BM'nin muhalifleri suçlamasının ardındaki bit yeniği!

Birleşmiş Milletler Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı Carla Del Ponte, Suriyeli muhaliflerin "sarin" gazı kullandığına inandıklarını söyledi. Ponte'nin bu çıkışı, muhaliflerin destekçisi ülkelerin Şam yönetimine yönelik suçlamalarını boşa düşürse de ABD müdahalesine alan açıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı Carla Del Ponte, Suriye ordusunun muhaliflere karşı kimyasal silah kullandığına dair kanıt olmadığını söyledi. Buna karşın İsviçreli savcı, kimyasal silah kullanımıyla ilgili muhalifleri suçladı. BM müfettişlerinin komşu ülkelerde Suriyeli kurbanlarla ve sağlık ekipleriyle görüştüğünü kaydeden savcı, hazırlanan raporda militanların güzlü bir sinir gazı olan sarin kullandığına dair, makul ve güçlü şüpheler olduğunu belirtti. Ancak Ponte, sarin gazının kullanıldığıyla ilgili hala apaçık kanıt olmadığını belirtti. Ponte ayrıca bu silahların nerede ve ne zaman kullanıldığına dair bilgi vermedi.

Müdahaleyi meşrulaştırıyor
soL gazetesinin haberine göre, Ponte'nin açıklamaları ABD'nin müdahale bahaneleriyle çelişiyor gibi görünse de bu ülkenin Suriye'ye yönelik olası bir saldırıyı meşrulaştırma girişimlerinin önünü açan bir boyuta da sahip.

Washington yönetimi, Suriye'de yalnızca ordunun kimyasal silah kullanımını değil, radikal islamcı militanların bu silahları ele geçirmesini de dış müdahale gerekçesi yapacağını duyurmuştu. Ponte'nin açıklamasında "kimyasal silah kullanımı, yabancı savaşçıların isyancıların saflarına sızdığı düşünüldüğünde şaşırtıcı değil" sözleri ise bu noktada dikkat çekiyor. Çünkü ABD'nin tanımına göre saflarında yabancı savaşçıların bulunduğu gruplar, "radikal islamcılar" olarak tanımlanıyor.

Ayrıca Ponte'nin kimyasal silah yerine doğrudan sarin gazı kullanıldığına yönelik sözleri de dikkat çekiyor. Nitekim, sarin gazı batılı ülkelerin iddialarına göre Suriye ordusunun stoklarında bulunuyor. Bu durumda Ponte'nin açıklaması, ABD'nin ikinci müdahale şartıyla birebir örtüşüyor.

Oysa ki 19 Mart'ta Halep'e bağlı Han El Esal'de 25 kişinin ölümüne yol açan ve militanlar tarafından düzenlendiği ortaya çıkan kimyasal silah saldırısında, klor kullanıldığı iddia edilmişti. Bu iddiaları araştıran İngiliz Times Gazetesi, Halep'teki tek klor fabrikasının sahibine ulaşmış, fabrika sahibi tesislerin saldırının yapıldığı dönemde militanların kontrolünde olduğunu doğrulamıştı.

Önceki gün Globalpost'ta çıkan bir haberde, Türkiye'ye getirilen Suriyelilerde "sarin gazı kullanıldığına ilişkin" bulgulara rastlanılmadığı belirtilmişti. Gazeteye konuşan doktorlar, test sonuçlarının sarin gazı için negatif çıktığını ancak nihai sonuçların "uluslararası yansımaları" nedeniyle Ankara tarafından gizli tutulacağını belirtmişlerdi.

Washington çark etmişti
ABD yönetimi önceki hafta, Suriye'de ordunun muhaliflere karşı sarin gazı kullandığını iddia etmişti. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, ordunun sarin gazı kullandığına yönelik tahminler konusunda istihbarat örgütlerinin kanılarının kesinlik dereceinin değişken olduğunu belirtilmişti ancak bu açıklamalar daha sonra ABD Başkanı Barack Obama tarafından revize edildi. Obama, geçen hafta kimyasal silah kullanıldığını ancak bunun kim tarafından ve ne zaman kullanıldığını bilmediklerini söylemişti.

İngiltere yönetimi ise pazartesi günü yaptığı açıklamada Suriye ordusunu kimyasal silah kullanmakla suçlamayı sürdürdü. Londra yönetimi bu konuda makul ve güçlü şüpheleri olduğunu iddia etti.

ABD eski Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın özel kalem müdürü Lawrence Wilkerson’a göre, kimyasal silah kullanımı İsrail’in örtülü operasyonu olabilir.
Ponte'nin açıklamasıyla ABD, Suriye ordusunun sahip olduğu iddia edilen kimyasal silah depolarının güvende olmadığını, bazılarının radikal islamcı militanların eline geçtiğini ve bu durumun bölgeyi tehdit ettiğini gerekçe göstererek yeniden bir müdahale tartışmasını başlatabilir.

Ponte'nin sicili
İsviçreli savcı Ponte'nin kariyerinde Birleşmiş Milletler'in Yugoslavya için kurduğu Savaş Suçları Mahkemesi'nde yürüttüğü başsavcılık görevi dikkat çekiyor. Mahkeme Sırbistan tarafından taraflı olmakla suçlanmıştı. Sırp yetkililer, mahkemenin Boşnak ve Hırvat suçluları akladığını ve yalnızca Sırpları cezalandırdığını iddia etmişti.