soL (DIŞ HABERLER) 1951-52, 1954-55 ve 1961 yıllarında BM Güvenlik Konseyi'nde görev alan Türkiye'nin 48 yıl sonra yeniden seçilmesi, iktidar çevrelerinde büyük sevinç yaratırken, AKP hükümetini "zorlu görevler" bekliyor.
ABD'nin Türkiye ile birlikte BM Güvenlik Konseyi'ne seçilen Avusturya, Japonya, Meksika ve Uganda'ya yolladığı tebrik mesajında, "dünya barışı için birçok kritik konunun acil çözüm beklediği" vurgusu yapıldı.
Konsey'in gündeminde olan konuların başında İran'ın nükleer programı geliyor. Türkiye'nin sözde arabulucu konumuyla, ABD'nin İran üzerindeki baskı politikalarını yayma misyonunu üstlenmesi bekleniyor. Şu ana kadar İran konusunda orta yolcu bir pozisyon tutturan Türkiye'nin, Konsey üyeliğiyle birlikte, ABD'den daha çok baskı göreceği ve muhtemelen İran'a karşı tavrını sertleştireceği ifade ediliyor.
Türkiye'nin Kıbrıs konusunda görece avantaj elde edebileceği, ABD'nin bunu bir rüşvet olarak sunup Türkiye'nin pazarlık payını azaltmayı planladığı da dile getiriliyor.
Türkiye'yi giderek çetrefil hale gelen Afganistan konusunda da emperyalist işgalin yanında daha aktif rol oynamaya zorlayacak olan Konsey üyeliği, Kafkaslar'daki gerginlikte de Rusya ile karşı karşıya getirecek. Var olan dış politika yönelimleri radikal bir değişikliğe uğramadığı takdirde, kendisini emperyalist projelere endekslemiş Türkiye'nin iki yıllık üyelik süresince bölge ve dünya halklarının nefretini kazanması büyük olasılık.