Sovyet karşıtları savaşanları karıştırdı

BBC’nin her yıl olduğu gibi bu yıl da gündeme getirdiği “Stalin’in gizli emelleri” planı, Sovyet düşmanlığının tarihi nasıl çarpıttığını ortaya koyuyor.

BBC’nin her yıl ısıtarak tekrar gündeme getirdiği “Stalin, Nazilerlerle İngiltere ve Fransa’yı birbirine kırdırmayı amaçlıyordu” iddiası, tarihi gerçekler karşısında dayanaktan yoksun bir iddia olmaktan öte gidemiyor.

İddianın aksine, Fransa ve İngiltere’nin başını çektiği emperyalist cephe Nazileri Sovyetler’in üstüne sürdü ve bu planında da büyük ölçüde başarılı oldu. Emperyalistlerin “önce kırdırıp, sonra el koyma” planını bozan, faşizm karşısında “kırılmayan” Sovyetler oldu.

Münih Anlaşması unutturuluyor
Faşist Nazi Almanyası’nın Avusturya’yı ilhak etmesinin ardından gözünü dönemin Çekoslovakya’sına dikti.

Faşist Almanya, Avusturya’nın ardından Çekoslovakya’nın Almanca konuşan Südet bölgesini topraklarına katmak istiyordu ancak Çekoslovakya’nın toprak bütünlüğü 1924 yılında yapılan bir anlaşmayla Fransa ve Fransa’nın müdahalesi önşartıyla Sovyetler Birliği tarafından garanti edilmişti.

Öte yandan, Almanya’nın bölgeye yönelik taleplerinin artmasıyla Sovyetler Birliği ve Çekoslovakya hükümetleri çağrılmaksızın 29 Eylül 1938’de faşist Almanya Başkanı Adolf Hitler, İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain, Fransa Başbakanı Edouard Daladier ve faşist İtalya Devlet Başkanı Benito Mussolini Münih Anlaşması’nı karara bağladılar ve Südet bölgesini Nazi Almanyası’na bıraktılar.

Anlaşma halen Çek Cumhuriyeti tarafından “Münih İhaneti” olarak adlandırılmaktadır.

Emperyalist İngiltere-Fransa ittifakının Nazi Almanyası’yla vardığı bu uzlaşma, Nazi Almanyası’nın ilhak yönünü Doğuya ve Sovyetler Birliği’ne yöneltti. Sovyetler, Fransa’nın müdahalesi önşartı gerçekleşmediği için sürece askeri müdahalede bulunmadıysa da, Çekoslovakya’nın dolaylı garantörlüğünü taahhüt etmiş olmaktan ötürü Sovyetler Birliği’ni Naziler’le karşı karşıya geldi ve çatışma için zemin oluştu.

Molotov-Ribbentrop Paktı “kötü” oldu
Emperyalist cephenin Nazi diktatörlüğünü Sovyetler Birliği’nin üzerine sürme politikasına karşı Sovyetler’in yanıtı, bir yıl sonra 23 Ağustos 1939’da Molotov-Ribbentrop Paktı’yla geldi.

Sovyet diplomasinin bu engin başarısı, Nazilerin Sovyetler’e saldırmasını engelleyemese de geciktirerek, Sovyetler Birliği’ne zaman kazandırdı. Sovyetler, bu sayede yalnızca kendi halklarını değil, İngiltere ve Fransa halkları da dahil tüm Avrupa halklarını faşizmin boyunduruğundan kurtardı. Ancak emperyalizm, Soğuk Savaş’la birlikte tarihi çarpıtmaya ve unutturmaya çalışarak bu durumun üstünü örttü.

Churchill batı cephesini açmadı
Nazilerin 22 Haziran 1941’de Sovyetler’e başlattığı saldırının ardından Sovyetler Birliği, bizzat Josef Stalin tarafından Winston Churchill’e dolaysız yapılan sayısız çağrıyla İngiltere’yi bir batı cephesi açmaya ve Nazileri iki taraftan kuşatmaya çağırdı.

Churchill, Stalin’in çağrılarını olumsuz yanıtlayarak Sovyetler’in ölüm kalım savaşını izlemekle yetindi. “Nazilerle komünistlerin birbirini kırdırıp, arta kalanlara el koyma” hedefini taşıyan İngiltere, 1943’te başlayan Sovyet karşı saldırısının ardından bu hedefin gerçekleşmeyeceğini gördü. İngiltere, ancak Kızıl Ordu birlikleri faşist orduları yenerek Avrupa içlerine ilerleyince, “Sovyet tehdidine karşı” batı cephesi açtı.

Kimler kırıldı?
Toplam 50 milyon insanın hayatını kaybettiği İkinci Dünya Savaşı’nda, Sovyetler Birliği 25 milyon, Almanya 5 milyon, Japonya 2 milyon, Fransa 500 bin, İngiltere 400 bin ve İtalya 500 bin kayıp verdi.
(soL - Dış Haberler)