Mısır ordusu gücünü arttıyor

Mısır ordusu yetkilileri kendi güçlerini kapsamlı bir şekilde genişletiyor. İslamcı hareketlerin korkusuyla orduya karşı sempatiyle yaklaşan kesimlerin dahi, son süreçte ordunun rolünü sorgulamaya başladığı görülüyor.

Eski lider Hüsnü Mübarerk'in devrilmesinden sonra iktidara gelen Askeri Konsey'in iki üyesi, ilk defa bu hafta yapılan görüşmelerde Kasım ayında yapılacak olan yeni parlemento seçimlerinden sonra bile Mısır hükümetinin tam kontrolünü ellerinden tutmayı planladıklarını söyledi. Yasama organı Mübarek'in eski meclisindeki benzer önemsiz rolünü sürdürecek ve Askeri Konsey başbakanı ve kabineyi atayabilecek.

General Mahmut Hegazi "cumhurbaşkanına sahip olana dek iktidarı elimizde tutacağız" dedi. Ordu resmi tebligatlar yoluyla cumhurbaşkanlığı seçimlerini Eylül ayında düzenleyeceklerini vaad etmişti. Fakat şimdi generaller parlemento seçimlerinden, yasaya uygun meclisin düzenlenmesinden ve yeni yasanın onaylanmasından sonra ayrılacaklarını söylüyor ki bu süreç 2013'e kadar ya da daha fazla sürebilir.

Ordu anayasal sürece başkanlık edecek
Geçtiğimiz Mart ayında yeni anayasa taslağın hazırlanmasından önce sivil yönetime geçiş, ulusal referandumun "anayasal deklerasyonun" temel parçasıydı. Deklerasyon ile, özgür bir tartışma ortamı sağlamak için anayasa taslağı hazırlamadan önce ordunun demokratik kurumlara yerini bırakacağı ve mahkemeye çıkarılmadan tutuklamaya izin veren 30 yıllık olağanüstü hal yasasını durdurulacağı belirtiliyordu. Fakat ordu, bugün görev yetkisini genişleterek tüm anayasal sürece başkanlık etmeyi planlıyor.

Deklerasyonun yazımında öncülük eden hukuçu Tarek el-Bishry, artık geçersiz kılınan referandumun askerin tek meşruiyet kaynağı olduğunu belirttiği Al- Sharouk gazetesindeki bu haftadaki yazısında ordunun yeni planının "anayasa beyanının ihlali" anlamına geldiğini yazdı.

'Uygun takvim belirlensin'
ABD erken seçimin aşırı İslamcılara iktidar yolu açacağı ve İsrail ile olan ilişkileri bozacağı endişesi nedeniyle orduya, iktidarı teslim etme konusunda yavaş hareket etmesini onaylar şekilde işaret verdi. Hillary Clinton bu hafta Mısır Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede olağanüstü hal yasasını erken sonlandırmaları için çağrıda bulundu ve seçimler için "uygun bir takvim" planlanmasını talep etti.

Ancak, "takvim" Mısır içerisinde, askeri konsey ile liberallerden İslamcılara kadar olan sivil siyasi liderler arasında yeni bir gerginlik kaynağı. Siyasi liderler geçen hafta hükümet binasındaki askerler tarafından iki düzine Kıpti Hıristiyan'ın öldürülmesi nedeniyle şok olduklarını söylüyor. Bazı protestocular askeri araçlar tarafından ezilmiş, kimisi de vurulmuştu.

SCAF güvenirliğini yitirdi
Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi'nin (SCAF) güvenirliğinin kırılma noktasına ulaştığı, birçok siyasi lider tarafından söyleniyor. Ordu bu çatışmaya ilişkin olarak tüm sivil soruşturmaları engelledi.

Devlet tarafından finanse edilen Al Ahram araştırma grubunda analist olan ve şimdi Sosyal Demokrat Partisi'nin aktif bir üyesi olan Emad Gad "hiçbir siyasi parti SCAF'a güvenemez" ve "SCAF'ın gerçek yüzünü görüyoruz" dedi.

Ordu yetkilerini güçlendirmeye çalışıyor
Aktivistler ve analistler şimdi ordunun sivil egemenlik boyunduruğu altında dahi, konumunun ve ayrıcalıklarının değiştirilemez konumuna gelene kadar demokrasiye geçiş sürecini yavaşlatacağına inandıklarını söylüyor. Ordunun sivil mahkemelerde, yargı dokunulmazlığı, operasyonlarının ve bütçelerinin gözetim altına alınmasını engelleme ve hükümetin laik karakterini korumak adına 'siyasi işlere müdahale etme' hakkını saklı tutmasını savunuyor. Mısır Kişişel Haklar İnisiyatifi başkanı Hossam Bahgat ordunun temel amacının "açık bir sır olduğunu" ve bu sırrın da özel yetkilerin altını oyma olduğunu belirtiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar iktidarın el değiştirmesinin engellenmesini ise, SCAF'ın mevcut anayasa deklerasyonu çerçevesinde 1952 yılındaki devrimden bu yana ilk kez asker üzerinde bir sivil cumhurbaşkanı istememesinin işareti olduğu Bahgat tarafından dile getiriliyor.

Liberaller uyanıyor mu?
Geçen bahar, bazı liberaller tarafından askerin yeni şeçim sürecine hızlı bir şekilde ilerlediği ifade ediliyordu. Ordunun demokratik geçis süreci için belirlediği orjinal takvim ile yeni seçimlerin ve yeni anayasa taslağının hazırlanmasının birkaç ay sürecek olması liberalleri korkutuyordu. Çünkü bu birkaç ay Mübarek döneminde ana muhalefetteki Müslüman Kardeşler'in iktidarı ele almasını sağlayabilirdi. O zamanlarda liberaller, ordunun yeni anayasada kendi gücünü tanımlamasını ve devletin laik karakterini koruması için kendisine müdahale yetkisi vermesini alenen savunuyordu.

Ordunun Kıpti protestocular üzerindeki ölümcül şiddeti bunlardan bazılarının uyanmasını sağladı. Bahgat, İslamcı korkusunun liberal seçkinleri kör ettiğini ve ordunun güvenlik engelini kabul etmeye istekli olduklarını söylüyor. Ayrıca Bahgat, o günkü katliamın dönüm noktası olduğunu çünkü ordunun yaşattığı vahşetin Mübarek döneminde olanları çok çabuk hatırlattığını söylüyor.

Kıpti protestoculara olan askeri müdahaleden sonra Müslüman Kardeşler, liberal partiler için daha sempatik bir görünüm kazanmaya başladı. Kardeşlik yaptığı açıklama "sadece Hıristiyan kardeşlerimizin değil tüm Mısır halkının şikayetleri ve meşru talepleri var. Tabi ki, talepte bulunmak için doğru zaman değil" dedi.

Fakat Kardeşlik de seçim takvimine itiraz etti. Özgürlük ve Adalet Partisi, Askeri Konsey'e nedeni bilinmeksizin değişen ilk vizyona geri dönülmesi ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gecikmeden gerçekleştirilmesi gerektiği çağrısında bulundu.

(soL -Haber Merkezi)