İsrail Suriye’yi bombalamak için Ürdün’den izin istedi

ABD’li gazeteci Jeffrey Goldberg, İsrail son iki ay içerisinde Suriye’nin “kimyasal silah depolarını” bombalamak için iki defa Ürdün yönetiminden hava sahasını kullanma izni istediğini iddia etti.

ABD’nin köklü dergilerinden The Atlantic yazarı Jeffrey Goldberg, derginin son sayısında yayımlanan makalesinde İsrail yönetiminin Suriye’yi bombalamak için Ürdün yönetiminden hava sahasını kullanma izni istediğini ileri sürdü.

Bahane yine “kimyasal silahlar”
ABD ve İsrail başta olmak üzere, Suriye’de rejim değişikliği gerçekleştirmek isteyen Batılı güçler ve işbirlikçilerinin sık sık gündeme getirdiği “kimyasal silah” iddiaları bir kez daha gündemin üst sıralarına tırmanmış bulunuyor. ABD’nin etkili gazetelerinden New York Times, dün Suriye’de bulunduğu iddia edilen kimyasal silah depolarında bir hareketlilik gözlendiğini öne sürdü. Gazeteye demeç veren, ismi açıklanmayan bir ABD’li istihbarat yetkilisi, “Aslında bu hareketler daha öncekilerden çok farklı değil, ama bu silahları kullanma niyetinde olduklarını gösteren bazı şeyler yapıyorlar. Sadece bir şeyleri oradan oraya taşımıyorlar. Bunlar farklı türde etkinlikler” diye konuştu.

ABD’nin Başkanlık seçimlerinin ardından Suriye’de destek olduğu silahlı grupları yeniden organize etmek konusunda bir hayli çaba sarf ettiği biliniyor. Türkiye’ye Patriot füze bataryalarının yerleştirilmesini de kapsayan bu düzenlemelere paralel olarak, uzun bir süredir Suriye’ye yönelik müdahale gerekçesi olarak gösterilen “kimyasal silahlar” argümanının da bir kez daha ısıtıldığı görülüyor.

Goldberg: İsrail Suriye’yi vurmak için izin istedi
Jeffrey Goldberg konuyla ilgili makalesinde hazırlıklarını bir müdahale boyutuna taşımayı hedefleyen tek gücün ABD olmadığına işaret ediyor. İsrail’in son iki ayda iki defa Ürdün’den Suriye’deki kimyasal silah tesislerini bombalamak için izin istediğini yazan Goldberg, İsrail hükümetinden iki kaynağın kendisine Ürdün’ün bu talebe olumlu yanıt vermediğini söylediklerini aktardı.

İsrail’in Suriye’yi bombalamak için Ürdün’ün iznine ihtiyacının olmadığını söyleyen Goldberg yazısına, “Elbette İsrail bu tesislere Ürdün’ün onayı olmadan da saldırabilir (2007’de İsrail Hava Kuvvetleri Suriye’nin bir nükleer reaktörünü vurmuştu) ancak İsrailliler böyle bir saldırının Ürdün’deki olası yansımalarından endişe ediyorlar” diye devam etti. Goldberg, vurulması planlanan tesislerden bazılarının Ürdün sınırından fazla uzak olmadığını söyleyerek, bir İsrailli istihbarat yetkilisinin şu sözlerine yer verdi: “Ürdünlüler [Suriye] rejimini kışkırtmak konusunda çok dikkatli olmak zorunda ve bir İsrail saldırısı durumunda Suriyelilerin Ürdün’ün işbirliği yaptığından şüpheleneceğini varsayıyorlar.”

Goldberg yine istihbarat kaynaklarının Ürdün-Suriye sınırında düzenli olarak İsrail’e ait insansız hava araçlarının (İHA) uçtuğunu ve hem İsrail hem de ABD’ye ait İHA’ların Suriye’nin kimyasal silah tesisi olduğundan şüphelenilen bölgeleri üzerinde düzenli uçuşlar gerçekleştirdiklerini söylediklerini de aktardı.

The Atlantic yazarının görüş aldığı İsrailli kaynak, İsrail’in Ürdün’den neden böyle bir talepte bulunduğu konusundaki açıklamalarını şöyle sürdürdü: “İsrailliler, biliyorsunuz, bazen hiç beklemeden bombalayıveriyor. Ancak onlara Ürdün’ün bakış açısından, bunun için uygun zaman olmadığı söylendi.”

“Bostan Operasyonu”nu hatırlattı
Goldberg’in haberinde geçen, 2007 yılında Suriye’nin nükleer reaktörünün İsrail uçakları tarafından vurulduğu iddiası da ilgi çekici. Zira 6 Eylül 2007’de gerçekleştirilen ve “Bostan Operasyonu” adı verilen saldırıda İsrail uçakları Türkiye hava sahasını kullanmıştı. Deyrezzor’daki bir tesisi bombalayan İsrail Hava Kuvvetleri’ne bağlı uçaklar dönüş yolunda Hatay ve Gaziantep üzerinden uçmuş ve Türkiye hava sahası içerisinde yakıt ikmali yapmıştı.

Ürdün’de “harekat merkezi” kuruldu
Goldberg, haberinde ABD’nin Ürdün ve diğer Körfez ülkeleriyle birlikte Suriye’deki operasyonları yönetmekle görevli bir “harekat merkezi” kurduğu iddiasına da şu şekilde yer verdi:

“Bazı kaynaklar bana ABD, Ürdün ve Körfez’deki diğer Arap müttefiklerin, Ürdün Genel İstihbarat Bölümü’nün (GID) koordinasyonunda bir ‘harekat merkezi’ kurduklarını söylediler. Bu harekat merkezi cihatçılara sempati duyan Suriyeli militanların izlenmesi ve cihatçı bağlantıları ya da eğilimleri olmayanlara eğitim ve teçhizat verilmesi çabalarını yönetiyor. ‘Harekat merkezi’ kısmen daha dindar Esad karşıtı militanların Türk ve Katarlı destekçilerini dengelemek üzere kurulmuş.”

(soL-Dış Haberler)