ABD Latin Amerika'da savaşı kışkırtıyor

Latin Amerika’daki üs ihtiyacını Kolombiya topraklarını kullanarak gideren ABD’nin ülkedeki varlığı eskilere dayanıyor. Kıtada savaşın yükselmesi ise kışkırtmaların hedefi olan ülkelerin tepkilerine bağlı durumda.

ABD’nin Latin Amerika’daki arka bahçesi olarak Kolombiya, kıtanın ABD müdahalesine açık bir kapısı olmaya devam ediyor. Global Research’de yayımlanan bir makalesinde ABD’nin Latin Amerika’da savaşı yükselttiğini belirten Rick Rozoff, bu planda Kolombiya’nın yerine dikkat çekiyor. NATO uzmanı olarak bilinen Rozoff ayrıca uzun zamandır NATO’ya karşı mücadele veren bir araştırmacı.

Kolombiya’nın uyuşturucu ile mücadelesinde ABD’den birebir destekte bulunması iki ülke arasındaki işbirliğini meşru kılarken, bir yanıyla da Kolombiya’da giderek daha fazla ABD militarizminin yedeği olmasını sağlıyor. Haziran ayının sonunda ABD Devlet Başkanı Barack Obama ile Kolombiya Devlet Başkanı Alvaro Uribe’nin Beyaz Saray’da yaptıkları görüşmeyi hatırlatan Rozoff, bu görüşmede arasında Latin Amerika’da bulunanlar arasında en büyüğü olan ve dünyadaki diğer üsler arasında 3. büyük üs olacak olan 5 hava ve deniz üssü kuracağı kararı alındığını belirtiyor. ABD’nin bu yeni ve büyük üs yatırımlarıyla 9 yıl önce başlayan ve şimdiye kadar Pentagon’un uğruna 5 milyar dolar aktardığı Kolombiya Planı’nın devam ettireceği bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

Ancak bu Kolombiya planının mücadele noktası elbette sadece uyuşturucu ile başlamadı. ABD’nin Kolombiya Silahlı Devrimci Güçleri’ne (FARC) karşı “ölüm timi demokrasisi” mantığıyla 40 yılı geçkin bir süredir mücadele ettiğini belirten Rozoff, ülkede şimdiye kadar sadece FARC militanları değil, sendikacılar, köylüler, yerliler ve diğer örgütlerden olmak üzere 40 bin kişinin bu paramiliter ve direniş karşıtı güçler tarafından öldürüldüğünü ve 2 milyon kişinin de yerlerinden edildiğini belirtiyor.

Clinton yönetimi sırasında 2000 yılında gündeme getirilen STRATFOR planı ise ABD’nin FARC ve uyuşturucuyla mücadele etmek üzere başlattığı ama bunlara karşı mücadeleden çok ülkenin içişlerine karışmanın yolunu açan bir plan olarak hayata geçirildi. 2000 yılına kadar Kolombiya’nın batı yarımkürede en çok ABD yardımı alan ülke olduğu bilinirken, bu planla birlikte kesenin ağzı bir az daha açılmış oldu. 1998’de 50 milyon dolar olan yardım 2000 yılında 1 trilyon dolara ulaşmıştı. Bu arada aynı günlerde El Salado’da paramiliter güçlerin düzenlediği saldırıda sivillerin hayatını kaybetmesi de Kolombiya Planı’nın kanlı bir zeminle oluşturulmak isteğini gösterdiğini hatırlatıyor Rozoff.

Asıl hedef uyuşturucu değil FARC

Birincil hedefi uyuşturucuyla mücadele olan Kolombiya Planı’nın uygulamaya konmasının üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen Kolombiya halen en büyük kokain ve uyuşturucu tedarikçisi durumunda. O günden bugüne hiçbir şeyin değişmediğini belirten Rozoff, 2000’lerin başında ABD ordusunun Kolombiya’daki uyuşturucu karşıtı operasyonların başında olan Albay James C. Hiett’in uyuşturucu meselesini FARC’la aynı haneye yazmanın propagandasını nasıl becerdiğini anlatıyor. Karısının, üzerinde 700 bin dolar değerinde uyuşturucuyla ABD’ye girmeye çalışırken yakalanması üzerine görevden alınan Hiett, FARC’ın ülkedeki koka ve afyon tarımından ve uyuşturucu trafiğinden aslan payını aldığını iddia ederek, FARC’ı da uyuşturucuyla mücadele başlığı altına yerleştirdi.

