Kübalı karşı devrimci Oswaldo Paya hayatını kaybetti

Küba’da yıllardır sosyalizm karşıtı kampanya yürüten karşı-devrimcilerin önde gelenlerinden Oswaldo Paya, Pazar günü geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi.

Kübalı muhalif Oswaldo Paya, Pazar günü geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Paya’nın, Küba’nın doğusundaki Granma bölgesinde seyir halindeyken ağaca çarpması sonucu yaşamını yitirdiği bildirildi. Kazada, Paya ile seyahat etmekte olan başka bir muhalifin de hayatını kaybettiği, 2 kişininse yaralandığı ifade edildi.

Paya’yı nasıl bilirsiniz?
Oswaldo Paya, ne ana akım medyanın iddia ettiği gibi bir “demokrasi aşığı” ne de “yılmaz bir insan hakları savunucusu”. Küba halkı Paya’yı sosyalizme karşı mücadele eden bir karşı devrimci olarak tanıyor.

Dünya kamuoyu Paya’yı 2002 yılında Küba anayasasını değiştirmek üzere referanduma gidilmesi için düzenlediği imza kampanyası ile tanımıştı. Küba anayasasında 2000’li yılların gereklerine uygun şekilde demokratik reformlar yapılması gerektiğini savunan Paya, sosyalist anayasanın temel maddelerinde bile değişiklik talep etmişti. Paya’nın topladığı imzalar söz konusu referandumun düzenlenmesini sağlayamadı. Ancak Paya Valera Projesi olarak adlandırılan bu kampanyanın ardından Küba’da öne çıkan muhalif isimlerden biri haline geldi. Dindar bir Katolik olan Paya, Küba’daki Katolik Kilisesi ile de yakın ilişkilere sahipti.

2007’de Küba’daki karşı-devrimciler, "demokratik seçimlerin" yapılması ve anayasanın değiştirilmesi amacıyla bir kampanya daha başlatmıştı. Kampanyanın liderliğini 2002'de olduğu gibi yine Oswaldo Paya yürütmüştü.

Paya'nın lideri oduğu Hıristiyan Özgürlük Hareketi'nin başını çektiği ve Havana'daki ABD Çıkarları Bürosu'nun desteklediği muhaliflerin başlattığı kampanya, Küba'da büyük tepkiye yol açmıştı. Karşı kampanya başlatan Küba hükümetinin "sosyalizmden kapitalizme geri dönülmeyeceği" maddesinin anayasaya eklenmesi amacıyla düzenlediği imza kampanyası, birkaç gün içinde Kübalıların yüzde 99,37'sinden destek gördü ve bu madde anayasaya eklendi.

Küba hükümeti, bu başarısının ardından muhaliflerin Küba ile ilgili amaçlarını ortaya çıkarmak amacıyla ABD Çıkarları Bürosu'nda düzenlenen toplantılara sızmayı başardı. Karşı devrimcilerin arasına sızan Kübalı istihbaratçılar, topladıkları belgelerle ABD'nin Paya da dahil olmak üzere Küba karşıtlarına verdiği mali desteğin boyutlarını tüm dünyanın görmesini sağlamışlardı.

Paya’nın "demokratik" olamamakla eleştirdiği Küba'da 1976'da halkın yüzde 95'inin onayıyla yürürlüğe giren anayasaya göre, seçimlerle göreve gelen ve altı ayda en az bir kez seçim bölgesinde halka rapor sunmak zorunda olan milletvekilleri, her an halk tarafından geri çağrılabiliyor. Dünyanın en katılımcı demokrasilerinden biri olan Küba'da örgütlü halk, ülkede karar alma süreçlerine aktif olarak katılıyor. Karşı devrimcilerin tek partili sisteme sahip olmakla eleştirdiği Küba'da, milletvekilleri Komünist Parti tarafından değil, kitle örgütleri tarafından belirleniyor. 2003'te yapılan Küba Parlamentosu seçimlerinde, Santiago de Cuba eyaletinden aday olan Fidel Castro'nun seçmenlerin yüzde 99'unun yine aynı eyaletten aday olan Raul Castro'nun ise seçmenlerin yüzde 99,75'inin oyunu alması, Kübalıların demokratik tercihlerini sosyalizmden yana kullandığını gösteriyor.

Ödüllü karşı-devrimci!
Paya, 2002 yılında Avrupa Parlamentosu tarafından Saharov insan hakları ödülüne layık görülmüştü. Avrupa Birliği’nin Aralık 1988'den bu yana verdiği Saharov ödülünün özellikle, çeşitli ülkelerde muhalif faaliyetler yürüten isimlere verilmesi dikkat çekiyor. Zaten AB'nin, müdahaleye uğrayan ülkelerin muhaliflerine dağıttığı bu ödüle adını veren Saharov da, Vietnam'da ABD işgalini "bir özgürleştirme operasyonu olarak" desteklemesiyle, hidrojen bombasını geliştirmek üzere yürüttüğü çalışmalarla ve SSCB’de sosyalizme karşı mücadelesiyle biliniyor.

Wikileaks de ortaya koydu
Wikileaks tarafından açıklanan bir ABD gizli belgesi, ABD’nin Küba’da bir renkli devrim örgütlemeye çalıştığını ortaya koymuştu. Belgelere göre, bunun için Kübalı muhaliflere Yugoslavya’da Milosevic’in iktidardan devrilmesinde ABD destekli muhalif grupların faaliyetlerini anlatan belgeseller izlettirilmişti.

15 Mart 2007 tarihli bir belge, 14 Mart’ta Kübalı muhaliflerle yapılan bir toplantıyı aktarıyordu. Toplantıya katılan Kübalı muhaliflerin, doğru zamanda 1 milyon kişiyi sokağa dökebileceklerine, Fidel Castro’nun ölümünün bunun için uygun bir zaman olabileceğine dair sözleri belgelere yansımıştı. Bu toplantının ileri gelen katılımcılarından birinin de Oswaldo Paya olduğu Wikileaks sızıntılarıyla ortaya çıkmıştı.

(soL - Dış Haberler)