AB Dışişleri Bakanları toplanıyor

İrlanda'da yapılan halkoylamasında Lizbon anlaşmasına ezici bir çoğunlukla hayır denmesi üzerine paniğe kapılan Avrupa Birliği bürokrasisi krize çözüm arıyor. Lüksemburg'da bir araya gelmekte olan dışişleri bakanları bundan sonrasi süreci nasıl ele alacaklarını tartışacaklar. Ancak bu toplantıdan bir sonuç çıkması beklenmiyor. Çok vitesli Avrupa Birliği'nin tek çözüm olduğunu ileri sürenlerin sayısı artsa da, merkez ülkelerin gücünü artıracak bu düzenlemenin yasalaşması kolay gözükmüyor.

soL (İrlanda) 12 Haziran'da Lizbon Antlaşması için yapılan referandumun sonuçlarına göre İrlandalı seçmenlerin %53,4'ü Hayır dedi. Daha önce Fransa ve Hollanda halklarının oylarıyla reddedilen Avrupa Anayasası yerine gündeme gelen Lizbon Antlaşması da İrlanda halkı tarafından onaylanmadı.

Katılımın %51 düzeyinde olduğu referandumda, sandıktan %53,4 "Hayır", % 46,6 "Evet" oyu çıktı. Oyların bölgesel dağılımına bakıldığında 43 seçim bölgesinden 35'inde ve özellikle işçi sınıfının yoğun olduğu bölgelerde "Hayır" oylarının daha fazla olduğu dikkat çekiyor. Referandumun bir başka dikkat çekici noktası, oylamanın öncesindeki süreçte, sendikal hareket içinde bir süredir yaratılan AB'ci etkinin kırılmış olması. Referandum çalışmalarında, son seçimlerde (2007) oyların %83,7sini alan Fianna Fail (merkez sol), Fine Gael (merkez sağ), Labour (Emek) ve Yeşil Parti bloğunun "Evet" demesine rağmen sonucun net bir şekilde "Hayır" yönünde çıkması AB için tam bir şok oldu.

"Hayır" cephesinde yer alan Sinn Fein, İrlanda İşçi Partisi, Kardan Önce İnsan Birliği, İrlanda Komünist Partisi ve İrlanda Sosyalist Partisi bloğu ise etkili bir siyasi çalışma yürüterek Antlaşma'nın reddedilmesini sağladılar. "Hayır" cephesinin sloganı "Bilmiyorsan hayır de" şeklindeydi. İrlanda halkının ülke egemenliğinin bir kısmının Brüksel'e devredilmesi konusunda tepkili olduğu, İrlanda basınında geniş yer buldu. Egemenlik haklarının devredilmesinin yanı sıra kurulmak istenen Avrupa Ordusu'na karşı duyulan tepkilerin de referandum sonuçlarında belirleyici olduğu görülüyor.

Referanduma Tepkiler
Siyasi taraflardan halkın kararının saygıyla karşılanması gerektiği yönünde açıklamalar gelse de, "Evet" cephesinin çıkan sonuçtan kaygılı olduğu anlaşılıyor. Başbakan Brian Cowen, "her ne kadar hayal kırıklığına uğramış olsam da İrlanda halkının kararını kabul ediyor ve saygı duyuyorum" diyerek üzüntüsünü ortaya koydu. Entegrasyondan sorumlu devlet bakanı ise antlaşmanın tekrar referanduma sunulmasını beklemediğini dile getirdi.

Sinn Fein Başkanı Gary Adams, İrlanda halkının sosyal bir Avrupa istediğini ve demokratik haklarını kullanarak Lizbon Antlaşması'nı reddettiğini belirtti. Sosyalist Parti lideri Joe Higgins ise yaptığı açıklamada İrlanda halkının sadece antlaşmayı reddetmekle kalmayıp, aynı zamanda milyonlarca Avrupalı işçinin haklarını da koruduğunu vurguladı. Joe Higgins, büyük partilerin ve büyük sermayenin antlaşmanın onaylanması için ellerinden geleni yapmalarına rağmen çıkan sonucun anlamlı olduğunu belirten Higgins, "işçiler şimdi ayağa kalkmalı, kendi hakları için ve askeri projeleri durdurmak için mücadele etmeli" şeklinde konuştu. İrlanda İşçi Partisi ve 45 bin işçiyi temsil eden İşçi Sendikası da referandumdan "Hayır" sonucu çıkmasının sevindirici olduğu yönünde açıklamalarda bulundular.

Referandumun Avrupa'da etkileri
Avrupa Birliği'nin yetkili ağızlarından gelen tepkiler sonuçların AB içinde de ciddi bir kriz yarattığını gösteriyor. Referandum sonuçlarının ardından gelecek yıl başında yürürlüğe girmesi planlanan antlaşmanın "henüz ölmediği" savunan AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, diğer üye ülkelere seslenerek onay sürecine devam etmelerini istedi. Barroso, bundan sonra takip edilecek yolun gelecek bu hafta yapılacak AB zirvesinde ele alınacağını söyledi. İrlanda halkının Lizbon Antlaşması'na "Hayır" demesi, gelecek ay AB dönem başkanlığını üstlenecek Fransa'da da büyük endişe yarattı. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, oylama sürecinin devam etmesini istedi, ancak referandum sonucunun AB'nin yapılanma sürecinde değişim için bir çağrı olarak nitelendirilmesi gerektiğini kaydetti. Antlaşmayı parlamentoda oylaması beklenen İngiltere'de, Gordon Brown hükümeti üzerinde oylama sürecini durdurması yönündeki baskılar arttı.

Seçim sonuçlarıyla çelişkili mi?
Seçimlerdeki oy oranları %83,7'yi bulan "Evet"çi partilerin, halkoylamasından hüsranla ayrılmasını, değişik ülkelerde örneklerini gördüğümüz bir eğilimin yansıması olarak yorumamak mümkün. Daha önce de genel seçimlerde Avrupa Birliği'ni destekleyen partilere oy vermekten çekinmeyen Fransa ve Hollanda halklarının, Avrupa Birliği'nin kurucu metni olan Avrupa Anayasası'nı reddettiklerine şahit olmuştuk. Avrupa Anayasası ile aynı işleve sahip yeni bir metin olan Lizbon Antlaşması'nın da İrlanda'da benzer bir halk tepkisiyle karşılaştığını görüyoruz. Türkiye'de de, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri ile yakın ilişkilerden yana partilerin genel seçimlerde aldıkları oylarla, AB ve ABD'ye verilen halk desteği ile ilgili olarak yapılan kamuoyu yoklamarı farklı yönleri gösteriyor. Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta BBC tarafından açıklanan bir araştırmaya göre Türkiye halkı %73 ile ABD'yi sevmeyenler listesinde en başta geliyor. Türkiye gibi pek çok ülkede yaşanan ve çelişki gibi görünen bu durum, halkın genel seçimlerde oy kullanmaya nasıl bir düşünceyle gittiğini ve halk nezdinde esas siyasi ayrışma noktalarının hangi konularda yaşandığını göstermesi açısından dikkate değer.