Küba sosyalizminin askerleri: Doktorlar

Kapitalizmin karşısında insanlığı temsil eden Küba’nın bu tavrını en iyi anlatan Kübalı doktorlar oluyor. Fidel ise Küba’nın farkını “Biz doktor göndeririz, asker değil!” diyerek gösteriyor.

Uzun yıllardır ABD’nın ambargosuna karşı direnen Küba, en çok sağlık sistemindeki başarılarla gündeme geliyor. Sovyetler Birliği’nin çözülmesinin ardından ekonomik olarak da çok zor günler yaşayan Küba, dünya halklarına yardım etmekten hiçbir zaman geri durmadı. Şimdiye kadar yüze yakın ülkeye sağlıkçı gönderen Küba, yardım adı altında asker gönderen ve gittikleri ülkelere ölüm götüren kapitalist ülkeler karşısında insanlığı temsil etmeye devam ediyor.

Sağlık tugayları
Devrim’in ardından sağlık sistemini hızlıca toparlayan ve devrim öncesinde Filipinler ile aynı seviyede olan sağlık göstergelerini 1970’li yıllarda gelişmiş ülkeler seviyesine çıkartan Sosyalist Küba, daha devrimin ilk yıllarında diğer ülkelere sağlık hizmeti götürmeye başlamıştı.

Küba, uluslararası ilk sağlık yardımını Şili’ye yapmıştı. Küba 1959’daki devrimden sadece bir yıl sonra, 1960 yılında gerçekleşen ve büyük bir yıkıma neden olan Büyük Şili Depremi’nden hemen sonra doktor tugayını Şili’ye göndermişti. Fakat Küba’nın uluslararasın tıbbı işbirliğinin başlangıcı olarak 1963 yılında, o dönemde Fas ile bir sınır çatışması yaşayan Cezayir’e sağlık emekçilerinin gönderilmesi gösterilir.

Daha sonra, Libya ve Irak’a değişik meslek gruplarından sağlık emekçisi gönderildi. Sonraki yıllarda da Cape Verde Adaları, Guinea-Bissau, Sao Tome, Ekvador Ginesi gibi yoksul ülkelere sağlık emekçisi gönderildi. Guyana, Laos, Jamaika, Vietnam gibi ülkelere de sağlık emekçisi gönderdi. Bugüne kadar yklaşık 100 ülkeye sağlıkçılarla birlikte sağlık yardımı gönderen Küba, bu ülkelerin bir çoğunda da hastanelerin, tıp fakültelerinin kurulmasına yardım etti. Onlarca ülkeden on binlerde öğrenci de Küba’da sağlık eğitimi aldı.

Son olarak ABD’nin asker, Küba’nın da doktor göndermesi ile çokça tartışılan Haiti depreminde Küba’dan giden sağlık tugaylarının verdiği hizmete dair bazı verileri sıralamak bu yardımların niteliği konusunda bir fikir verecektir:

Gerçekleştirilen konsultasyon sayısı: 287,542
Cerrahi müdahale 7,633 (3,484'ü ağır, 4,149'u hafif)
Yaptırılan doğum sayısı: 1,492 (400'ü sezaryen)
Aşılanan kişi sayısı: 105,600
Rehabilitasyon odalarında bakılan hasta sayısı: 56,689
Salgın hastalığa yakalanmış ve sonrasında tedavi edilmiş hasta sayısı: 106,725
Eğitici faaliyetler: 40,859
Psiklojik zararı azaltma programında gerçekleştirilen aktivite sayısı: 405, bu aktivitelere katılan çocuk ve genç sayısı: 102,856

Motivasyonun kaynağı nedir?
Küba’nın bu kadar büyük miktarlarda yardımı örgütleyebilmesinin en önemli ayağını şüphesiz ki sağlık çalışanları oluşturuyor. Üniversiteden mezun olur olmaz dünyanın bir ucuna sağlık hizmeti vermek için yola düşen sağlık emekçileri, son derece adanmış bir biçimde çalışıyorlar.

