Kaddafi’nin paralı askerleri kimin için savaşıyor?

Kaddafi’nin paralı askerlerinin ABD’nin Afrika Komutanlığı’na (AFRICOM) bağlı gizli operasyon timlerinde eğitildikleri iddia ediliyor.

Bu gizli operasyon timlerini savaştıranların ve bu timlerde savaşanlarınsa bu süreçten Kaddafi’nin askerlere günlük olarak dağıttığı öne sürülen 300 ABD dolarını elde etmekten çok daha fazla muradı var gibi gözüküyor.

Muammer Kaddafi’ye karşı başlatılan silahlı mücadelenin ilk günlerinden itibaren, muhalif gruplar Kaddafi’yi siyah Afrika kökenli paralı askerleri halka karşı kullanmakla suçladı. Bu suçlamalar, Libya’da işçi olarak bulunan Sahraaltı Afrikalıların muhalifler tarafından hedefe konmasına dahi sebep oldu.

Paralı askerler tartışmasını tetikleyen bir diğer gelişmeyse ABD’nin, Birleşmiş Milletler’in Libya kapsamında karara bağladığı yaptırımlardan birine şerh koyması oldu. Şubat sonunda, Birleşmiş Milletler Libya’daki rejime karşı geniş ölçekli yaptırım kararları alırken, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne üye olmayan ülke mensuplarının, “savaş suçu işleyenlerin yargılanması gereği”ni düzenleyen maddeden ABD’nin talebi üzerine muaf kılınması onaylandı. Bu durumda Libya’da rejim karşıtlarına karşı savaşan paralı askerler işleyecekleri tüm savaş suçlarından azade kılınacaklar. Nitekim siyah Afrikalı paralı askerlerin, Pentagon’un Africom projesi bağlamında Afrika kıtasında 11 Eylül saldırıları ve sonrasında hız veridiği anti-terrörizm eğitimlerinin sonucunda oluşan gizli komando ekiplerinden oldukları iddia ediliyor.

AFRICOM nedir?
2007 yılında Bush tarafından, Afrika kıtasındaki ABD askeri varlığını artırmak amacıyla kurulan Afrika Kumandanlığı’nın Obama döneminde bütçesinin iki misli arttırıldığı, operasyon sayısının fazlalaştırıldığı, ona bağlı yeni misyonlar tanımlandığı görüldü. Misyonlardan bazıları şöyle: Bölge ülkelerinde ordular kurmak, polis kurumlarını tesis etmek ve güçlendirmek, kıyı güvenliğini genişletmek. Henüz yegâne merkez üssünün Cibuti’de bulunduğu bu kumandanlık, kıtada kendine ev sahipliği yapacak bir başka İslamcı devlet arama aşamasındaydı ki, yeni bi stratejiyle yol almaya karar verdi. Kıtanın birçok yerinde daimi ve ülke temelli askeri üsler kurmak yerine, kimi Afrika yerli kabilelerinden seçilen küçük özel operasyon timleri yetiştirmek ve bu timleri dağınık bir şekilde, özellikle de Sahra bölgesine yerleştirmek.

Africom bağlamında kurulan Sahra-Aşırı Terörizm Karşıtı İşbirliği programı ile birçok ülkede resmi olarak askeri eğitimlere başlayan Pentagon’un Libya ile olan işbirliğini gizlediği iddia ediliyor. Kaddafi’nin ABD ile yaptığı bir işbirliği anlaşmasının varlığına dair resmi bir kaynağa henüz rastlanılmış değil. Ancak ABD’nin Afganistan müdahalesini ve sonrasını yakından takip eden gazeteci Yoichi Shimatsu, ABD ile Libya arasında El-Kaide karşıtı terörizmle mücadele kapsamında bir işbirliğinin olduğundan bahsediyor. Nitekim geçtiğimiz dönemde sızdırılan Wikileaks belgelerinde, Pentagon askerleri tarafından Libya’da yaşayan Tuaregli savaşçılara eğitim verilen bir acemi birliğinin adının geçmesi sonucu Sahra çölünde çalan savaş borularının sesi iyice duyulur hale gelmişti.

