Emperyalizm'in islamcılar ile ikinci baharı

Sosyalizme karşı verilen kirli savaşta yardımlarından sıkça yararlanılan radikal-islamcılar, aralarının ABD’nin işgal planları doğrultusunda bozulduğu yılların ardından bugünlerde tekrar emperyalizmle dostluk tazeliyorlar.

Globalresearch sitesinde yazar Michel Chossudovsky tarafından tekrar gündeme getirilen bu konu bir süredir, uluslararası kamuoyunda da tartışılmaktaydı. İlk önce İsrail ile yaşanan sorunlarda ABD ile İsrail’i iki farklı özne olarak görüp bunların arasını açmaya çalışılması ile gözlemlenen bu yaklaşım, Arap dünyasındaki olaylar ile birlikte, olaylardaki radikal islamcı-şeriatçı grupların emperyalizmle olan dialogları ile iyice ayyuka çıkmıştı. BAAS biçimi rejimlere karşı islamcı muhalefeti bir “demokratik unsur” olarak görmeye başlayan batı ve batının desteğini almak için insan hakları ve demokrasi çağrıları yapan islamcılar arasındaki bu flört, bir süredir gözlemleniyordu.

11 Eylül'ün üzerinden çok sular aktı
Batı, bir zamanlar baş düşman olan El Kaide'yle tekrar masaya oturmayı tartışıyor.
İlgili haber için tıklayınız.

“El Kaide bağlantıları ABD-NATO müdahalesinde araç olarak kullanılıyor”
Chossudovsky’nin makalesine göre NATO’nun Kaddafi’ye karşı savaşan muhalefet içinde en çok güvendiği ve iletişim içinde olduğu kesim LIFG adı verilen islami bir militarist grup. Bu grup 2006 yılında ABD’nin “teröre karşı savaş” politikaları uyarınca bütün dünya için tehlikeli ve El Kaide ve diğer kanlı terör örgütleri ile bağlantılı bir terörist grup olarak ilan edilmişti.

Bugün ise bu grup, R2P (Koruma Sorumluluğu) doktrini ve BM çözüm 1973 uyarınca “demokrasi yanlısı grup” olarak işbirliği yapılabilecek bir unsur olarak tanımlanıyor.


LIFG’in kökenlerine inildiğinde El Kaide bağlantıları çok daha net görülüyor. Steve Coll’ın 1992 yılında kaleme aldığı Washington Post’taki makalesinde grubun Sovyetler Birliği'nin Afganistan'daki sosyalist rejimi darbe ile yıkmaya kalkan islamcı gruplara müdahalesi sırasında savaşan “gazi mücahitler” tarafından oluşturulduğu söyleniyor. 90’ların ilk yarısında MI6 ve CIA bağlantılı laik rejim karşıtı saldırılarına başlayan ve 1996 yılında Kaddafi’ye bir suikast denemesi yapan grup daha sonra da özellikle İngiliz istihbarat servisleri ile yakın bağlatılı olarak 11 Eylül'e kadar çalışmalarına devam etti.

Sadece silahlı bir güç olarak da değil, emperyalizmin ülkeye müdahalesinde de ajanlık görevi gören örgütün bu rolü Mart ayında İngiltere’ye iltica eden eski Libya istihbarat şefi Musa Koussa ile açığa çıkmıştı. Uzun süredir “ikili ajan” olarak hizmet veren Koussa’nın LIFG üzerinden İngiltere ile kurduğu ilişki ayyuka çıkınca iltica etmesi İngiliz hükümetini çok üzmüştü. Koussa Bingazi’deki operasyonlar için düşünülüyordu.

Libya’ya yönelik müdahale planlarının ilk günlerinde havadan silah yardımı yapılması gündeme gelen grubun da LIFG olduğu iddialarının güçlendiği şu günlerde, CIA’nın Arap dünyasındaki şeriat yanlısı-radikal islamcı gruplar ile yakınlaşması daha çok gündeme geleceğe benziyor.

(soL - Dış Haberler)