Mısır'da Mursi karşıtı protestolar sürüyor

Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi "padişahlık" yetkisiyle donatacak "Anayasal Bildirge"ye karşı protestolarda, Müslüman Kardeşler'in yasal partisinin büroları hedef alındı. Mursi ise, "devrim" demagojisine başvurdu.

Mısır dün, Müslüman Kardeşler kökenli Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi karşıtlarının, Mursi'nin ülkenin yargı sistemini tamamen kontrolü altına almak amacıyla çıkardığı Anayasal Bildirge'yi ve hükümetin baskıcı politikalarını protesto etmek amacıyla halkın sokaklara akın ettiği bir gün yaşadı. Muhammed Mursi'nin Cumhurbaşkanı olarak aldığı kararların, yargı dahil olmak üzere hiçbir kurum tarafından sorgulanamayacağını öngören bildirgenin geçtiğimiz perşembe günü devlet televizyonunuda duyurulmasının ardından ülke çapında protestolar gerçekleşti.

Sabahın erken saatlerinden itibaren, özellikle geçtiğimiz yıl yapılan gösterilerin merkezi haline gelen, başkent Kahire'deki Tahrir Meydanı'na akın eden protestocular, Müslüman Kardeşler'in kurduğu Adalet ve Özgürlük Partisi (FJP) şube ve temsilciliklerini ateşe verirken, Mursi yandaşları ile çıkan çatışmalarda da yaralananlar olduğu bildirildi. İskenderiye’de Mursi yanlıları ile çıkan çatışmada en az 15 protestocu yaralandı. Son birkaç gündür çatışmaların yaşandığı, Meclis ve İçişleri Bakanlığı'na yakın olan Muhammed Mahmud Caddesi ise erken saatlerde göstericilerle polis arasında erken saatlerde yaşanan çatışmaların merkezi oldu. Çok fazla miktarda biber gazı kullanarak protesto gösterisini engellemeye çalışan polis, göstericilere sert müdahalelerde bulundu.

İskenderiye'de Müslüman Kardeşler'in partisinin ofisi ateşe verilirken, Süveyş, Asyut, Giza ve İsmailiye kentlerinde de Müslüman Kardeşler teşkilatı temsilcilikleri hedef alındı.

Mursi'den "devrim" lafazanlığı: "Ne yapıyorsam, 'devrim'i korumak için..."
Muhammed Mursi, Mısır'ın güvenlik ve egemenlik yolunda ilerlediğini, yayımladığı son Anayasa bildirgesi ile tüm gücü ele geçirmesine karşı sokaklara dökülen eylemcilerin engellenmeyeceklerini söyledi.

Başkent Kahire'de Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde toplanan Müslüman Kardeşler üye ve destekçilerine seslenerek, "hiç kimseye baskı uygulamayacağım gibi, devrimle çelişen hiç kimseye de fırsat vermeyeceğim. Mısır yeniden yükselişte... Fakat dış düşmanlar Mısır'ın yeniden yükselişe geçmesini istemiyor" dedi.

Mursi, Mısır'da "devrim"in ardından, olgunlaşmamış ve tamamen özel koşullarla kuşatılmış bir evreden geçilmekte olduğunu, "yargı, yürütme ve yasamanın birbirinden bağımsızlaşmasını hedeflediği"ni öne sürdüğü yeni düzenlemelerin de bu döneme özgü ve geçici olduğunu iddia etti.

Mursi'nin açıklamaları, geçtiğimiz yıl Tahrir Meydanı'nda yaşanan ve pek çok eylemcinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmasının ardından Hüsnü Mübarek'in devrilmesine ve yerine İslamcı bir iktidarın geçmesine yol açan protesto gösterilerine "devrim" nitelemesiyle atıfta bulunmasıyla ve kendisini firavun yetkileriyle donattığı kararlarını bu bahaneye sığınarak savunmasıyla dikkat çekti.

Mısır'ın İslamcı Cumhurbaşkanı Mursi bu akılları kimden alıyor?
Mısır'da son iki gündür yaşananlar, Müslüman Kardeşler üyesi Muhammed Mursi'nin açıklamasında "dış düşmanlar" olarak niteledikleri kadar, "dostlar"ın da kimler olduğu konusunda turnusol kağıdı işlevi görüyor. Mursi'nin adımları, geçtiğimiz yıl tartışma gündeminden inmeyen, "Mısır'ın Türkiye'deki AKP iktidarının yolunu izlemesi gerektiği" yönündeki tartışmaların da yeniden ısınacağına işaret ederken, Mursi'nin lideri olduğu Müslüman Kardeşler'in aldığı önlemlerin, AKP iktidarının Türkiye'de yaptıklarıyla paralel bir hatta ilerlediği gözleniyor.

