'Türkiye'nin Batı'ya ihtiyacı var'

Brookings Enstitüsü'nde görev yapan siyaset bilimci Kemal Kirişci, enstitünün web sitesinden yayımlanan 'Türkiye Batı'yı sevmeyebilir, ama ona ihtiyacı var' başlıklı yazısında Türkiye'nin Batı'dan uzaklaşmasının temel sebebinin ABD'nin küresel liderliğinin çözülüşü olduğunu ve ekonomik çıkmazdan kurtulmak adına Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle…

Çeviri: Can Kuyumcuoğlu

Brookings Enstitüsü'nün web sitesinde, enstitüde görev yapan Kemal Kirişci'nin Batı ve Türkiye ilişkilerini ele aldığı bir yazısı yayımlandı.

Yazıda ABD'nin küresel liderliğinin çözülmeye başlamasının Türkiye ve Batı arasında açılan mesafeyi daha da karmaşık hale getirdiği ifade edilirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Batı karşıtı söylemlerinin iki taraf arasındaki yapısal çekişmelerden kaynaklandığı, ancak Erdoğan'ın transatlantik ittifağından kopmayacağı belirtiliyor.

ERDOĞAN'IN BATI KARŞITI SÖYLEMLERİ YENİ DEĞİL

Erdoğan'ın Batı karşıtı söylemlerinin yeni olmadığı, 2013 yılında Gezi Parkı eylemleri sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le temasları sıklaştırdığı hatırlatılıyor.

15 Temmuz 2016'da gerçekleşen darbe girişiminin ardından Putin'in Erdoğan'a olan desteğinin arttığı, buna karşılık ABD ve Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye daha fazla mesafe koyduğuna dikkat çekiliyor.

Darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL'le birlikte AB'de Türkiye karşıtı seslerin artmaya başladığı, buna karşılık Erdoğan'ın milliyetçi söylemlere başvurarak krizi tetikleyerek içeride destek sağladığı vurgulanıyor.

ABD SADECE TÜRKİYE'Yİ DEĞİL AB'Yİ DE ÇİN, RUSYA, İRAN'A İTTİRİYOR

Yaşanan siyasi krizin sadece iç gelişmelerden kaynaklanmadığı, Avrupa Birliği'nde de liberal demokrasinin gücünü yitirmeye başlamasında ve popülist partilerin güçlenmesinde ABD'nin önemli etkisi olduğu aktarılıyor.

Trump'ın NATO'yu “köhnemiş” ve AB'yi “düşman” olarak nitelemesi, hem Türkiye'yi hem de AB'yi Çin'le, Rusya'yla ve İran'la ortaklık arayışına ittiğini, durumun kendisinin Türkiye ve Avrupa Birliği'yle olan yapısal bağların zayıflamasına neden olduğu ifade ediliyor.

KRİZDE BİLE DİYALOG KANALLARINA ÖZEN GÖSTERİLİYOR

Aynı zamanda Erdoğan'ın ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun kriz döneminde dahi ABD'yle olan diyalog kanallarının tıkanmamasına özen gösterdiği ve diplomatik görüşmeleri sürdürdüğüne dikkat çekiliyor.

Yandaş medya ve üst düzey yetkililer içinde ise ABD'yle yaşanan siyasi krizi Avrupa Birliği'ne yakınlaşmak için bir fırsat olarak gören kesimler olduğu belirtilirken, Türkiye'nin ekonomik çıkmazdan kurtulmak için Avrupa Birliği'yle işbirliği yapmasının yapısal bir gereklilik olduğu vurgulanıyor.

Öte yandan, Erdoğan ve ekibinin ideolojik ve siyasi sebeplerden dolayı ABD'den uzaklaşmaya yatkın olduğu ifade ediliyor.

ABD VE AB ÇÖZÜLEN DEMOKRASİLERİNE ÖNCELİK VERMELİ

ABD ve Avrupa Birliği'nin ise kendi ekonomilerini geliştirmek için Türkiye'yle temas halinde olmaları ve çözülen demokrasilerine öncelik vermeleri gerektiği savunuluyor.

Son noktada ise topun Erdoğan'da olduğu, kendisinin yapacağı hamlelerin iki taraf arasındaki ilişkilerde belirleyici olacağı ifade ediliyor.