Belgeler büyük ihaneti doğruluyor

El Cezire'nin yayınladığı Filistin Belgeleri, El Fetih'in ve Filistin Özerk Yönetimi'nin İsrail ve ABD'yle işbirliği yapma yönündeki siyasi eğiliminin içeriğine önemli bir ışık tutuyor.

El Cezire, Filistin Özerk Yönetimi'ne ait 1700'e yakın belgeyi ele geçirdi ve birkaç gündür belgelerle ilgili yayın yapıyor. Belgeler, Filistin özerk Yönetimi'nin başında bulunan El Fetih'in yetkililerinin İsrail ve ABD'yle işbirliklerinin ne noktalara ulaştığına dair çok çarpıcı gerçekleri ortaya çıkardı.

Öyle ki, Batı Şeria'da Ramallah'ta Fetih yanlıları El Cezire bürosunu basmaya kalkıştılar, ancak polis tarafından engellendiler.

Gazzeliler ölsün, yeter ki Hamas gitsin!
El Cezire’nin ele geçirdiği toplantı tutanakları, FÖY’ün çoğunlukla Gazze halkının durumundan ziyade Hamas’ın güç duruma düşmesiyle ilgilendiğini gösteriyor. Öyle ki, 2008 yılında FÖY yetkilisi Ahmed Kureya, İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’ye Gazze’yi mühürlü tutmak ve Hamas’ın yenilmesine yardımcı olmak için Gazze-Mısır sınırını işgal etmelerini dahi önerdi.

Kureya’nın önerisinin zamanlaması, olayı daha da dramatikleştiriyor. Hamas Ocak 2006’da Filistin genel seçimlerini kazanmış, bu sonucun ardından ABD ve İngiltere, El Fetih’e bağlı milisleri destekleyerek Hamas’a karşı darbe arayışına girişmişti. Savaşı Hamas kazanınca, çare ablukada bulundu. İsrail ve Mısır, Gazze’ye her türlü ihtiyacın girişini büyük ölçüde kısıtladılar.

Gazze yaşanacak gibi değildi. 23 Ocak 2008’de Hamas, Refah sınır kapısı yakınındaki duvarı patlatarak sınırda gedik açtı ve on binlerce Gazzeli Mısır’a akın ederek ihtiyaçlarını satın aldı.

Fetih yetkilileri, buna çok bozulmuşlardı. Ahmed Kureya, 4 Şubat’ta Saeb Erekat, Saleh İlayan ve Tzipi Livni’nin olduğu toplantıda İsrailliler’e “Batı Şeria’yı yeniden işgal ettiniz, isterseniz geçişi de işgal edebilirsiniz” dedi.

Doğu Kudüs'ü teslim edeceklerdi
El Cezire belgelerine dayanarak soL'da yer verilen ilk haber, Fetih'in Doğu Kudüs'teki neredeyse tüm yerleşim bölgelerini İsrail'e teslim etmeye hazır olduğunu gösteriyordu.
İlgili haber:
Fetih'ten görülmemiş ihanet

Fetih Harem-i Şerif’ten dahi vazgeçmiş
El Cezire’nin ilk açıkladığı belgelerde, El Fetih yetkililerinin Doğu Kudüs’teki neredeyse tüm yerleşim bölgelerinin İsrail’e geçmesini kabul ettikleri ortaya çıkmıştı. Belgelere göre FÖY Başmüzakerecisi Saeb Erekat, Vaşington’da ABD Dışişleri Bakanlığı’nda katıldığı bir toplantıda, Mescid-i Aksa ve çevresini, yani Harem-i Şerif’i uluslararası bir komitenin denetimine vermeyi de kabul etti.

Kurey’den Livni’ye: Ben olsam sana oy verirdim
FÖY yetkililerinin akıl almaz tavizlerde bulundukları toplantıların birçoğu, İsrail’in Dışişleri Bakanı’nın Tzipi Livni olduğu dönemlere denk geliyor. Livni, şimdilerde İsrail’de “ılımlı”, “aklın sesi”, “barış yanlısı” olmaya oynuyor. Oysa belgelere bakıldığında, aslında Livni’nin – tıpkı Lieberman gibi – hiçbir konuda en ufak taviz vermediği, tavizlerin sadece Filistin tarafından geldiği görülüyor.

İngiltere entrikaları
Belgeler, İngiltere’nin El Fetih’e Hamas’a karşı büyük destek verdiğini de ortaya koydu. Öyle ki, maddi yardım bir yana, İngiliz istihbarat örgütü MI6, Fetih yetkililerine Hamas ve İslami Cihad’ın sorumlularını tutuklamayı önermiş: Tabii, yabancı topraklarda bir istihbarat servisi için bunun adı adlı adınca adam kaçırmak oluyor.

Livni görüşmelerde İsrail içindeki Arap köylerinin Filistin’e sürülmesini savunmuş, Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkını mutlak surette reddetmiş ve Filistinliler’in ileride kurulacak devletin toprak bütünlüğü konusundaki çağrılarını yanıtsız bırakmış.

