Subaylar: Operasyon bizi şaşkına çevirdi

İsrail'in Gazze ablukasını kırmak isteyen Özgürlük Konvoyu'na saldırısı hükümet krizine dönüşüyor. Başbakan Netanyahu'ya mektup yazan donanma subayları, uluslararası soruşturma istedi. ABD ise Filistin müzakereleri için 'makul' yönetim arayışında.

İsrail'in Gazze ablukasını kırmak için yola çıkan Özgürlük Konvoyu'na saldırısı Türkiye ve İsrail arasında bir krize yol açtığı kadar, Tel Aviv'de de siyasi kriz yarattı. Başbakan Benyamin Netanyanu ve Savunma Bakanı Ehud Barak'a mektup yazan İsrail Donanması'na bağlı bazı subaylar "uluslararası soruşturma"ya izin verilmesini istedi. Muhalefetteki Kadima Partisi Filistin ile başlaması muhtemel müzakereler için 'uygun aday' olduğunu dillendirmeye başladı. ABD'nin henüz Netanyahu hükümeti ile devam edip etmeyeceği netlik kazanmadı.

'Sorumlu hükümet ve yüksek komuta'
İsrail Donanma Komutanlığı'na bağlı 10 üst düzey subay Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Barak'a mektup yazarak uluslararası soruşturmaya izin verilmesini talep etti. Lübnan ve Gazze karasuları açıklarında görev yapan donanma birliklerinin komutanları yazdıkları mektupta, Mavi Marmara Gemisi'ne yönelik 'operasyonun' sorgulanması gerektiğini belirttiler. "Sivillerin yaralanması ve ölümüyle sonuçlanan bu operasyon bizi şaşkına çevirdi" diyen subaylar, verilen emirleri yerine getiren askerleri değil, bu operasyonun emrini veren sivil otoriteye ve operasyonu kabul eden üst düzey komutanları eleştirdiler. Hükümete Gazze'ye yardım götürenleri suçlamak yerine kendi emrini sorgulaması gerektiğini kaydeden subaylar, 'operasyonu' "en başından kaybetmeye mahkum bir plan, askeri ve diplamatik bir trajedi" olarak değerlendirdiler. İsrail basınında tartışılan şekliyle operasyonun bir "yönetim" veya "istihbarat" hatasından kaynaklanmadığını belirten subaylar, "operasyon en başından kaybetmeye mahkumdu" dediler.

İnsan hayatının kutsal olduğunu, gemiye gönderilen askerlerin profesyonelliğinin ise daha fazla can kaybına engel olduğunu belirten subaylar, Netanyahu'nun direndiği uluslararası soruşturmanın gerekli olduğunu belirttiler. İmzacılar adına basına açıklamalarda bulunan Nir Barak, "uluslararası bir soruşturmanın gerekli olduğunu, donanmanın kendi soruşturmasının yeterince güvenilir olmadığını düşünen subaylar adına" konuştuğunu ifade etti. Barak "sorumluluk bu konvoyu düzenleyenlerin değil, operasyonu kabul eden ve onaylayan subaylarındır" dedi.

Hükümet imzacılara sessiz
İsrail hükümeti ordudan gelen bu çıkışın ardından sessizliğe büründü. Hükümet adına konuşan Savunma Bakanı Barak, mektubun politik değil, hükümete görüş bildirimi olduğunu ileri sürdü.

İsrail'in uluslararası bir soruşturmaya ihtiyacı olmadığını savunan Başbakan Netanyahu ve Dışişleri Bakanı aşırı sağcı Avigdor Lieberman ise Birleşmiş Milletler'in önerdiği uluslararası soruşturmayı tartışmaya açtı. İsrail basınına göre Netanyahu bakanlarına uluslararası soruşturmayı etraflıca düşünmeleri gerektiğini söyledi.

Öte yandan Başbakan Netanyahu'nun Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Kanada Başbakanı Stephen Harper, Gürcistan Başbakanı Nika Gilauri ve Birleşmiş Milletler Temsilcisi Tony Blair ile telefon görüşmeleri yaptığı belirtildi. Görüşmelerde Netanyahu'nun muhataplarını İsrail'in kendini savunduğuna ikna etmeye çabaladığı belirtildi. ABD ile BM talebi dışında soruşturma fikri üzerinde görüş alışverişinde bulunduklarını kaydeden Netanyahu, bazı yolcuların El Kaide üyesi olduklarını iddia etti.

