NATO’dan Çin-Türkiye ittifakı yorumu: Fırsata dönüşebilir

Atlantik Konseyi’nce hazırlanan bir raporda, “Çin Hava Kuvvetleri bir NATO üyesi olan Türkiye’nin hava kuvvetleriyle Türk topraklarında tatbikat yaptı. Bu İttifak çıkarlarına meydan okuyor, ancak doğru yönetilirse güvenlik işbirliğini yeni ortaklara genişletmek için bir fırsat da sağlayabilir” dendi.

ABD’li düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nin Brent Scowcroft Uluslararası Güvenlik Merkezi tarafından hazırlanan “Küresel Rekabet Döneminde NATO” başlıklı raporda doğudaki gelişmelere ilişkin çarpıcı tespitler yer aldı. Raporda yükselen Asya’nın şimdiden uluslararası güvenlik görünümünün dış çizgilerini değiştirdiği, ABD’nin Asya’ya ilgisinin “Avrupa’ya yönelik güvenlik taahhütleri” konusunda soru işaretleri uyandırdığı belirtildi.

Magnus Nordenmann tarafından kaleme alınan raporda şöyle dendi: “Asya ulusları daha müreffeh şekilde büyürken ekonomik güçleri sert bir askeri güce dönüşüyor. Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü’ne göre 2013’te Asya, yüzyıllar boyunca ilk kez savunmaya Avrupa’dan daha fazla para harcadı. Ayrıca Asya, uluslararası zenginlik ve boyut anlamında büyürken doğal olarak gücünü, çıkarlarını korumak ve gerek bölgesel gerek küresel çapta gündemlerini geliştirmekle yansıtıyor. Çin Donanması Afrika Boynuzu açıklarında korsanlıkla mücadele operasyonlarına katıldı ve Libya’daki vatandaşlarını hırslı biçimde tahliye etmede NATO’nun ‘Birleşik Koruyucu Operasyonu öncesinde rekabete girdi. Çin Hava Kuvvetleri aynı zamanda bir NATO üyesi olan Türkiye’nin hava kuvvetleriyle Türk topraklarında tatbikat yaptı. NATO için bu, yükselen güçlerin transatlantik toplumun çıkar bölgelerinde giderek artan biçimimde faaliyete bulunacağı anlamına geliyor. Bu, İttifak çıkarlarına meydan okuyor, ancak doğru yönetilirse güvenlik işbirliğini yeni ortaklara genişletmek için bir fırsat da sağlayabilir. Nihayet, yükselen Asya ulusları arasında Batı’ya karşı hıncın artması olasılığı da hafife alınmamalı. Bu gelişme meydana gelirse Batı ve söz konusu ülkeler arasındaki ilişkiler ciddi şekilde karmaşıklaşabilir.”

Raporda Akdeniz Çanağı ve Ortadoğu’nun İttifak ve üyelerinin güvenliği için önemine değinilirken “NATO’nun dikkati kriz yönetiminden uzaklaşsa bile Ortadoğu’da süren çalkantı, İttifak’ın çekirdek çıkarlarını test edebilir ve hemen hemen de kesinlikle böyle olacak. Suriye’deki iç savaş, şimdiden Türkiye’nin güneyine sınırdan yüz binlerce göçmenin kaçması ve on binlerce Suriyeli’nin şu anda Avrupa’da iltica arayışıyla sonuçlandı. Akdeniz çanağı boyunca yaşanan huzursuzluk kolektif bir savunma ve İttifak için caydırıcı bir meydan okuma da olabilir. Gerçekten NATO şimdiden Türkiye’deki hava savunmasını güçlendirerek karşılıkta bulunmuştur. Aynı zamanda Suriye’den Avrupa’daki evlerine dönen yabancı savaşçıların Avrupa ve Kuzey Amerika’da yeni bir terör dalgası ortaya çıkarması gerçek bir olasılık. Libya’daki uzun süreli istikrarsızlık, Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya göçü kabartarak ya da Kuzey Afrika’da savaşın bir kez daha patlak vermesiyle Akdeniz’deki bölgesel güvenliği etkileyebilir” dendi.

NATO güney kanadının ortak savunma karşılıkları, kriz yönetimi ve güvenlik işbirliği çabaları gerektirecek bir meydan okuma bileşimiyle karşılaştığına değinilen raporda, “NATO 2011 Libya operasyonunun İttifak’ın bu karakterdeki beklenmedik olaylara nasıl en iyi karşılığı verebileceği konusunda önemli dersler taşıdığı”, buradan “BM şemsiyesi altında, ortaklarla birlikte ve çabanın meşruiyetini güçlendirmek için bölgesel örgüt ve pay sahiplerini de dâhil etmek” dersleri çıkarıldığı belirtildi.

Rapor şöyle devam etti: “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da istikrara dönüşü gösteren az işaret var. Enerji arzını güvence altına alma ihtiyacının yönlendirmesiyle yükselen güçlerin önümüzdeki on yıllarda bölgedeki angajmanlarını (askeri dâhil) genişletmesi olasılığı var. Nihayet NATO’nun plancıları, liderleri ve üye devletler, uluslararası toplumun durdurmak için en iyi çabayı göstermesine karşın İran’ın nükleer silah yapması ya da Pakistan’ın nükleer cephaneliği üzerindeki denetimi kaybetmesi gibi daha geniş bir bölgedeki en kötü senaryoları da dikkate almalı.”

Raporun sonuç bölümünde İttifak’ın bugün karşı karşıya bulunduğu durumun 10 yıl önce Afganistan’a girildiğindeki tablodan farklı olduğu belirtilerek “Transatlantik ekonomik kriz kaynakları daha kıt hale getirirken bugün stratejik görünüm, sadece bir on yıl öncesindekinden daha rekabetçi. Bu NATO için sadece bir meydan okuma değil, aynı zamanda bir fırsat da. Paralel şekilde NATO, konum ve misyonlarına uzun vadeli destek inşası için politik stratejisini ele almalıdır. Mali olarak zorlu bir ortamda kapasitesini güçlendirirken müşterek faaliyette bulunabilirliği korumak için hırslı bir egzersiz çabası ortaya koymalı ve tüm üyeleri için güvenilir bir ortak savunma ve güvence kararlılığı işaretini vermelidir. Belki de en önemlisi transatlantik İttifak, stratejik sürprizlerle birlikte nasıl rahat olunacağını öğrenmelidir. Bu kolay değil ve sadece esnek stratejiler, planlama ve yetenekler değil, siyasi liderlik ve imgelem de gerektiriyor.

Aslında NATO, politikalarda zaman zaman görülen farklılıklara karşın benzer değer ve ülküleri paylaşan ulusların bir ittifakıdır. Yeni zorlukları güvenle üstlenen ve küresel rekabet dönemi için ekip, eğitim, plan ve politik olarak hazırlanan bir NATO, sadece transatlantik güvenliği savunmayacak fakat aynı zamanda ülküsünü de küresel anlamda ilerletecektir.”