Tüm bunlara rağmen, FÖY yetkilileri Livni’ye büyük destek sunmuşlar. Belgelere göre Şubat 2009’daki seçimlerden sonra Livni’nin partisi Kadima hükümet dışında kalınca, FÖY yetkilileri defalarca Vaşington’a giderek Lieberman yerine Livni’yi desteklemeleri çağrısı yaptılar.

O kadar ki, 2008 Haziran’da Ahmed Kurey, Livni’ye şöyle dedi: Oyumu sana verirdim.

Fetih Gazze işgalini de destekledi
2008 yılı sonunda İsrail Gazze Şeridi'ni işgal ettiğinde, kısa süre sonra soL'da El Fetih'in bu işgali onayladığı iddiası haberleştirilmişti.
İsrail Abbas'a güvenerek saldırmış
Bu iddia, daha sonra Wikileaks belgelerinde de doğrulanmıştı.
Wikileaks soL'un hangi haberini doğruladı?

Filistinli mültecileri de satmışlar
Filistin-İsrail sorununun en önemli başlıklarından biri, 1948’deki savaş ve 1967’de İsrail işgali nedeniyle yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalan Filistinli mültecilerin geri dönüş hakları. Bu durumda yaklaşık 6 milyon Filistinli var. Bu mültecilerin geri dönüş hakkını Birleşmiş Milletler dahil tüm uluslararası kamuoyu tanıyor. Filistin’in en meşru taleplerinden biri bu.

Ancak FÖY yetkilileri, bu talepten dahi vazgeçmişler. Belgelere göre Saeb Erekat, 15 Ocak 2010’da ABD’li diplomat David Hale’a, İsrail’e “sembolik sayıda mültecinin dönmesini” önerdiklerini ifade etti.

İsrail Araplar’ı sınırdışı edecek
İsrail devletinin daimi planlarından birinin, yüz yıllardır orada yaşayan Araplar’ı sınırdışı etmek olduğu biliniyor. Hatta İsrail’in bu doğrultuda, bir barış anlaşması durumunda tüm Filistinliler’i hapishanelere doldurabilmek için tatbikat yaptığı dahi ortaya çıkmıştı.

İsrail, bunu çok açık bir şekilde dile getirmiş. 21 Haziran 2008’deki bir toplantıda İsrail’in o zamanki Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, bazı Arap köylerinin listesini sayarak bunların Filistin’e devredilmesini söyledi. Toplantıda “tamamen Arap, tamamen Yahudi iki devlet” sözü dahi geçti.

Wikileaks belgeleri
Wikileaks belgeleri de Fetih'in İsrail'le işbirliğine dair önemli ayrıntılar sunmuştu.
İlgili haber:
İsrail ve Filistin'de önemli ifşaatlar

İhanette son nokta: El Medhun suikasti
Tüm belgeler, aslında El Fetih’in şimdiye dek de sayısız emaresi gözüken işbirlikçiliğini ortaya koyuyor. Ancak belgelerden biri, Fetih’in kendi askeri kanadı El Aksa Şehitleri Tugayı liderlerinden Hasan El Medhun’un öldürülmesinde İsrail’le işbirliği yaptığına işaret ediyor.

1 Ekim 2005’te o zamanki İsrail Savunma Bakanı Şaul Mofaz ve FÖY İçişleri Bakanı Nasır Yusuf arasında geçen görüşmenin, Gazze’de yaşayan ve hâlâ İsrail’e karşı direniş saflarında olan Medhun’un öldürülmesiyle ilgili kısmının dökümü şöyle:

Mofaz: [...] Hasan Medhun, biz onun adresini biliyoruz. Raşid ebu Şabak [Gazze Önleyici Güvenlik Örgütü şefi] da biliyor. Niye onu öldürmüyorsunuz? Hamas seçimler nedeniyle [Kassam füzeleri] attı ve bu size bir tehdit ve Ebu Mazen’e [Mahmud Abbas] bir uyarı.

Yusuf: Raşid’e talimatları verdik, bakalım.

Mofaz: Konuştuğumuzdan beri bir operasyon planlıyor, ve bu dört hafta önceydi, ve Karni ya da Erez’i [Gazze-İsrail sınır geçiş noktaları] vurmayı planladığını biliyoruz. O Hamas değil, onu öldürebilirsiniz.

Yusuf: Çalışıyoruz, bu kolay bir ülke değil, kapasitemiz sınırlı, ve siz hiçbir şey önermediniz.

Mofaz: Gazze Şeridi’nde hiçbir şey başarılamamış olmasını anlıyorum.

Bu görüşmeden bir ay sonra Medhun, Gazze’de arabasında giderken bir İsrail helikopterinden atılan roketle öldürüldü. Medhun, El Aksa Şehitleri Tugayı’nda direnişte yana olan isimlerden biriydi. Fetih yönetimi, El Aksa içindeki direniş yanlısı isimleri ortadan kaldırarak zamanla örgütü FÖY’ün güvenlik gücü haline getirdi.

(soL - Dış Haberler)