Russia Today haber sitesinde yayınlanan haberde, geçtiğimiz günlerde Suriyeli muhalifler tarafından kaçırılıp bir hafta rehin tutulan iki gazeteci, Esad’ı devirmeye çalışan radikal İslamcılar arasındaki İngiliz aksanlıların dikkat çekici olduklarını söylüyorlar. İngiliz Dışişleri ise, kaçırılma olayıyla ilgili inceleme başlattıklarını duyurmuştu.

Hollanda’lı foto muhabir Jeroen Oerlemans ve İngiliz fotoğrafçı John Cantile, geçen hafta Türkiye’den Suriye’ye geçmeye çalışırken sınırda yaklaşık 100 kişilik bir muhalif grup tarafından kaçırılmıştı.

Muhalifler arasındaki siyah bir “cihat savaşçısı”nın, sinirlenip bağırarak “bunlar gazeteci ve şimdi bizim burada uluslararası bir cihat hazırlığı yaptığımızı öğrenecekler” dediğini aktaran Oerlemans, muhalif savaşçılarının hiçbirinin Suriyeli olmadığını söyledi.

“Her biri Pakistan, Bangladeş ya da Çeçenistan gibi ülkelerden geldiklerini ve gruba kimliği bilinmeyen bir “emir”in liderlik ettiğini söylüyorlardı” diyen Oerlemans, muhalif savaşçıların yüzde 40’ının İngilizce konuştuğunu, özellikle belirgin bir Birmingham ve Londra aksanıyla konuştuklarını ifade etti.

İki fotoğrafçı serbest bırakılmaları için fidye isteneceğini sanarak kaçmaya çalıştıklarını söyledi. Haberde Oerlemans’ın bu kaçış girişimleri sırasında iki kere bacağından vurulduğu iddia edilirken, şimdiye kadar basına açıklama yapmayan Cantlie’nin de kolundan yaralı olduğu ifade edildi. İkilinin zor sınavı, Özgür Suriye Ordusu tarafından serbest bırakılmalarıyla sona ermiş durumda.

Oradan ayrılırken arkamızdan havaya ateş açıyorlardı” diyen Oerlamans ve Cantlie’nin şu anda Türkiye’de oldukları ve ülkelerine gönderilmek üzere bekletildikleri ifade edildi.

İddialar doğruysa, Suriye muhaliflerinin radikal İslamcılarla birlikte, paralı askerler ve yabancı istihbarat ajanları için de bir çekim merkezi haline geldiği yönündeki iddialar güçlenmesi şaşırtıcı olmayacak. Oerlemans’ın “Esad devrilir devrilmez muhalifler Suriye’de şeriat ilan edecek ve islami huku ilkelerini hayata geçirecek” şeklindeki sözleri de, Esad’a yönelik uluslar arası baskının ve yabancı müdahalenin hedefini açıklığa kavuşturuyor.