11 Eylül 2001’den ve ABD yönetimine Bush geldikten sonra da aynı şekilde devam eden ancak artan oranda ‘terörizme karşı’ motivasyonuyla yürütülen mali ve askeri yardımların 2008 yılı ve sonrası için 5 trilyon dolara ulaşması kararlaştırıldı.

ABD’nin Kolombiya’yı kendine üs edinerek Latin Amerika’da ve Ant ülkelerinde militarizmi ve savaşı tırmandırmaya çalıştığını belirten Rozoff, Kolombiya’nın Venezuela, Bolivya, Ekvador, Arjantin ve Paraguay’a karşı askeri bir üs gibi kurgulandığına dikkat çekiyor. Buna örnek olan olay ise 2001 yılında Peru hava gücüne ait bir jetin ABD havagücünün hedef göstermesiyle sivil bir uçağı düşürme saldırısı ve 2006 yılında ABD’nin Kolombiya’daki hava kuvvetlerini güçlendirmesiyle birlikte başlayan (özellikle Ekvador) sınır ihlalleri oldu.

Kolombiya Afganistan’a örnek oldu

Afganistan’da yürütülen işgalde kazanımlarından faydalanmak üzere 2007 yılında Afganistan’a transfer edilen Kolombiya büyükelçisi William Wood, direnişe karşı yürütülen mücadelenin Kolombiya örneğini Afganistan’a uyarlamak üzere görevlendirilmişti. CIA’nın ve NATO’nun gözü önünde yürütülen uyuşturucu trafiği yine bahane olacak ve Kolombiya’da öğrenilenler Afganistan’ta hayata geçirilecekti. Ancak Rozoff bu uyarlama işinin Afganistan’la sınırlı kalmadığına ABD’nin aynı yöntemlerin yavaş yavaş Pakistan ve Meksika’ya da uygulanmaya başladığını belirtiyor.

Güney Amerika’da konuşlanmaya doğru
Geçen yılın Nisan ayında Albay Jim Russell Irak’tan çekilecek birliklerin Pentagon’un Güney-Orta Amerika ve Karayipler’de bulunan Güney Birlikleri’nin emri altına gireceğini belirtmiş, özellikle Orta Amerika’nın kıtaya giriş kapısı niteliğinde olduğuna dikkat çekmişti.

ABD’nin bölgede yürütmeye çalıştığı savaş stratejisi sınır ihlalleri, taciz uçuşları, terörist avlarıyla yasadışı bir şekilde devam ederken, bu tacizlerden en çok nasibini alan da Venezuela oluyor. Kolombiya’nın La Guajira’da ABD üssü kurulmasına izin vermesini istemeyen Venezuela yönetimi bunun ülkelerine yönelik bir svaş tehdidi niteliğinde olduğunu belirtti. Bolivya’da ise ABD elçisi Philip Goldberg’in kışkırtmasıyla ayrılıkçı bir Bolivyalının 8 kişiyi öldürmesinden sonra elçi ülkeden kovuldu. Bolivya Silahlı Güçleri Komutanı Luis Trigo “Bolivya Silahlı Güçleri artık radikal grupların ya da yabancı güçlerin içişlerine karışmasına izin vermeyeceğiz” açıklamasında bulundu.

Açıkça ABD destekli olduğu ortaya çıkan Honduras darbesi ise ABD’nin kıtada militarizmi ve taraflaşmayı artırıcı bir çalışma içinde olduğu ve Venezuela ve Bolivya’nın da bu anlamda sürekli olarak tacize maruz kaldığına dikkat çeken Rozoff, 1989 yılında gerçekleşen Panama işgalinden sonra uykuya yatırılan Latin Amerika militarizminin ABD eliyle yeniden hayata döndürülmesinin alt yapısının kurulduğunu vurguluyor.
(soL-Dış Haberler)