Honduras darbesinde gizli ABD parmağı

Honduras’taki darbenin ardından ABD yetkilileri bir süre temkinli açıklamalar yapsalar da, daha sonra gelen Obama’nın açıklaması, ABD’nin darbeye karşı çıktığını gösteriyordu. Ancak “kambersiz düğün olmaz” sözü bu defa da geçerli.

soL (DIŞ HABERLER) Honduras'ta gerçekleşen darbenin ardından ABD Başkanı Barack Obama'nın darbeye karşı çıkan ve Honduras'ın tek meşru devlet başkanı olarak Manuel Zelaya'yı tanıdıklarını bildiren açıklaması, ABD'nin darbede rolü olmadığı izlenimi uyandırdı. Ancak ayrıntılar, on yıllardır kıtadaki tüm gerici örgütlenmelerin ve darbelerin arkasındaki güç olan ABD'nin, bu darbeyle ilgisinin olmadığı iddiasını çürütüyor.

Henüz darbe gerçekleşmeden önce, ABD'nin Honduras Büyükelçiliği yetkililerinin, kısa süre sonra darbe gerçekleştirecek olan gerici/sağcı milletvekilleri ve askeri yetkililerle görüştükleri, Honduras'taki bazı basın organlarına yansımıştı.

Pazar günkü darbenin ayak sesleri, birkaç gün öncesinden duyulmaya başlamış, Fidel Castro da dahil birçok kişi, her an darbe olabileceğine dair öngörülerde bulunmuştu. Bu sırada, Cuma günü, tüm Latin Amerika ülkeleri yetkilileri gözle görülür darbe hazırlıklarını kınayan açıklamalar yaparken, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Phillip J. Crowley, kendisine konuyla ilgili olarak yöneltilen bir soru üzerine darbe olasılığını hiç dile getirmeyen muğlak bir yanıt vermiş, sözleri darbecilere kapalı bir desteği ima etmişti: "28 Haziran'da anayasal reform için yapılacak seçim üzerinde Honduraslı politikacılar arasındaki siyasi diyaloğun kopmasından endişe duyuyoruz. Tüm tarafları bu siyasi kördüğüm karşısında Honduras anayasasına ve Honduras yasalarına bağlı kalan, Amerika Devletleri Arası Demokrasi Anlaşması'yla uyumlu, demokratik bir uzlaşma aramaya davet ediyoruz."

Darbeden sonraki ilk birkaç saat içerisinde Honduras Dışişleri Bakanı Patricia Rodas - askerlerce gözaltına alınmadan önce - defalarca ABD Büyükelçisi Hugo Llorens'le temas kurmaya çalışmış, ancak çağrılarına yanıt alamamıştı.

Obama "Tanımıyoruz" dedi, ama ABD darbecilerle görüştü
Darbenin olduğu gün öğle saatlerinde, henüz Barack Obama ilk açıklamasını yapmış, fakat Zelaya'nınkinden başka hükümet tanımayacakları açıklamasını yapmamışken, Obama'nın Latin Amerika İşleri Danışmanı Dan Restrepo, CNN'in İspanyolca kanalına yaptığı açıklamada ABD hükümeti olarak Honduras'taki darbe güçleriyle görüştüklerini açıkladı. Restrepo, darbe hükümetini tanıyıp tanımayacakları şeklindeki soruya ise "olayların nasıl gelişeceğini görmek için bekledikleri" yanıtını verdi. Bu sözler, ABD'nin darbecilerle diplomatik seviyede bağlantısını ortaya koydu.

"Sivil" toplum örgütü: Barış ve Demokrasi Grubu
Darbenin ilk saatlerinde CNN'e konuşan Barış ve Demokrasi Grubu (MPD) adlı sivil toplum örgütünün koordinatörü Martha Díaz, bir darbenin değil, "demokrasiye geçişin" söz konusu olduğunu, sivil toplumun Manuel Zelaya'yı desteklemediğini söyledi. Barış ve Demokrasi Grubu adlı örgüt, ABD'nin USAID ve Ulusal Demokrasi Bağışı (National Endowment for Democracy - NED) adlı fon kuruluşları tarafından finanse ediliyor.

CNN'in darbeyi aklamak için seçtiği MPD sözcüsü Díaz, "ülkeye sızan Venezuelalı ve Kübalılar'ın, ülkeyi istikrarsızlaştırmak çabasında olduklarını" "ifşa etme" fırsatını da kaçırmadı.

