İsrail ne alemde?

Yardım konvoyuna saldırının ardından mesele tüm dünyanın gündeminde. İsrail’de yürütülen tartışmalar ise, “ABD Netanyahu hükümetinden vazgeçerse ne olur?” sorusunun yanıtının ipuçlarını içinde barındırıyor.

Gazze’ye yardım taşıyan altı gemilik konvoyun durdurulması ve Mavi Marmara gemisindeki katliamda 9 kişinin ölüp, onlarcasının yaralanması, tüm dünyanın gündemine oturdu. Ancak mesele en fazla Türkiye ve İsrail kamuoyunda tartışılıyor. Üç gündür İsrail’in de başlıca gazetelerinde köşe yazılarının ezici çoğunluğu bu meseleye ayrıldı.

Türk medyası, bir kez daha “haklılığımızı kanıtlamak” gayreti içinde İsrail’deki bazı köşe yazılarını, bunların ne önerdiklerini düşünmeden “İşte gördünüz” dercesine Türkiye’de haber yaptılar. Oysa öncelikle İsrail’de yürütülen tartışmanın özünü kavramak gerekiyor.

Yardım konvoyu girişimi, tüm dünyada Gazze’ye dönük ablukayı en azından bir kez daha tartışmaya açması bakımından başarılı olmuş gözüküyor. Tartışma, İsrail’de de bir kez daha hararetlendi.

Ancak İsrail’de çıkan her “Abluka kalkmalı” sesinin, Gazze ve Filistinliler adına kazanılmış bir puan olduğunu düşünmek pek doğru değil. Örneğin Haaretz gazetesinin 3 Haziran editoryal yazısı, Türkiye’deki pek çok başlıca basın organında haber yapıldı. Yazı, “Çıkış stratejisi, Gazze ablukasını kaldırmak” başlığı taşıyordu.

Yazıda yaşanan olay hakkında bir soruşturma başlatılması, ablukanın kaldırılması ve bir silah kaçakçılığı denetim mekanizması yerleştirilmesi öneriliyor. Haaretz gazetesinin editoryal çizgisi, İsrail’in iç politikalarında aşırı sağ kanadı temsil eden bugünkü hükümetin alternatif çizgisini de büyük oranda temsil ettiği için, Netanyahu hükümetinin gidip daha “ılımlı” bir hükümetin gelmesi durumunda ne olacağı sorusunu anlamak Haaretz’in önerilerini anlamaktan geçiyor.

Soruşturma tartışması
İsrail hükümetinin derhal olayla ilgili soruşturma başlatmasını isteyenler arasında büyük çoğunluk, yaşanan olayın ardından İsrail’in “PR cephesinde”, yani kamuoyu oluşturma ve medya savaşı verme cephesinde başarısız olduğunu düşünenlerde oluşuyor.

Örneğin Yehuda Ben Meir, 3 Haziran günü Haaretz’te yazdığı yazısında hükümetin gemilere saldırması kararının, uluslararası sularda dahi “tamamen haklı” olduğunu savunurken, halkla ilişkiler kısmında başarısız olunduğunu yazdı. Yedioth Ahronot’ta Roni Sofer de olayın hemen ardından yazdığı yazısında aynı “zaafa” dikkat çekmişti. Bir başka Yedioth Ahronot yazarı, Sima Kadmon, her geçen olayda “Haklı olma, akıllı ol” sözünün daha geçerli olduğunu savundu. İsrail hükümetinin bir soruşturma başlatması, “Dökme Kurşun operasyonundan sonra BM adına soruşturma yürüten Goldstone’unkine benzer bir rapor olayı yaşanmaması” için talep ediliyor.

Açılacak soruşturma, İsrail adına sadece bir savunma mekanizması. Çünkü Merav Michaeli’nin 3 Haziran’da Haaretz’de yazdığı gibi, aslında herkes soruşturmanın hiçbir anlamı olmadığını biliyor.

Üstelik Haaretz editoryal yazısı, bir başka tartışma konusu olan soruşturma ekibini hükümet mi atasın, yoksa yargıdan mı çıksın meselesinde hükümet atasın diyerek zaten işin “PR” kısmını düşünmekte olduğunu ortaya koyuyor.

