Katliamcı "kendilerinden" çıktı

Norveç'te en az 92 kişiyi öldüren katliamın ardından batı medyası hemen "islamcı terörist" aramaya başlamıştı. Katilin Avrupa'nın "yetiştirdiği" bir siyasi akımın, neo-nazizmin parçası olması, yeni bir tartışmayı başlatmaya aday.

Norveç'te düzenlenen çifte saldırılarda ölenlerin sayısı en az 92'ye yükseldi. Saldırıları düzenlediği düşünülen Anders Behring Breivik, neo-Nazi bir Norveçli. Breivik'in İngiltere aşırı sağı ve Avrupa genelindeki diğer başka islam karşıtı örgütlenmelerle de bağları olduğu belirlendi.

Breivik önce Oslo'da hükümet binalarının yer aldığı semtte bomba patlattı, ardından Norveç İşçi Partisi'nin gençlik kampını basarak 85 kişi öldürdü. Ölenlerin arasında 13-14 yaşında çocuklar da var. Polis memuru gibi Breivik, önce gençlere etrafına toplanmalarını söyledi, ardından da ateş açarak onlarcasını öldürdü. Katliam, şimdiye kadar tek bir insanın silahla yaptığı en büyük katliam anlamına geliyor.

Kampın düzenlediği adadaki saldırıdan yaklaşık bir buçuk saat sonra polis tarafından yakalanan Breivik'e dair ayrıntılar da giderek netleşiyor. 32 yaşındaki katliamcı, Norveç'in giderek islam ve sol karşıtı nefreti artmakta olan sağcı İlerleme Partisi üyesi. Göçmen karşıtı dalgaya yaslanarak son yıllarda hızla büyüyen ve Norveç'in ikinci büyük partisi haline alan İlerleme Partisi, Breivik'in geçmişte üyesi olduğunu kabul etti, fakat "artık hiç bağları kalmamış olduğunu" öne sürdü.

Hıristiyan radikallerle bağlantıları olan Breivik, bombalamada kullanmak amacıyla Mayıs ayında 6 ton gübre siparişi vermiş. Norveçli neo-nazilerin islam karşıtı sitelerinden Nordisk'e yazdığı ırkçı makale, Breivik'in bu neo-nazi gruplarla ilişkisini de gösterdi. Aşırı şiddet içeren bilgisayar oyunlarını seven Breivik'in en ilgiyle takip ettiği televizyon dizisi bir seri katili anlatan ve Türkiye'de de yabancı dizi izleyenler arasında popüler olan "Dexter" idi.

Anlaşıldığı kadarıyla Breivik'in yalnızca Norveç aşırı sağıyla ilişkileri yoktu. Breivik, İngiliz aşırı sağ örgütü İngiltere Savunma Birliği (EDL) üyeleri ve Avrupa genelindeki örgütlenme Avrupa'nın İslamlaşmasını Durdurun (SIOE) üyeleriyle şiddete varan provokatif sokak eylemleri üzerine yaptığı sohbetlerden övünçle bahsediyordu. 2 sene önceki bir sohbeti için "EDL ve SIOE ile bazı konularda tartıştım ve onlara belli stratejilerin kullanılmasını önerdim. EDL'nin taktikleri artık Cihad Gençliği ve Aşırı Marksistlerden bir aşırı tepki çekecek, şimdiden bunu birkaç kere yapmayı başardılar" dedi.

Katil "kendilerinden" çıktı
Norveç'teki saldırıların düzenlenmesinin ardından ilk saatlerde batı anaakım medyasında saldırının arkasında "islamcı teröristlerin" olabileceğini ima eden haberler peş peşe sıralanmıştı. Bu reflekste, böylesi bir "caniliği" Avrupa dışından bir gücün yapmış olması gerektiğine dair bir peşin hükmün de etkisi olmadığını söylemek pek mümkün değil.

Saldırganın bir neo-nazi çıkmasıyla birlikte bugün batı medyasında hemen "İçimizden böyle bir cani nasıl çıkar" tartışması başladı. Gazeteler "komşularının sıradan biri dediği, görünüşte çok kibar bir insan olan", hatta Independent gibi bazı gazetelerin dikkat çektiği üzere "delici mavi gözlere, solgun bir yüze ve sarı saçlara" sahip bir kişi, nasıl bu hale gelebilir sorusunu haberlerine taşıdılar.

Ancak sağ ve aşırı sağın yükselişi, son senelerde Avrupa'nın gerçekliğiydi. İskandinav ülkelerinde de görünüşte yabancılara karşı tam bir "hoşgörü" hali olsa da, pratikte dile getirilmeden uygulanan, zımni bir ırkçılık olduğunu, bu ülkelerde yaşayan özellikle müslüman göçmenler hissediyordu.

Neo-nazizmin neresinden bakılırsa bakılsın Avrupa'dan çıkmış olan bir siyasi hareket olması, şimdi yeni tartışmaları beraberinde getirecek.

(soL - Dış Haberler)