ABD'yi Libya'da kendi beslediği çeteler vurdu

Geçen sene Libya'nın Bingazi kentinde ABD Büyükelçisi'nin öldürülmesiyle sonuçlanan saldırıyı gerçekleştiren İslamcıların, Muammer Kaddafi devrilirken ABD ile müttefik olduklarına dair yeni bilgiler ortaya çıktı.

(soL - Dış Haberler) Libya'ya yönelik NATO saldırısı, Muammer Kaddafi'nin İslamcı çeteler tarafından yakalanarak linç edilmesiyle sonuçlanmıştı. ABD ve NATO'nun, Kaddafi karşıtı cihadcı çetelerle kurduğu ittifaka dair yeni tanılıklar ortaya çıktı.

New York Times'ta (NYT) yayımlanan mülakatlarda, Bingazi saldırısının ABD ve NATO'nun Kaddafi'nin düşürülmesi sırasında müttefik olduğu çeteler tarafından gerçekleştirildiği iddia ediyor. Times muhabiri David D. Kirkpatrick, saldırının ülke dışından El Kaide veya başka bir grup tarafından değil, NATO'nun saldırısından faydalanan militanlar tarafından yapıldığını yazdı.

Ancak ABD'nin Libya'daki temel "operasyon" biriminin CIA olduğu belirtiliyor. Bu operasyon, Kaddafi karşıtı silahlı mücadeleye öncülük etse de, iddiaya göre, daha kanlı bir misyona da sahipti: Suriye yönetimine karşı sacaşan silahlı İslamcı çetelere insan ve silah temini.

NYT, saldırıdan önce bir ABD'li yetkili ile bir çete liderinin Bingazi'de buluştuğunu söylüyor. İddiaya göre bu buluşmada çete lideri, ABD'liler için kentin güvenli olmadığını söyleyerek mümkün olan en kısa zamanda Bingazi'yi terk etmeleri gerektiğini söylüyor. Bununla birlikte lider, ABD Başkanı Barack Obama'nın Muammer Kaddafi'nin devrilmesinde yaptığı yardımları övüyor. ABD ile bir ortaklık geliştirmek istediklerini, özellikle daha fazla yatırım istediklerini vurguluyor. Çete lideri, McDonald's ve KFC fast-food zincirlerinin Bingazi'de de açılmasını istiyor.

ABD ile Libya'daki İslamcılar arasında ilişkiye dair bir başka dikkat çekici olay ise, Muammer Kaddafi döneminde İçişleri Bakanlığı yapmış olan, ancak silahlı savaş başlayınca çetelerin tarafına geçen Abdülfettah Yunus'un başına gelenler. O sıralar silahlı çetelerin lideri konumunda olan ancak İslamcıların nefret ettiği Yunus, Ebu Hattalya'nın liderliğindeki bir çete tarafından kaçırıldı. Ertesi gün, Yunus'un kurşundan delik deşik olmuş cesedi, iki yardımcısının da cesediyle birlikte bir yol kenarında bulundu. Ancak bu cinayete dair ne "isyancılar", ne de ABD-NATO yetkilileri ciddi bir soruşturma açtılar.