Hait’de sağlık hizmeti vermek için bulunan bir doktorun Prensa Latina muhabirine verdiği yanıt, nasıl bir motivasyonla hareket edildiğini gösteriyor:
“- Yorgun musunuz?
-Çok çalıştığımız, günlerce uyumadığımız doğru, ama yardım etme tutkumuz öylesine büyük ki kendimize yorgunluk duyma hakkı tanımıyoruz. Aksine keşke daha fazla yardım etmeyi başarabilseydik.”

Doktorların rolü
Henüz devrim öncesinde, gerilla mücadelesi sırasında hareketin içinde önemli roller üstlenen bir çok doktor, devrim sonrasında da Sosyalist Küba’nın kurulması mücadelesinde önemli görevler aldı. Doktor olarak ilk akla gelen ismin Che olmasına karşın örneğin Dr. Martinez Pais gibi isimler de vardı. Aynı zamanda bir ortopedist olan Dr. Pais, devrimden sonra sağlık alanındaki hızlı değişimlerin de mimarlarındandı. Bir gerilla lideri olan Dr. Pais, devrimden sonra “Halk Sağlığı Bakanlığı” görevini üstlenmişti.

Devrimde ve ülkenin yeniden kuruluşunda yer alan doktorlar, şimdi de Küba’nın ve sosylizmin prestijini dünyaya kanıtlamak görevini üstleniyorlar. Devrimin savunulması ve daha ileriye götürülmesi açısından Kübalı doktorlar çok önemli görevler üstlenmeye devam ediyor.

Sağlık Eğitimi
Bu görevleri üstlenen doktorların eğitimi de ülkemizdeki tıp eğitiminden oldukça farklı. Devrimin ardından sadece bir tane tıp fakültesi olan Küba’da bugün otuza yakın tıp fakültesi var. Tıp eğitimi ve kamu sağlık programları psikoloji, antropoloji, sosyoloji, epidemoloji, ilk yardım ve temel bakım dersleri yanı sıra tarihsel materyalizm eğitimini de içermekte insan merkezli bir eğitim yapılıyor.

Küba’daki tıp eğitimi, diğer ülkelerdeki tıp eğitiminden farklı olarak 11 temel ilkeye sahiptir: temel olarak Marksizm-Leninizm öğretileri dogmatizm ve pragmatizme karşı bilimsel düşünce teori ve pratiğin kaynaştırılması temel ve klinik bilimlerin birliği sağlık ve hastalıkta psikolojik etmenlerin yeniden tanımlanması insani ve sosyal bir tıp konsepti tıp eğitimi içinde üretken el emeğinin hesaba katılması sosyalist ekip çalışmasının oluşturulması ve burjuva bireyciliğinin yok edilmesi tıp eğitiminin bir parçası olarak geniş bir kültürel eğitim korumaya öncelik ulusal sağlık hizmetlerinin yönetsel yapısına uyum.

Küba’da tıp okuyan Dr. Ceren Tamgüler de eğitimin farklılığına dikkat çekiyor: “Oradaki eğitim tamamen pratiğe dayalı. Temel bilimler iki yıl kadar sürüyor. Ardından geri kalan dört yıl boyunca doğrudan hastanedesiniz. Doktorluk ellerle görülen, hissedilen bir dal. Küba da bunu biliyor. Kitaptan okumakla olmuyor. Türkiye'den gerçekten çok farklı. Burada arkadaşlarım kitaplardan okuyup ezber yapıyor. Biz ise bunu gerçekten görüyoruz. Örneğin, dördüncü sınıfta finallere hak kazanmanız için en az 10 doğum yapmanızı şart koşuyorlar. Bu çok doğru bir sistem bence.”

Küba’da diğer ülkelerde verilen sağlık hizmeti tıp eğitiminin bir parçası olarak yer alıyor. Zorunlu hizmet uygulamasına göre hekimler mezun olduktan sonra iki yıl süreyle ya kırsal kesimde ya da dünyanın gelişmemiş bir ülkesinde çalışıyor. Ülkemizdekinin aksine her türlü destekle birlikte yapılan bu zorunlu hizmet uygulaması kurtulunması gereken bir yük değil bir görev olarak görülüyor.

Osman Güven (soL)