Libya'da kalmanın yolunu yapıyorlar

Batı medyasının birdenbire Libya'da muhaliflerin yaptığı katliamı anlatmaya başlaması, NATO'nun ülkede kalması için uygun hava yaratılmaya mı çalışılıyor sorusunu akla getiriyor. Ulusal Geçiş Konseyi ise NATO'ya "Ülkede kal" çağrısını yaptı bile. NATO da teklife olumlu bakıyor.

Libya'da muhalif güçlerin sivilleri infaz ettiği, ırkçı saldırılarda bulunduğu, evleri yağmaladığı ve masum insanlara zarar verdiğine dair şimdiye dek çok fazla örnek ortaya koyuldu. Uluslararası Af Örgütü'nün dün yayınladığı bildiri de bu gerçeği destekleyen ifadelerle dolu.

Kaddafi karşıtı güçlerin elindeki tutukluların durumundan endişe duyulduğu belirtilen bildiride Kaddafi için savaştığı düşünülen kişilerin, özellikle de siyahi Libyalılar'ın ve Sahraaltı Afrikası'ndan gelenlerin büyük riskte olduğu belirtildi. Pazartesi günü Trablus Merkez Hastanesi'ni ziyaret eden Af Örgütü heyeti, sivil kıyafetli muhalif güçlerin, siyahi hastaları yaka paça hasta yatağından kaldırıp gözaltına aldıklarını ve götürdüklerini aktardı.

Heyet, bu kişileri gözaltına alan muhalif askerlerin "bu kişileri Misrata'ya götürüp sorgulayacaklarını, çünkü Trablus'taki sorgucuların katilleri serbest bıraktığını" söylediğini kaydetti. Bu durum manidar. Zira Misrata'daki muhalif güçler, iki gün önce Ulusal Geçiş Konseyi'nin merkezi otoritesine karşı çıkmışlardı. Dahası, Misratalı muhaliflerin genel olarak Siyahlara karşı ırkçı yaklaşımı, daha Taverga'yla aralarındaki savaş günlerinden biliniyordu.

Af Örgütü heyeti de kurşun yarası bulunan iki siyahi Libyalı'nın, muhaliflerce "sıranın onlara da geleceği" söylenerek tehdit edildiğini belirtti. Bunların dışında bir saat içinde bir kişinin vurulduğunu, bir kişinin yatağından kaldırılıp götürüldüğünü ve bir kişinin de Kaddafi yanlısı olduğu zannıyla dövüldüğünü belirten heyet üyesi Claudio Cordone, "Bağımsız gözlemcilerin yokluğunda gözaltındakilere neler yapılıyor olabileceği konusunda korkmalıyız" dedi.

Konsey: NATO Libya'da kalsın
Ulusal Geçiş Konseyi, Kaddafi'nin beklenmedik bir şey yapmasından korktukları için NATO'nun ülkedeki varlığını sürdürmesini istedi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı, NATO'nun 27 Eylül'e kadar Libya'da kalmasını öngörüyor. Fakat ülkedeki Kaddafi karşıtı askeri kampanyaya katılan ülkelerin genelkurmay başkanlarıyla yapılan bir toplantıda Konsey Başkanı Mustafa Abdülcelil, NATO'dan ülkedeki varlık süresini uzatmasını istedi.

"NATO ve uluslararası güçlerin yardımı olmadan Libyalı isyancılar zafere ulaşamazdı" diyen Abdülcelil, Kaddafi'nin kontrolündeki bölgelere yapılan yaklaşık 10 bin hava saldırısı ve 5 bin askeri saldırıda hiç sivil ölüm yaşanmadığını, çünkü insanların öncesinde bu saldırılardan haberdar edildiğini iddia etti.

Abdülcelil'in bu iddiası şaşırtıcı, çünkü tüm dünya NATO saldırılarında vurulan örneğin hastanelerde ölen insanların cesetlerini gördü.

Libya Savunma Bakanı Celal el Digeyli, konuşmasında isyancılara verdikleri destekten ötürü Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve (Kuzey) Sudan'a teşekkür etti.

Digeyli, "Kaddafi'yi, oğullarını, uyuyan hücrelerini, sözde 'devrimci komiteleri' ve beşinci kolu yenmek için savaş halen sürüyor. Hedeflerimize ulaşmak için hâlâ NATO'nun lojistik ve askeri desteğine ihtiyacımız var" dedi.

NATO: Kalmanın yollarını tartışacağız
NATO'nun Libya operasyonları komutanı Amiral Samuel Le Claire, Ulusal Geçiş Konseyi'ni tebrik ederek, "Libya'da 23 bin sorti yaptık ve 5 bin askeri hedefi yok ettik" dedi.

27 Eylül'e kadar askeri operasyonlara devam etmekte kararlı ve yetkili olduklarını dile getiren Le Claire, "İlerleyen haftalarda önümüzü görebileceğimizi ve askeri operasyonun ardından Libya'yı desteklemenin uygun yollarını tartışabileceğimizi umuyoruz" dedi.

NATO'nun kalmasının yolu mu yapılıyor?
Libya'daki muhaliflerin sivilleri korumak bir yana, Kaddafi güçlerinden beter bir vahşete yol açtıkları aslında uzun zamandan beri biliniyordu ve bu konuda çok fazla örnek yaşanmıştı. Fakat geçtiğimiz aylarda bu örnekler, tek tük haberler dışında anaakım batı medyasında bir türlü kendilerine yer bulamıyordu.

Fakat Trablus'un ele geçirilmesinden bu yana CNN gibi şahin çizgisiyle bilinenler dahil medyada birdenbire muhaliflerin "hukuksuzluklarına" dair haberler artış gösterdi.

Eğer bu durum tesadüf değilse, bu haberler, verilmek istenen mesajın, bu "kendi aralarında bölünmüş ve beceriksiz" yönetime göz kulak olması için batılı güçlerin ülkede kalması zorunluluğu olduğunu düşündürtüyor.

(soL - Dış Haberler)