Washington Post: Suriye'de 'güvenli bölge'nin handikapları çok

Son dönemde sıkça tartışılan Suriye’de “güvenli bölge” oluşturulması planıyla ilgili Washington Post’a konuşan uzmanlar, planın handikaplarından söz etti.

Dış Haberler

Suruç katliamının ardından Türkiye’nin IŞİD karşıtı koalisyona eklemlenmesi sürecinde gündeme gelen önemli başlıklardan Suriye-Türkiye sınırında “güvenli bölge” yaratılmasıyla ilgili tartışmalar ve belirsizlik devam ediyor.

Konuyla ilgili Washington Post’ta yer alan bir haberde uzman görüşlerine başvurularak güvenli bölgenin oluşturulmasıyla ilgili zorluklar aktarılıyor.

Uzmanların dikkat çekiği en önemli zorluk ise güvenli bölge oluşturulsa dahi ortaya çıkması kaçınılmaz olan güvenlik ve yönetim sorunu olarak öne çıkıyor.

‘ABD VE TÜRKİYE OLMAYACAK BİR PLAN İÇİN PR ÇALIŞMASI YÜRÜTÜYOR'
Beyrut’ta faaliyet gösteren Carnegie Ortadoğu Merkezi’nden Yezid Sayih, ABD ve Türkiye’nin “güvenli bölge” söylemini öne çıkararak “geniş çaplı insani operasyonlar” ve “yeniden inşa” faaliyeti yerine olmayacak bir plan için bir tür PR çalışması yapmış olduklarının altını çizdi.

Sayih olası bir güvenli bölgede muhakkak elektrik, yakıt, su tankları ve klinikler bulunması gerektiğini hatırlattı.

Uluslararası hukuka göre güvenli bölge ilan edilen alanların “tarafsız” olması, başka deyişle savaşan taraflardan arındırılmış ve sivillerin korunmasının garanti altına alınmış bölgeler olması gerekiyor.

ABD’li yetkililerin Suriye için tarif ettikleri 68 mil uzunluk ve 40 mil derinliğe sahip güvenli bölge ise IŞİD’le savaşan ABD destekli “muhalifler” tarafından korunacak.

Ayrıca yönetim bölgenin “koruma altına alındığını” ilan etmeyeceği için Türkiye’nin istediği gibi Suriyeli mültecilerin sığınabilecekleri bir bölge de olmayacak.

Suriye için ABD’nin tasarladığı güvenli bölge, koalisyon güçlerince eğitilen “ılımlı” muhaliflerin “radikal unsurları” temizleyip ABD hava desteği ve Türkiye topçu desteği eşliğinde bölgenin polisliğini yapacağı biçimde tarif edilmişti.

‘AHRAR'UŞ ŞAM GÜVENLİ BÖLGENİN POLİSLİĞİNE SOYUNAMAZ'
Ancak Washington Post’a konuşan uzmanlar söz konusu bölgeye hava desteğinin dahi bir dizi problem barındırdığı görüşünde. ABD’li yetkililer sık sık IŞİD’den arındırılmış bir bölge yaratma planından söz etse de, ABD’nin eğittiği az sayıda güçle bu planın nasıl gerçekleştirileceği sorusu halen ortada.

Güvenli bölgenin gündeme gelmesinin ardından planı “olumlu karşıladığı” yönünde açıklama yapan Ahrar-uş Şam adlı İslamcı grup, Türkiye’den destek görse de ABD tarafından Nusra Cephesi’yle işbirliği yaptığı gerekçesiyle desteklenmiyor.

Atlantic Council adlı düşünce kuruluşundan Aaron Stein’a göre Ahrar-uş Şam ABD’nin doğrudan hava desteğini alamayacağı için güvenli bölgenin polisliğine soyunamaz.

Planı “bulanık” olarak niteleyen Stein, tarif edilen alanın çok büyük olduğunu da kaydetti. Stein, bu bölgenin yerel yönetim kurulabilecek bir tür tampon bölge olabileceğini ancak kelimenin tam anlamıyla bir “güvenli bölge” olamayacağını belirtti.

'MUHALİFLER' KOBANİ MODELİ İSTEMİYOR
Bazı yetkililer yaratılacak olan güvenli bölgeye hava desteğinin nasıl sağlanacağı konusunda Kobani’nin model olabileceğini öne sürmüştü.

Kobani’de YPG güçleri karadan IŞİD militanlarıyla savaşırken ABD jetleri de havadan destek olmuş, birkaç ay içerisinde İslamcı militanlar şehirden çıkarılabilmişti. Ancak hava saldırıları nedeniyle kent neredeyse tamamıyla yerle bir olmuş durumda.

Gazeteye konuşan Suriye’nin IŞİD işgalinin ardından dağıtılan Bab kent konseyi üyesi Abdo isimli bir “ılımlı” muhalif, Kobani model alınırsa kurulacak olanın güvenli bölge olamayacağını kaydetti.