Irak Lübnanlaşıyor

Irak'ta 249 gündür devam eden hükümet kurma krizi aşıldı. Nuri El Maliki'nin yeniden Başbakan olacağı kesinleşirken, Celal Talabani de Irak Parlamentosu'nda yapılan son toplantıda yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. Yeni kurulacak olan hükümetin İran'ın zaferi olduğu, Türkiye ve ABD'nin ise ülkede ciddi bir mevzi kaybettiği yorumları yapılıyor ancak tartışılmayan Irak kabinesinin tıpkı Lübnan'da olduğu gibi dini veya ulusal kimliklere göre belirlenmesi.

Kriz aşıldı, yeni kriz kapıda
Irak’ta 7 Mart’ta yapılan seçimlerden 8 ay sonra, Kürtler, Şiiler ve Sünniler geçtiğimiz günlerde Erbil'de Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani'nin arabuluculuğu ile bir araya gelmişti. Bu buluşma başarısızlıkla sonuçlansa da taraflar Bağdat’ta üç günlük bir toplantıda yeniden bir araya gelmiş ve bir uzlaşıya varıldığı duyrulmuştu. Görüşmelerin çıkmaza girmesinin nedeni ise Iraklı Sünnilerin kendilerine vadedilen Parlamento başkanlığı ile yetinmemesi, Kürtler'in ise Sünnilerin desteklediği Allavi'nin "El Irakiye" listesindeki Baas Partisi üyelerini istememesiydi.

El Irakiye listesi parlamentodaki 91 koltuğu kazanarak seçimlerin galibi olmasına rağmen hükümet kurmak için 72 parlamenterin daha desteğine ihtiyaç duyuyordu, ancak İran'ın desteklediği Şii grupların ve Kürtlerin desteğini alan Maliki krizden kazançlı çıktı. Maliki'nin İran'dan aldığı destek nedeniyle Irak'ta İran'ın ABD'ye karşı bir zafer kazandığı belirtiliyor. Bu nedenle New York Times ve Washington Post gibi gazetelerde çizilen tablolarda Allawi birlik yanlısı bir laik, Maliki ise İran destekli radikal Şiilerin desteğini alan ve Kuzey Irak'a taviz veren bir politikacı olarak resmediliyor.

Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş 12 Kasım'da "Türkiye Irak'ta neden kaybetti" sorusunu sorarken, kaybedenin sadece Türkiye olmadığını, ABD'nin ve sekter olmayan bütünleşmiş Irak projesinin de kaybettiğini belirtiyor. ABD'nin ve Türkiye'nin desteklediği Allavi, Talabani'nin Cumhurbaşkanı seçildiği 11 Kasım'daki Parlamento toplantısını terk ederek Bağdat'taki anlaşmaya sadık kalınmadığını iddia etti ancak kendisini listesinden seçilen 30 milletvekilinin takip etmemesi, Allavi açısından yenilginin kesinlik kazanması anlamına geliyor.

Allavi birlik yanlısı, Maliki ABD karşıtı oldu
Hükümet kurma krizi sırasında, Maliki'yi ve Talabani'yi İran'a yakınlaşmakla suçlayan Allavi, Irak'ın işgalinin ardından ABD'nin desteği ile Başbakan olmuştu ve Şii, Sünni ve Kürtler arasındaki kutuplaşmayı engellemek için hiçbir adım atmamıştı.

Irak'ta kafaları karıştıran bir diğer unsur ise Başbakan Nuri El Maliki. Maliki özellikle Kuzey Irak yönetimine taviz vermekle suçlanıyor ve ABD karşıtı, İran yanlısı Şii gruplar tarafından da destekleniyor. Özellikle Mukteda El Sadr tarafından desteklenen Maliki 2006'dan bu yana başbakanlık koltuğunu işgal ettiği halde, ABD'nin siyasi otoritesini sarsacak hiçbir somut adım atmadı. Maliki hükümet krizi devam ederken 18 Ekim'de İran'ı ziyaret etmiş, ardından Ortadoğu'daki Şii liderlerle de ikili olarak görüşmüştü.

Talabani dengeleri kolluyor
11 Kasım'daki parlamento toplantısında yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Celal Talabani de İran yanlısı bir tutum sergilemeye başladı. Ortadoğu'da değişen dengelere göre hızla konum alması ile bilinen ve bu yüzden Irak eski Başbakanı Tarık Aziz'in "Ortadoğu'nun siyasi fahişesi" dediği Talabani'nin İran'a yakınlaşması ise ilkesel değil pragmatik bir adım.

İran'dan aldığı destek nedeniyle ABD yönetiminin istemediği Talabani Saddam yönetimine karşı ABD tarafından desteklenmiş bir lider. Öte yandan, Talabani ve Obama arasındaki gerilimin de tırmandığı basına yansıyan bir diğer gelişme. Kürdistan Yurtseverler Birliği'nden bir yetkili AFP'ye konuşarak, Talabani ile Obama arasında şöyle bir diyalog geçtiğini iddia etti: “Sayın Obama, ülkesinin Kürdistan’ın koruyuculuğunu yaptığını hatırlattıktan sonra, ‘Biz gideceğiz ve siz İran’ın etkisi altına gireceksiniz’ dedi. Talabani ise öfkeli bir şekilde, ‘İran bizi rahatsız etmiyor ve siz yarın gidebilirsiniz’ diye karşılık verdi.”

Gelişmeler nedeniyle birçok gazetede ABD'nin Irak'ta kaybettiği ve İran'ın bu ülkede nüfuzunu arttırdığı yorumları yapılıyor. Kurulan yeni hükümetle kaybeden bir diğer ülke ise Türkiye. ABD ile birlikte hareket eden Türkiye Irak'ta özellikle Sünnilere destek veriyordu. Özellikle Bağdat'a Büyükelçi olarak atanan Murat Özçelik Irak siyasetinde bir odak haline gelmesine karşın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Irak siyasetinin çöktüğü iddia ediliyor ancak ABD'nin Irak politikasındaki "birlik" söylemi İran'ın artan etkisine karşı bir taktikti.

Irak hükümetinin kurulmasının da sancılı geçeceği belirtiliyor. Irak Dışişleri Bakanlığı'nın Kürtlerden alınıp Sünnilere verilmesi, Kürtlerin hoşnutsuzluğunu arttırırken, Mukteda El Sadr ise hükümete verdiği desteğin karşılığında özellikle Ticaret, Sağlık ve Eğitim Bakanlığı'nı talep ediyor.

Yaşanan tartışmalar içinde Irak halkını yakından ilgilendiren tek şey, Irak'ın parçalanmış yapısının fiilen kabul edilmiş olması. Üstelik bu yeni hükümetten çok daha önce İyad Allavi ile başlamış bir süreçti. Artık Irak'ta Bakanlıklar Şiiler Sünniler ve Kürtler arasındaki güç dağılımına göre dağıtılıyor. Bu model 1943 yılında Lübnan'da kabul edilmişti. Hristiyan Maruniler'in Cumhurbaşkanı, Başbakan'ın Sünni ve Parlamento Başkanı'nın Şii olduğu Lübnan bu nedenle birliğini hiçbir zaman sağlayamazken, ülkenin 1975-1991 yılları arasındaki iç savaşının önemli nedenlerinden biri de bu yapı olmuştu.

(soL - Dış Haberler)