ABD'li yetkili Erdoğan'ı yalanladı

Bush döneminde füze kalkanı projesinin müzakerelerini yürüten kişi olan Daniel Fata, hedefte İran olduğunu ve Türkiye ile de görüşmelerin olumlu gittiğini açıkladı. Fata, İran'ın isim olarak anlaşmada geçmesine gerek olmadığını söyledi.

George Bush döneminde Savunma Bakanlığı'nda görev yapan ve o dönem Avrupa'ya yerleştirilmasi planlanan füze kalkanları konusunda müzakereleri yürüten kişi olarak bilinen Daniel Fata, Vatan gazetesinin sorularını yanıtladı. Fata'nın verdiği cevaplar, Başbakan Erdoğan'ın füze kalkanı konusundaki pazarlıkçı söylemin pek de gerçeği yansıtmadığı gösteriyor.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen gibi Daniel Fata da anlaşmada İran'ın isminin yer almasına gerek olmadığını belirtirken, füze kalkanının İran'a karşı olduğunu da açıkça söyledi.

Rasmussen gibi Fata da füze kalkanı konusunda Türkiye ile yapılan görüşmelerin gayet olumlu gittiğini bildiğini söyledi.

Vatan gazetesinde yer alan röportajın tamamı şöyle:

Füze kalkanının asıl amacı nedir? Bush döneminen bu yana değişen bir amacı var mı?
Proje uzun menzilli balistik füzeler için geliştirildi. İran en yakın ve önemli bir tehdit olmakla birlikte İran dışında da Çin, K.Kore ve Pakistan gibi yaklaşık 20 devlet veya diğer terörist gruplar balistik füzeler üzerinde çalışıyor veya bu füzelere sahip. Bunlar önümüzdeki 10 yılda tehdit olarak görülüyor. Coğrafi olarak bazı değişimler geçirse de, proje büyük bir değişiklik geçirmedi.

Neden Füze Kalkanı için Türkiye’de ısrar ediliyor?
Projede Türkiye’ye radar yerleştirilmesi planlanıyor. Bunun Türkiye’de olmasının istenmesinin ana nedeni tehdit gelmesi beklenen Ortadoğu bölgesinde 1000 kilometre bandındaki en uygun ülke olması. Radarın kendisi tehdit edici bir özellik taşımıyor. Bunun tamamen savunma amaçlı olduğu anlaşılmalıdır. Bu açıdan Amerikan tarafının veya NATO’nun Türkiye’yi kötü bir pozisyona sokmadığını düşünmekteyim. Ayrıca Türkiye’nin her şeye rağmen İran’ın tehdit olarak stratejik konsepte yazılmama isteği gayet anlaşılabilir, zaten tek tehdit de İran olmayacak. Sistemin sadece balistik füze tehditlerine karşı olması da kabul edilebilir.

Türkiye-İran ilişkileri bundan nasıl etkilenir?
Türkiye İran ve nükleer problemlerine realist olarak yaklaşıyor. Türkiye yaşadığı mahallenin farkında ve kendisini hedef haline getirecek şeyler söylemekten ve yapmaktan çekiniyor. Ama biliyoruz ki Türkiye ABD gibi İran’ın nükleer silah sahibi olmasını da istemiyor. Bütün bunları düşündüğümüzde diyebiliriz ki Türkiye olumlu bir rol bulmaya ve o rolü oynarak kendilerini sonunda tehdit edecek bir krizi durdurmaya çalışıyor. Bununla birlikte Amerikalı yetkililerin geçen yıl içinde özellikle Brezilya ile birlikte Türkiye’nin İran ile yapılmasında katkıda bulunduğu Tahran Nükleer Anlaşması’nda kullanılan dilden irite olduklarını ve beğenmediklerini ve bu retoriğin P5+1 ülkelerin yaptığı çalışmaları zorlaştırdığını düşündüklerini biliyorum.

Türkiye ‘hayır’ derse ne olur?
Çok büyük bir tepki olmaz ama ciddi bir hayalkırıklığı olacaktır. Bunun en büyük nedeni ise birliğin mecburen bir sonraki ‘en iyi’ alternatife Türkiye’ye konması düşünülen radarları taşımak zorunda kalması olacaktır. Bir sonraki en iyi alternatifin ise en iyi bölge olarak görülen Türkiye kadar ideal olmayacağı açıktır. Bununla birlikte bu tür bir red, “bölgede kollektif olarak bir tehdit olmadığına inanıyoruz” algısı ortaya çıkaracaktır. NATO üyelerinin, birliğin diğer üyeleri için kollektif savunmaya omuz vermesi felsefesi akla getirildiğinde, Türkiye’den haddini aşan bir istekde bulunulmamaktadır aslında.

Türkiye Bush döneminde neden bu proje için düşünülmedi?
Bunun büyük nedeni o zamanki dönemde Türkiye ilişkilerinin çok parlak olmaması idi. Bush döneminde kötü olan ilişkiler, Obama dönemiyle birlikte değişti ve Obama yönetimi bu iyileşen ilişkileri kullanma yoluna gitmeyi seçti. Coğrafi olarak da bu karar doğru.

Asıl amacın İsrail’in korunması olduğuna yönelik iddialara ne diyeceksiniz?
Bu tür argümanları ciddi bulmuyorum. İsrail’in zaten kendi kalkanı var ve kapasiteleri kendilerine yönetilen tehditleri karşılamaya yeterli. Aklıma gelen tek şey, bu kalkanla gelen bilgilerin NATO merkezinden İsrail’in kendi kalkan sistemine ek bir besleme yapabileceğidir. Bu sistemi ilk kuranlardan biri olarak bu argümanların o zamanlar görüşülmediğini ve bütün sistemin mantığı arandığında çok da anlamlı bulmuyorum.

Türkiye’nin son kararı sizce ne olacak?
Geçen hafta içinde Halifax isimli güvenlik toplantılarına katıldım. Bu konularla yakından ilgili olan kişilerle konuştum. Anladığım kadarıyla Türkiye ile yapılan görüşmeler son dönemde “doğru yolda” sürüyor. Türkiye’nin önümüzdeki hafta bu sistemi kabul edeceğini düşünüyorum. NATO’nun geleneksel tutumundan dışarı çıkarak Türkiye’nin sözü edilen isteklerine ve endişelerine cevap vererek, Türkiye’yi tatmin etme çabasının da iyi gittiğini duydum.

(soL - Haber Merkezi)