İşte Kaddafi’nin paralı askerleri olan gruplardan Tuareglerin, gerek ana-erkil temelli, Selefi İslamcı unsurların zıttı konumundaki dini inanışları gerekse de Sahra çölünü çok iyi tanıyan ve bu bölgede yabancılara mihmandarlık yapan bir grup olmaları sebebiyle bu operasyon timlerinin temel bileşeni oldukları söyleniyor. ABD’nin Tuaregleri seçmesinin bir sebebinin de yukarıda tarif edilen dini inanışlarının, Afrika’da yaygınlaşmaya başlayan Selefi bağlantılı El Kaide örgütlenmesine karşı kolay harekete geçirilebileceği fikri oluşturuyor.

Tuaregler ne istiyor?
Tuaregler, Sahra bölgesindeki birçok devlete yayılmış bir nüfusa sahip yerli bir halk. Yaşam alanlarının bu devletler tarafından sömürüldüğünü söyleyen Tuaregler, atalarının topraklarında siyasi ve ekonomik söz sahibi olmak istediklerini de dile getiriyorlar. Bu devletlerden ikisinde, Nijerya ve Mali’de 2007-2009 senelerinde ayaklanan Tuareglerle bu devletlerin arasını Libya lideri Kaddafi’nin bulduğu söyleniyor. Kaddafi’ye bu anlamda bir yakınlık besleyen Tuareglerin kendisinin safından savaşmalarının, sadece bir paralı askerlik meselesi olmadığı da bu nedenle söylenenler arasında.

Öte yandan da, 2004-2007 yıllarında, ABD Özel Güçlerinin, Nijerya ordusundaki Tuareg birimlerini Sahra-Aşırı Terörizm Karşıtı İşbirliği programı kapsamında eğittiği biliniyor. Bu nedenle de, Tuareglerin ABD ile bağlantısı, yalnızca Kaddafi Libyası üzerinden sağlanmıyor. Hatta ABD Libya’yı gayrıresmi olarak Africom projesine dahil ederken Libya Devleti ve Kaddafi’yi değil, Tuaregleri kendine meşru muhatap olarak görmüş ve göstermiş de olabilir.

Konuyla bağlantılı diğer bir bilgi ise Şubat 2011’deki ayaklanmalar esnasında, Kaddafi karşıtı muhalefet saflarına geçen eski Libya adalet bakanının, Tuareg’lere Libya’daki ayaklanmalara katılma çağrısında bulunması oldu. Bu durumda, paralı askerler kadar diğer sivil Tuareg kabile üyelerinin de son kertede kimin safında yer alacağı Libya’daki sürecin ve ABD’nin bu süreçteki rolünün anlaşılması konusunda kritik bir konu olarak beliriyor.

Kaddafi’ninse ayaklanma süresince yaptığı birçok konuşmada kendisine karşı ayaklanan güçlerin El Kaide militanları olduğunu söylemesi boşuna değil gibi gözüküyor. Kaddafi, bu şekilde hem terörizmle mücadelede iş birliği yaptığı iddia edilen ABD’ye ve dolayısıyla Tuareg’lere hem de Sahra bölgesinde devam eden hammadde talanının paydaşlarına bir mesaj veriyor: Beni destekleyin!

Sahra Bölgesi neden önemli?
El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in Sahra bölgesinde bulunduğu iddia ediliyor. Bu bölgede örgütün sıkı bir yasa dışı hammadde ticareti oturttuğu diğer iddialar arasında. Hatta Sahra Bölgesi’ndeki kanlı elmas savaşlarının El Kaide ile İsrail İstihbaratını bir araya getirdiğini dile getiren kimi kaynaklar, “Lübnanlı Şii elmas tüccarlarının tekelini kırmak isteyen El Kaideyle Yahudi elmas tüccarlarının dolaylı yoldan Filistin’deki intihar bombacılarını finanse ettiğini düşünen İsrailli ajanlar, Sahra’daki talanda ortaklaştılar”, diyorlar.

Bu kirli talanı temize çekmenin yollarından birisi olarak 2007 senesinde Dünya’nın birçok ülkesinin ve Avrupa Birliği’nin de yeknesak olarak dahil olduğu bir Kimberley Süreci başlatıldı. Bu süreç, Sahra’daki ham elmasın “meşru hükümetlere karşı gelen ayaklanmacıların eline geçmemesini” sağlamayı planlıyor. Diğer bir değişle, Kaddafi’nin seslendiği paydaşlar, Sahra temelli elmas ticaretinde güçlü olduğu söylenen El Kaide’nin karşısına, Africom’u destekleyeceği ve Africom’un askeri desteğini memnuniyetle karşılayacağı beklenen yeni bir mekanizma ile dikiliyorlar.

(soL - Dış Haberler)