise "Türkiye'ye mülteci akını" yaratma taktiğine odaklandı. Aslında son dönemde Türkiye'ye belli sığınmacı grupların gelmesi, özellikle İdlib'te muhalefetin ezilmesi ve kentten püskürtülmesiyle doğrudan bağlantılı. Şimdiye kadar bunun dışında çok yoğun bir mülteci akını gözlenmedi. Ancak Türkiye devletinin son haftalarda sürekli çadır kapasitesini artırmaya yönelik hazırlık içerisinde olması, daha büyük bir akının hazırlanmakta olabileceğini düşündürüyor.

Kaçırılan iki Türk gazetecinin durumu ise halen belli değil. Ancak nerede oldukları bilinmeyen gazetecilerin durumu, şimdiden Türkiye'deki kimi gruplar tarafından Suriye'ye müdahale edilmesi için gerekçe olarak öne sürülmeye başlamış durumda.

Özgür Suriye Ordusu ise dış destek derdinde. CNNTürk'e açıklamalarda bulunan Özgür Suriye Ordusu sözcüsü Ammar Alwavi, kimsenin kendilerine silah vermediğini iddia ederek, "Zaten verseydiniz rejim çoktan yıkılmış olurdu" dedi.

Gelinen tabloda emperyalizmin nasıl bir yol izleyeceği ise büyük oranda 2 Nisan'da İstanbul'da yapılacak toplantıda belli olacak. Rusya ve Çin'in dış müdahaleye karşı çıkan tavrı sürüyor. Suriye muhalefeti ise dış müdahaleye zemin hazırlamak için bombalı saldırıları yoğunlaştırıyor.

(soL - Dış Haberler)