Hükümet krizi
İsrail'de koalisyon hükümeti ise ülkeyi izole etmekle suçlanıyor. Haaretz Gazetesi imzalı yazılarda, Netanyahu'ya soruşturmaya izin vermesi talebi iletilirken, bazı sağcıların Türkiye'nin boykot edilmesi gerektiğine yönelik görüşleri eleştirildi. Türkiye'nin İsrail'in bölgedeki en önemli müttefiki olduğunu kaydeden gazete, Gazze kuşatmasının uluslararası toplum tarafından eleştirildiğini hatırlatarak, Türkiye ile ilişkilerin uluslararası toplumun beklentilerinin karşılanmasıyla düzeltilebileceği iddia edildi. Gazete Gazze ablukasını İngiltere ve ABD'nin dahi "hafifletin" diyerek eleştirdiğini hatırlattı.

Hükümetin bu konudaki tepkisi ise sokaklara yansıdı. Gerek Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın liderliğindeki "İsrail Evimiz" partisi gerekse koalisyonun ana ortağı Likud Türkiye elçilikleri önünde gösteriler düzenleyerek Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e düşman olduğunu ileri sürdüler. İsrail kaynakları ise yapılan gösterilerin hükümetin siyasi krize karşı reaksiyonu olduğunu ve uluslararası toplumdan çok İsrail kamuoyuna yönelik mesajlar verme amacında olduğunu ileri sürüyor. Hükümete yakınlığı ile bilinen Yedioth Ahronot ise İsrail'in batının doğudaki ileri karakolu olduğunu, onun geri adımının dünyayı "yeşil bayraklarla" donatacağını ileri sürdü.

Kadima göreve hazırlanıyor
Gazze katliamının birinci dereceden sorumlusu dönemin Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ise 'barış güvercinliği'ne soyundu. Livni, kendisinin hükümet olması durumunda tüm Filistinli muhataplarıyla 1967 sınırları üzerinden görüşmelerin yürütüleceğini belirtti. Livni, hükümetin Gazze'ye yönelik ablukasını ve konvoya yönelik saldırısını savunduğu konuşmasında ABD'nin de talebine uygun olarak "ambargoyu biraz hafifletebiliriz" demekle yetindi. İsrail ve Filistin arasında ABD'nin arabuluculuğunda yakın gelecekte başlayacağı bilinen görüşmelere kadar hükümet olmayı hedeflediği belirtilen Livni'nin çıkışları Netanyahu'yu yerinden etme çabası olarak değerlendiriliyor.

ABD ne istiyor?
Bölgede olası bir İran Savaşı öncesi Filistin ile barışın gerekli olduğunu savunan Obama yönetimi İsrail'e 'Yahudi yerleşimlerini durdurma', 'Gazze'ye yönelik ablukayı hafifletme' ve 'masaya oturma' çağrısı yapıyor. USA Today gazetesi Obama yönetiminin Netanyahu'ya söz geçiremediğini bunun da İran senaryolarını zora soktuğunu yazdı. İsrail yönetimi yerleşimlere devam ederken, Kudüs'ün tamamı üzerinde hak iddia ediyordu. Bu nedenle eleştirilen hükümetin başlaması muhtemel görüşmeleri sabote edeceğinden endişe ediliyor. Netanyahu hükümeti son olarak Gazze'ye yönelik ablukanın hafifletilmesi durumunda bölgenin İran'ın füze rampasına dönüşeceğini ileri sürmüştü. Son görüşmede Netanyahu'nun Obama yerine İsrail'e yakınlığı ile bilinen Biden ile görüşmesi de bu çıkışla beraber ABD'yi ikna çabaları olarak değerlendirilyor. Bütün bu senaryolar içinde, İsrail için hükümet değişikliği ve Filistin sorununun ABD'nin istediği biçimde çözülmesinin aracının Türkiye olduğu belirtiliyor.

(soL - Dış Haberler)