MPD adlı örgüt, darbenin gerçekleştiği Pazar günü başkent Tegucipalga'daki Morazán meydanında, Sivil Demokratik Birlik'le birlikte darbe hükümetini desteklemek için bir eylem yaptı. Sivil Demokratik Birlik adlı faşist yapılanmanın, Bolivyalı Genç Haçlılar Birliği adlı faşist örgütle bağlantılı olduğu söyleniyor. Bolivyalı faşistler, daha önce ülkede bir darbe girişiminde bulunmuşlar, olayın ardından ABD bağlantısının ortaya çıkması üzerine Bolivya, ABD büyükelçisini ülkeden kovmuştu.

USAID: ABD'nin gizli eli

Tam adı ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı olan USAID, özellikle Latin Amerika'da ABD isteği doğrultusunda "sivil" toplum kuruluşlarını finanse ediyor. USAID, Honduras'ta ABD Büyükelçisi Hugo Llorens'le sıkı işbirliği içinde çalışıyor. Llorens, daha önce Madrid'de Küba asıllı ABD'li diplomat Eduardo Aguirre'nin sağ kolu olarak görev yapıyordu. Aguirre, bir Küba uçağını patlatarak 73 kişiyi öldürmek gibi sayısız suça karışan, hakkında tutuklama kararları olan Kübalı uluslararası terörist Luis Posada Carriles "yasadışı" bir şekilde ABD'ye girdiği sırada Göç Bürosu'nun şefiydi.

USAID'in bir görevi, "Yönetişim ve Şeffaflık Programları" adı altında belli örgütlere kaynak aktarmak. Öte yandan kuruluş, çok sayıda CIA casusunu bünyesinde "çalışan" olarak göstermekle de ünlü.

Medya: ABD'nin dezinformasyon aygıtı
Venezuela lideri Hugo Chávez, darbenin ardından Telesur kanalına yaptığı açıklamada, CIA'yı darbenin arkasında olmakla suçlamıştı. Chávez, buna gösterge olarak Honduras medyasının darbenin ardından haber yerine çizgi film yayını yaptığını, bunun tipik CIA formatı olduğunu söyledi.

Chávez'in CIA'yı ararken medyaya bakması anlam taşıyor, zira medya, bu gibi durumlarda ABD yönetiminin resmi propaganda aracına dönüşüyor. Başta CNN olmak üzere ABD medyasının Honduras yayıncılığı, Başkan'ının karşı çıktığı bir darbeye fazlasıyla destek vermesiyle dikkat çekti. Honduras'ın patron medyası da darbeden yana tavır aldı. Ancak burada da sadece ideolojik bir ortaklık değil, örgütsel bir birlik söz konusu.

Honduras'ta en azılı darbe yanlısı yayıncılığı yapan iki basın kuruluşu El Heraldo ve Tribuna, Amerikalar Arası Basın Topluluğu (Sociedad Interamericana de Prensa - SIP) üyesi. Latin Amerika'nın büyük medya tekeli patronlarının birliği olan SIP, 1950 yılında CIA ajanı Jules Dubois tarafından kuruldu. SIP, 2002 yılında Venezuela'da Chávez'e karşı ABD destekli bir darbe yapıldığı sırada da darbeye en fazla desteği veren medya grubu olmuştu.

Honduras ordusunun ABD'yle tarihsel bağları
Tüm bunların dışında, darbeyi gerçekleştiren Honduras ordusunun ABD'yle tarihsel olarak göbek bağı olması da, darbenin ABD izni olmadan gerçekleşmiş olabileceği ihtimalini düşürüyor. Honduras ordusu subaylarının büyük kısmı, ABD tarafından eğitilmiş bulunuyor. Honduras'ta CIA destekli Contra (kontrgerilla) örgütlenmesinin oluşturulduğu yıllarda başlayan kirli savaş işbirliği, Soğuk Savaş'ın ileriki yıllarında, özellikle de Orta Amerika'da sol hareketlerin güç kazandığı, Nikaragua'da Sandinistler'in iktidara geldiği 1980'li yıllarda arttı.

Reagan döneminde CIA'nın, Honduras'taki kontrgerilla örgütlenmesi üzerinden Orta Amerika uyuşturucu trafiğini kontrol ettiği üzerine raporlar yayınlandı. 1981-1985 yılları arasında Honduras'ta ABD Büyükelçisi olan John Negroponte, Honduras ordusuyla işbirliği içinde ülkede bir polis devleti kurulması sürecine katkıda bulundu. İşkence ve fail-i meçhul cinayetlerin sıradan hale geldiği bu dönemde CIA tarafından eğitilen 3-16 Taburu adlı ölüm tugayı, Honduras'ta yüzlerce insanın kaçırılıp işkenceden geçirilmesi ve öldürülmesi eylemlerini düzenlemişti. Daha sonra açıklanan belgeler, Negroponte'nin tüm bu suçları bilmesine rağmen Honduras ordusuyla işbirliğini sürdürdüğünü ortaya koydu.