Haiti’de uluslararası kurumların deprem fırsatçılığı

Haiti'de gerçekleşen depremin ardından yardımlar devam ederken uluslararası kurumların da fırsatçılığı göze çarpıyor.

Salı günü gerçekleşen 7 şiddetindeki depremin ardından Haiti’ye uluslararası yardım yağmaya başladı. Brezilya, Venezuela, Küba, Çin, İspanya, Fransa ve Rusya ilk yardım gönderen ülkeler arasında yer alıyor. Yardım gönderen ülkelerin yanı sıra pek çok ülke de yardım vaadinde bulunmuş durumda. Yardım vaadinde bulunanlar arasında, neoliberal politikalarla Haiti’nin daha fazla yoksullaşmasına sebep olan uluslararası kuruluşlar da bulunuyor.

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn Haiti’ye acil durum finansmanı için 100 milyon dolar sağlayacaklarını duyurdu. Haiti’nin yürüttüğü IMF destekli program çerçevesinde, Genişletilmiş Kredi İmkanı kanalıyla kullandırılması öngörülen finansal desteğin serbest bırakılması için IMF İcra Kurulu tarafından onaylanması gerekiyor.

Benzer şekilde Dünya Bankası da yeniden inşa faaliyetlerinde kullanılmak üzere 100 milyon dolarlık bir kaynağı harekete geçireceğini ilan etti. Yine bu kaynak da ancak Dünya Bankası Direktörler Kurulu tarafından onaylandıktan sonra kullanılabilecek. Ancak, bu kaynakların hibe niteliği taşımadığını belirtmek gerekiyor. Dünya Bankası ve IMF dünyanın en yoksul ülkelerine en iyi ihtimalle faizsiz kredi imkânı sağlıyor. Yani Haiti için yaratılacağı söylenen kaynaklar aslında borç.

Kişi başına geliri 560 dolar olan Haiti batı yarıkürenin en yoksul ülkesi. Nüfusun yarısından fazlası günlük 1 dolarlık mutlak yoksulluk sınırının altında, yüzde 78’i ise günlük 2 dolar sınırının altında yaşıyor.

Zaten çok kırılgan bir ekonomik durumla karşı karşıya olan Haiti, her tür türbülanstan fazlasıyla etkileniyor. 2008 yılında, temel gıda maddeleri fiyatlarında aşırı artışlarla ortaya çıkan gıda krizi sırasında da Haiti sokakları pek çok gösteriye sahne olmuştu. Uluslararası kurumlar tarafından neoliberal ticaret sistemine yönlendirilen Haiti’de, bir zamanlar var olan sağlam tarım ekonomisi de bu politikalar sonucunda büyük oranda tahrip edilmiş durumda. Özellikle buğday ve pirinç ithalatında tarifelerinin kaldırılması sonucunda, Haitili üreticiler ABD’den ithal edilen, yoğun olarak sübvanse edilen tarımsal ürünlerle rekabet edemez hale gelmiş. Tarımsal altyapısı böylece büyük oranda kaybolan ülke derin bir yoksullukla karşı karşıya.

Haiti’nin yoksulluğunda sorumluluğu bulunan uluslararası kurumlar ise yardım görüntüsü altında ülkeyi bir kez daha borçlandıracaklar. Uluslararası kurumlar tarafından sağlanacak kaynakların ne ölçüde deprem sebebiyle yıkıma uğrayan ülkenin yaralarını sarmaya yarayacağı, ne ölçüde neoliberal politikaları derinleştirmeye hizmet edeceği ise sorulması gereken bir soru. Nitekim, IMF’nin Genişletilmiş Kredi İmkanı çerçevesinde sağladığı kaynaklar da Stand-by anlaşmalarından tanıdığımız koşulluluk özelliğine sahip. Ülkeler kaynağı kullanabilmek için bir dizi politikayı uygulamayı taahhüt etmek durumundalar.
(soL - Dış Haberler)