Ablukanın kaldırılması
İsrail’de ablukanın kaldırılması önerisi de çok kişi tarafından dillendiriliyor. Ancak dışarıdan bakıldığında ablukanın kaldırılmasının, Filistin’e daha sempatiyle bakan kesim olduğunu düşünmek tamamen yanlış.

2 Haziran günü Aluf Benn, Haaretz’de ablukanın kaldırılmasının alternatifi olacak politikayı ayrıntısıyla yazdı. Öneri, ablukayı kaldırıp İsrail-Gazze sınırını tamamen kapatmak, böylece Türkiye’nin Ermenistan’a uyguladığına benzer bir boğma politikası uygulamak. Gazze, böyle bir durumda ya Mısır üzerinden, ya da denizden ticaret yapabilecek. Benn, denizden gelecek tüm gemilerin tek tek kontrol edilmesini öneriyor. Böylece hem İsrail “işgalci” kimliğinin siyasi yükünden kurtulacak, hem de Gazze’yi tamamen sıkıştıracak ve denetim altında tutacak. Gazze’den gelecek herhangi bir “roket saldırısı” durumunda ise İsrail ordusu, Dökme Kurşun operasyonundan bu yana yaptığı gibi Gazze’ye saldıracak.

Burada bir diğer önemli nokta, bu planın uygulanması durumunda İsrail’le Filistin yönetimi arasındaki gümrük anlaşmasının bağlayıcılığından da “kurtulma” niyeti. Halihazırdaki anlaşma, Filistin’e günlük kotalarla malzeme girişini öngörüyor. Ancak İsrail’in, “abluka zaten kalktı, bunlara gerek yok” diyerek sınırı tamamen kapatması öneriliyor.

Yedioth Ahronot’tan Giora Eiland ve Guy Bechor da aynı öneriyi tekrarladılar. Hükümetin gemiyi durdurma kararının doğru olduğunu söyleyen Bechor, “Şimdi bir fırsat yakaladık” diyerek, İsrail’in “Madem öyle, kaldıralım ablukayı ama gemiler denetlensin” demesi gerektiğini savundu. Eiland da Dökme Kurşun operasyonunun ardından elde ettikleri kazanımları korumak ve ilerletmek için ablukanın kaldırılması ve Gazze’nin dışarıdan denetlenmesinin doğru olacağını söyledi.

Türkiye’yle ve ABD’yle ilişkiler

Netanyahu hükümetini eleştiren ve alternatif çizgiden yana olanlar, uluslararası arenadaki duruma da dikkat çekiyorlar. Bu cephenin temel argümanı, İsrail hükümetinin şimdiki tavrının, ABD’nin İran’a karşı yaptırım uygulama ve Filistin’le aracılık yapma politikasını zora soktuğu. Bu “ılımlı” kanat, İsrail’in dışarıya “haksız” görüntüsü veren uygulama ve faaliyetlerden kaçınarak, ABD’nin bölgede elinin rahatlatılması gerektiğini düşünüyor.

Bu cephe, Türkiye’yle ilişkilerin gidişatından da rahatsız. “Bölgedeki en önemli müttefikimiz Türkiye’yi kaybetmemek gerekiyor” diyorlar. Bu düşünce de, ABD’nin bölge politikasının desteklenmesi fikriyle örtüşüyor.

Netanyahu destekçileri ise bu kampa ateş püskürüyor. Bu tavrın örneklerinden birisi, Jonathan S. Tobin’in 3 Haziran’da Jerusalem Post’ta yazdığı makaleydi. Tobin, ABD’deki “liberal yahudilerin” bir yol ayrımında olduğunu, ya İsrail’i ya da Hamas’ı destekleyeceklerini yazıyordu. Sağ kanat, AKP hükümetinin İslamcı kimliğine fazlaca vurgu yaparak, Türkiye’nin ABD’yle işbirliği çizgisini de hafife alıyor.

Türk medyasının “pay çıkarma” sevdasıyla bölük pörçük alıntıladığı İsrail içi tartışmalar, aslında aşırı-sağcı Netanyahu hükümetinin yerine gelecek bir “ılımlı” İsrail hükümetinin, İsrail devletinin geleneksel politikalarını nasıl sürdüreceğine dair tartışmanın birer parçası.