Mısır'ın yeni iktidarının adımları, tıpkı AKP iktidarı gibi, İslamcı iktidarların meşruiyet zeminlerini genişletmeye çalıştıkça daha fazla saldırganlaştıkları yönündeki görüşlerin gerçeklik testinden başarıyla çıkmasına yarıyor. Küçümsenemeyecek bir aydınlanma geleneği olan bu iki ülkede İslamcı iktidarlarının meşruiyetlerini hep yetkiyi daha fazla belirli kişilerin elinde toplayarak aşma çabaları, Türkiye ile Mısır arasındaki benzerliğe işaret ediyor. İki ülke arasında aynı zamanda pek çok farklılık bulunmasına rağmen, Müslüman Kardeşler'in Mursi'nin ağzından verilen "devrimi korumaya çalışıyoruz" yollu mesajı, AKP'nin "statükoyu yıktık, vesayete son verdik" söylemini bir hayli andırıyor.

Kendisine yönelik eleştiriler karşısında, İslamcı iktidarların meşruiyet tesisinin dini referanslarla sağlanması dışında bir kaynağa sahip olmadığını gösteren, "Allah'ın ve milletin isteğini yerine getiriyorum" diyen Mursi, "ilerleyişimizi kimse durduramaz" ifadesiyle ise, İslamcı iktidarın sıkıştıkça saldıracağı yönünde mesaj veriyor.

Mısır'ın Selefileri sürpriz yapmadı: Nur Partisi Mursi'yi destekliyor
Mısır'da son yaşananlar İslamcılar ile toplumun geri kalan kısmının tam bir uzlaşmazlık içinde olduğunu da kanıtladı.

Mısırlı Selefilerin kurduğu Nur Partisi, Müslüman Kardeşler'e desteğini, Muhammed Mursi'nin yeni yasal düzenlemelerine ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Cumhurbaşkanı Mursi'nin yasal düzenlemelerini kabul ediyoruz. Ancak 2. maddeye karşı çekincelerimiz var" ifadesiyle gösterdi.

Açıklamada, "tüm kararların sadece cumhurbaşkanlığı tarafından alınmasının mümkün olmadığı" ifadesine yer verilmesine rağmen, Nur Partisi'nin Mursi'nin kararlarına güveninin tam olduğu belirtildi.

Mursi'nin Firavun Kararnamesi neleri içeriyor
Mursi'nin "Anayasa Bildirgesi", "25 Ocak Devrimi'nin devrimci taleplerinin gerçekleşmesi ve ülkenin devlet yapılanmasındaki eski rejime ait kalıntıların kökünün kazınması konusunda ülkenin cumhurbaşkanı olarak sorumluluğu olduğu" ifadesiyle başlıyor. Mursi, bildirgenin giriş bölümünde ayrıca, "özgürlük, adalet ve demokrasi ilkelerinin hayata geçirilebilmesi için, anayasa temelli yeni bir meşruiyet inşası" için çağrıda bulunuyor.

Bu giriş bölümünün ardından 7 madde halinde sıralanan kararlardan ilki, Devrimin Korunması Yasası ve diğer yasalar uyarınca, eski rejimde politik mevzileri ve yürütme gücünü elinde bulunduran kişilerin devrimcilere karşı işlediği terör suçlarının yanı sıra, eylemler sırasında eylemcilere karşı işlenen cinayet, cinayete teşebbüs ve yaralama ile ilgili soruşturmaların yeniden başlatılacağı yönünde.

İkinci maddede, Mursi, 30 Haziran 2012 tarihinde göreve gelmesinden bu yana çıkardığı, bildirge, kararname ve yasaların, yeni bir anayasa kabul edilene ve yeni bir Halk Meclisi (Parlamento Alt Meclisi) seçilene kadar bağlayıcı olduğu, hiç kimse tarafından ve hiçbir şekilde dava konusu edilemeyeceğini, askıya alınamayacağını veya iptal edilemeyeceğini, bunlarla ilgili daha önce açılmış davaların geçersiz sayılacağını belirtiyor.

Üçüncü maddede, ülkenin başsavcısının kendisi tarafından dört yıllık bir süre için yargı üyeleri arasından seçileceği, bu hükmün de derhal uygulanacağı bildiriliyor.

Ülkenin yeni anayasasını hazırlamakla görevli Kurucu Meclis'in kurulması hakkındaki 30 Mart 2011 tarihli Anayasa bildirgesinde "kurulduğu tarihten itibaren en geç 6 aylık süre içerisinde yeni anayasa taslağı hazırlanmış olmalıdır" maddesinin, "8 aylık süre içerisinde" şeklinde değiştirildiği belirtiliyor.

Diğer bir madde, hiçbir yargı organının yeni anayasa taslağını hazırlamakla görevli Kurucu Meclis'i ve Şura Konseyi'ni (Parlamento Üst Meclisi) feshedemeyeceğini karar altına alıyor.

Mursi, en son ise, "Cumhurbaşkanı'nın ülkeyi ve devrimin hedeflerini korumak için gereken her önlemi alacağını ve eyleme geçeceğini" belirterek, kendisini dokunulmaz ilan ediyor.

(soL-Dış Haberler)