Rusya'yı germeden ABD'den şaşmadan

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Ankara ziyaretinin ardından, gazeteler, Türkiye'nin Kafkaslar'daki krize nasıl yaklaşması gerektiğini ele alan köşe yazılarıyla doldu. Yazıların çoğunda "Rusya'yı germeden Batı'yla dayanışma içinde" bir dış politikadan bahsediliyor ancak somut öneri yok.

soL (HABER MERKEZİ) Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Ankara ziyareti, uzun zamandır Ergenekon ve yeni Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamalarını yorumlayan köşe yazarlarını hareketlendirdi. Başbakan Erdoğan'ın Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila'ya, Hava ve Deniz Harp Okulu mezuniyet töreninde yaptığı "Rusya'yı göz ardı edemeyiz" açıklamaları doğrultusunda, köşe yazarları, Rusya'yı germeden ABD'yi desteklemenin formülasyonunu tartışmaya başladılar.

"İki ayı ile yatağa girmek"
Güneri Civaoğlu, Gürcistan'ın Güney Osetya'ya saldırmasıyla ve NATO gemilerinin Boğazlar'dan geçmesiyle Türkiye'nin kendini içinde bulduğu durumu, "iki ayı ile yatağa girmek" olarak tarif ediyor. Türkiye'nin turizm, enerji ve inşaat sektörlerinde Rusya ile önemli ortaklıkları olduğunu belirten Civaoğlu, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in Lavrov'un gelişinin öncesinde "bombanın pimini çekip Rusya'nın kucağına bıraktım" mesajı vermesini "hafiflik" olarak değerlendiriyor. Civaoğlu'na göre, Tüzmen "uzun boyunu aşan açıklamalar yapıyor".

Kafkaslarda "gri tonlar"
Posta gazetesi yazarı M. Ali Birand, yazısında, soğuk savaş yıllarında Türkiye ile Rusya'nın kötü anıları olduğundan, ancak şimdi durumun değiştiğinden bahsediyor. Siyah mı beyaz mı yoksa gri mi tartışmalarını seven Birand'ın gözünde, Kafkasya krizi gri tonlar taşıyor ve Türkiye'nin de Rusya'yı karşısına almayacak politikalar izlemesi gerekiyor. "ABD'nin ve AB'nin desteklediği Gürcistan cephesinden uzaklaşamayız. Zor dahi olsa, bir denge oluşturmak ve her iki tarafı da idare etmek zorundayız" diyen Birand, Gürcistan'ın Türk halkının kalbini kazandığını iddia ediyor, ama Saakaşvili hükümetinin de Türk halkının kalbini kazanıp kazanmadığını söylemekten çekiniyor. Çünkü, krizin başlangıcından bu yana, internet gazetelerindeki okuyucu yorumları bile, önemli ölçüde Saakaşvili'ye ve ABD'ye tepkili.

Civaoğlu gibi Birand da Bakan Tüzmen'e tepkisini "efelenme bize yarar sağlamaz, zarar verir" sözleriyle köşesine taşırken, Rusya'nın tepkisini çeken Türkiye'nin Gürcistan'a verdiği askeri destek ve hibelerden ya da Boğazlar'dan geçen NATO ve ABD gemileri'nden bahsetmiyor.

Toprak bütünlüğünün önemini "hatırladılar"
"Ne olursa olsun, bir yandan Gürcistan'ın Güney Osetya'ya girmesi, diğer yandan Rusya'nın Gürcistan'a saldırısı ve arkasından Güney Osetya'yla Abhazya'nın bağımsızlığını tanıması hepsi büyük hataydı, barış ve istikrar açısından büyük bir talihsizlikti" diyen Hasan Cemal'e göre, Türkiye "Batı ile dayanışma içinde Rusya'yı gücendirmeyen" bir dış politika benimsemeliydi. Gürcistan'ın Güney Osetya'ya saldırması kadar, Rusya'nın bu ülkelerin bağımsızlığını tanımasını da yanlış bulan Cemal, Kosova'nın bağımsızlığının ilk kez Türkiye tarafından tanınmasının ardından Kosovalı Arnavutların umudu olduğunu iddia ettiği UÇK'nın bağımsızlık ilanını övmüş, Sırpları bölücülükle suçlamıştı. Cemal, Kosovalı halkın "Sırplarla bir arada yaşayamayız" sözünü köşesine taşımıştı, ancak Güney Osetyalıların referandumda yüzde 99 oranında bağımsızlığı desteklediğini görmezden gelmeyi seçmiş.