İslam'a karşı "Hızlı ve Öfkeli"

ABD'de islam karşıtlığını yayan gizli bir finansman ağı ortaya çıkarıldı. Sağcılar İslam'a karşı nefret propagandası yaparlarken, CIA ise "şaşırtıcı cihad çağrıları" yapmakla meşgulmüş.

Amerikan İlerleme Merkezi'nin Cuma günü kamuoyuna açıkladığı 130 sayfalık rapor, ülkede tartışma yarattı. Rapora göre son on senedir ABD'de islamofobinin yayılmasının arkasında 7 vakfın ve zengin bağışçıların yürüttüğü bir kampanya var.

2001-2009 yılları arasında çeşitli önemli kişi ve kuruluşlara islam karşıtlığını yaymaları için 42 milyon dolardan fazla kaynak aktarıldı. Rapor, bu kaynak aktarımını sağlayan vakıfları da açıkladı.

Raporda, "Bazen bu vakıflar ve onların bağışçılarından aktarılan para, açıkça islamofobiyi teşvik etmek üzere kurgulanmış oluyor, daha sık olarak ise sağlanan destek genel kullanım amaçlı oluyor - düşünce kuruluşları ve taban örgütlenmeleri böylece paraları genel olarak kendi amaçları için kullanıyor ve nefret ve korku mesajlarını olabildiğince yayıyorlar" denildi.

Fon sağlayan vakıflar arasında uzun süredir ABD sağıyla yakın ilişkisi bilinen kuruluşlar ve İsrail'deki yerleşimcileri destekleyen bazı Yahudi dernekleri var.

Bu dernekler ve bağışçılar, milyonlarca doların bir kısmını, islam karşıtı görüşlere sahip "uzmanlar"a aktarıyordu. Bu kişiler arasında Güvenlik Politikası Merkezi'nden Frank Gaffney, Ulusal Varlık için Amerikalılar Topluluğu'ndan David Yerushalmi, Terörizm üzerine Araştırma Projesi'nden Steven Emerson, Ortadoğu Forumu'ndan Daniel Pipes ve Cihad İzleme örgütünden Robert Spencer var. Bu kişilerden özellikle Daniel Pipes, çeşitli anaakım batı medyasında çıkan Türkiye üzerine yazılarıyla Türkiye kamuoyunda da tanınıyordu.

Altı ay süren araştırmalar sonucunda yazılan raporu hazırlayanlar arasında yer alan Faiz Shakir'in Thinkprogress sitesinde yazdığına göre bu 5 "uzman", islam karşıtı propagandayı koordine eden beyin takımını oluşturuyordu. Bu 5 kişide toplanan para, bir ağ üzerinden islam karşıtı propagandayı yaymak üzere kullanılıyordu. Fox News televizyonu da ağın medyadaki en önemli ayağıydı.

ABD'nin "internet andıcı"
Amerikan sağı, Bush döneminde ülkenin uluslararası stratejisinin göbeğine oturan (ve aslında birtakım taktik değişikliklerle 'teröre karşı küresel savaş' ekseni bakımından Obama döneminde de süregiden) "islami terörle mücadele" fikrini desteklemek için, ülkede islam karşıtı fikir yayan bir ağı organize etmişti.

Fakat tarihsel olarak demokratların ve liberallerin daha güçlü olduğu bilinen CIA, daha "incelikli" bir taktik izliyordu.

The New York Times gazetesi muhabirleri Eric Schmitt ve Thom Shanker, yeni kitapları "Karşı saldırı: Amerika'nın El Kaide'ye karşı Gizli Kampanyasının Anlatılmamış Öyküsü" hakkında gazetede yazdıkları haberde, CIA'nın son bir kaç senedir izlediği ilginç bir taktiğini aktardı. 6 Ağustos'ta yayınlanan habere göre CIA'nın bilgisayar uzmanları, bazı internet sitelerinde cihad çağrısı yapıyor, eylem planları yayınlıyorlardı! El Kaide liderlerinin kimi internet sitelerinde yazıların içine hangi kodlarla eylem emirleri koyduğunu çözen uzmanlar, El Kaide ağını karıştırmak ve bazı hücreleri harekete geçirerek yakalamak adına kendisi de birtakım eylem planları koyuyor, bu arada da cihad propagandası yapıyordu.

Bu çarpıcı bilgi, ABD'de dahi çok az ses getirdi. CIA'nın bu cihad propagandasından etkilenip gerçekten eylem yapmış birilerinin olup olmadığı, bunların kimi kişilerin ölümüyle sonuçlanıp sonuçlanmadığı bilinmiyor.

Fakat benzer taktikleri ABD'nin daha önce de kullandığı biliniyor. Alkol, Tütün, Silak ve Patlayıcı Bürosu 2009 yılında Arizona'da -ismini meşhur filmden alan- "Hızlı ve Öfkeli" adlı bir program başlatmıştı. Programa göre Meksika sınırındaki görevlilerin, bazı ateşli silahların, varlığı daha önceden tespit edilmesine rağmen, sınırdan kaçırılmasına izin vermesi ve böylece bu silahların nereye gittiğinin tespit edilmesi öngörülüyordu. Bu yolla en az 2 bin silah Meksikalı uyuşturucu çetelerinin eline ulaştırıldı ve aralarında 1 ABD sınır görevlisinin de bulunduğu, çoğunluğu Meksikalı masum sivillerden oluşan yüzlerce kişinin ölümüne bu program katkıda bulunmuş oldu.

Bundan sonra ne olacak?
Şimdiye kadar ABD'de farklı kurum ve hareketler farklı taktikler izlemiş olsa da, önümüzdeki dönem stratejik bir değişiklik olması muhtemel. Zira Arap Baharı'yla birlikte ABD yönetimi, Ortadoğu'daki islamcı hareketlerle yeni bir düzen kurmak konusunda barış imzalamış gibi gözüküyor. Mısır'da Müslüman Kardeşler yeni düzeni kurmaya hazırlanıyor, Libya'da yeni rejimde en büyük ağırlık El Kaide militanlarına teslim edilmiş durumda ve Suriye'de de ABD, iktidarı Müslüman Kardeşler'e teslim etmeyi planlıyor.

Böylece yeni dönemde, zaten eskiden komünizme karşı mücadele için ABD tarafından kurulan ya da desteklenen islami hareketler, bir kez daha hedef alınan düşmanlar değil, yönlendirilen ve sıkıştırılan müttefikler haline gelebilir.

(soL - Dış Haberler)