Obama yönetiminin Müslüman Kardeşleri

ABD'de David Horrowitz Freedom Center tarafından yayınlanan bir broşürde Obama yönetiminde görev yapan Müslüman Kardeşler üyeleri anlatılıyor. Broşür ayrıca, ABD ile İslamcı örgütler arasındaki ilişkileri kadrolar ve kurumlar düzeyinde ifşa ediyor.

ABD'de Yahudi lobisiyle bağlantılı bir organizasyon olan David Horrowitz Freedom Center'ın yayınladığı broşürün yazarı Frank Gaffney, bir diğer muhafazakar oluşum olan ve islamofobik özellikleriyle bilinen Center for Security Policy'nin başkanı. Broşürün amacı her ne kadar Obama yönetimini "İslamcılarla fazla içli dışlı olmakla ve ABD güvenliğini tehlikeye atmakla" eleştirmek olsa da, içerdiği bilgiler ve istihbarat oldukça çarpıcı gerçeklere işaret ediyor.

Obama yönetimindeki Müslüman Kardeşler üyeleri
Obama yönetiminin kadroları içinde yer alan en dikkat çekici isim Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un danışmanı ve yardımcısı Huma Abidin. Broşürde, Huma Abidin'in kardeşi dahil ailesindeki pek çok ismin Müslüman Kardeşler'le bağlantılı organizasyonlara üye olmalarına yer verilirken Abidin'in bizzat kendisinin Müslüman Azınlıklarla İlişkiler Enstitüsü adlı Müslüman Kardeşler bağlantılı kuruluşun üyesi olduğu hatırlatılıyor. Broşürde ayrıca, "ılımlı İslamcılar"ın Obama yönetimi döneminde ABD bürokrasisi içinde yüksek mevkilere geldiklerine değiniliyor.

Bu isimlerden bir diğeri olan Reşad Hüseyin, 2009'dan beri Beyaz Saray Danışma Kurulu'nda, ulusal güvenlik ve medya konularında danışmanlık görevini yürütüyor. Hüseyin, Amerikan Müslüman Konseyi ve Sami el-Aryan gibi cihatçıların da bağlantılı olduğu Uluslararası İslami Düşünce Enstitüsü'nün üyesi. Her iki kuruluş da Müslüman Kardeşler tarafından oluşturulmuş. Hüseyin'in ayrıca, Müslüman Kardeşlerle bağlantılı bu kuruluşlar aracılığıyla "kendi niyetlerini ABD'li yöneticilere yeniden anlatmayı" amaçladığı anlaşılıyor. Bu anlamda ABD ile İslamcı gruplar arasında bir "köprü" vazifesini üslenen bu kuruluşların aynı zamanda ABD'nin "İslam dünyasıyla ilişkilerini tamir etmeyi" hedeflediği belirtiliyor. Hüseyin'in bu "köprü kurma" görevini üstlenmesinde Din ve İnanca Dayalı Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Mücadele için İstanbul Süreci olarak bilinen girişim belirleyici olmuş. Bu diplomatik girişim 2011'in Haziran ayında, Türkiye ve ABD'nin yanında İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), AGİT ve AB'den bazı üye ülkelerin de katılımıyla gerçekleşmişti.

Bir diğer dikkat çekici isim, 2009 yılında Beyaz Saray'ın Komşuluk ve İnanç Temelli Ortaklıklar Danışma Kurulu'na atanan Dalya Mücahit. Mücahit ise yine Müslüman Kardeşler'le bağlantılı bir kuruluş olan Müslüman Kamu İşleri Konseyi üyesi. Mücahit'in daha çok ılımlı İslam vurgusu yaptığı ve Obama yönetimini "ılımlı İslamcılarla yakınlaşmanın aşırı İslamcılara taban kaybettireceğine" ikna etmeye çalıştığı anlaşılıyor. Mücahit'in bunun dışında, İhvan'ın iktidara gelmesinin ardından ABD'yi Mısır'a yapacağı 1,5 milyar dolarlık yardıma ikna etmek için, "Mısır'da İslamcılar da dahil olmak üzere halkın, din meselelerinden daha çok ekonomiye öncelik verdiğini ortaya koyan" bir kamuoyu araştırması da yürütmüş.

İslamcıların ABD bağlantıları sır değil
Başta Müslüman Kardeşler olmak üzere pek çok İslamcı grubun özellikle "Arap Baharı" olarak adlandırılan süreçte ABD ile yakın ilişkiler kurduğu sır değildi. Diğer yandan Obama yönetiminin, Bush döneminde İslam dünyasıyla gerilen ilişkileri yeniden tesis etmek ve İslamcı iktidarları emperyal sisteme daha sıkı bağlarla bağlayarak onlara bölgesel projelerde işlev kazandırmak gibi bir misyon üstlendiği de daha önce pek çok kez dile getirilmişti. İlgili broşürde belgelenen ilişkiler, bu durumun çıplak bir ifadesi durumunda. Broşürde son birkaç yıldır ABD'nin İslamcılara destek amacıyla attığı çeşitli adımların bir özeti de bulunuyor. Özet içinde şu maddeler öne çıkıyor:

- 2010: Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, "Arap Baharı"ndan kısa süre önce Müslüman Kardeşler temsilcileriyle temas kurmaya başladılar.
- 2011: Dışişleri Bakanlığı yetkilileri Müslüman Kardeşler ajanlarına, "demokrasi teorileri" konulu bir kurs kapsamında Hüsnü Mübarek'in gidişinin ardından seçimleri nasıl kazanacakları konusunda eğitim verdi.
- 2011: Dışişleri Bakanlığı, Obama yönetiminin Mısır'da Müslüman Kardeşler'in ağırlığını oluşturduğu bir hükümetin seçilmesinden "memnun" olacağını açıkladı.
- 2011: Bakan Clinton, Müslüman Kardeşler ile resmi ilişkilerin başladığını duyurdu.
- 2012: Bakan Clinton, kongre kaynaklı kısıtlamalar karşısında yetkisini kullanmak suretiyle, Müslüman Kardeşler üyesi bir başkanın seçilmesinin arefesinde parlamentosunun ağırlığı İslamcılardan oluşan Mısır'a 1,5 milyar dolarlık yardım yapılmasını sağladı.

İslamcıların ABD ile yakın ilişkilerini ortaya koyan broşür, esasında İslamcıların "İsrail ve ABD için oluşturduğu güvenlik riskine" dikkat çekmeyi amaçlıyor. Bu konuda ABD'li neocon'ların kaygılarını paylaşmak mümkün değil. Ancak broşürde ortaya konan bilgiler bir başka açıdan bakıldığında, Ortadoğu'da kurulan yeni İslamcı rejimlerin, her ne kadar yer yer ABD karşıtlığını iç politika malzemesi yapsalar da aslında ABD ile organik bağlantıları da bulunan ve ondan büyük destek gören yapılar olduğunu göz önüne seriyor.

Sonuç olarak, Ortadoğu'daki kirli savaş sonucu art arda gerici rejimlerin kurulduğu ve Obama'nın yeniden seçildiği şu günlerde, bu seçime en çok Türkiye'deki, Mısır'daki ve İslamcı iktidarlara sahip diğer bölge ülkelerindeki yönetimlerin sevinmesine şaşırmamak gerekiyor.

(soL-Dış Haberler)