Suriye: Askeri durum belirsiz, Rusya inisiyatif alıyor

Suriye krizinin çözümü için Rusya bir kez daha sahnede. İran’ın da desteklediği anlaşılan yeni girişim başarıya ulaşırsa, Suriye’de Beşar Esad’ın gücü azalabilir.

Erman Çete

Suriye’de 2011 yılında başlayan savaş 4. yılını doldurmaya yaklaşırken, askeri sahadaki durum belirsizliğini koruyor. Ordu, Halep kuşatmasını başlatacak çemberi kapatmaya çok yakınken, güneyde İsrail ve Ürdün sınırı ile kuzeyde İdlib’den nahoş haberler gelmeye devam ediyor.

Özellikle İdlib’de El Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi’nin Vadi el-Deyf ve El Hamidiye’ye yönelik saldırılarında, Suriye ordusu ciddi kayıplar verdi. Bölgedeki çatışmalara Nusra Cephesi’nin yanı sıra Ahrar’uş Şam, Cund’ül Aksa ve ÖSO’ya bağlı birlikler de katılıyor. Nusra militanlarının elinde, geçen ay İdlib’de yenilgiye uğrattıkları Suriye Devrimcileri Cephesi ve Hareket Hazm’dan aldıkları ABD yapımı TOW füzeleri de görüldü.

Dera ve Kuneytra’da da, ordu birlikleri ile çeteler arasında yoğun çatışmalar devam ediyor. Burada “birlik” görüntüsü veren çetelerin bir süredir birbirine diş bilediği biliniyordu. “Güney Cephesi” olarak adlandırılan cephede yer alan “ılımlılar”ın bir bölümü, Irak-Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) biat etti bile. Nusra Cephesi ise, ABD destekli “ılımlı” bazı militanları, IŞİD’e gizlice destek verdiği iddiasıyla öldürdü. Son örnek, Yermük Şehitleri Tugayı’nın üst düzey isimlerinden Musab Ali Karfan’ın infazı oldu. Bir başka gelişme ise, “ılımlı” ÖSO’cularla Nusra’nın birlikte yer aldığı şeriat konseyinden, Nusra’nın çekilmesi. Kısacası, güneydeki birlik görüntüsü bozulmak üzere.

Halep’te ise, Handarat-Leyremun arasındaki 4km’lik mesafe iyice kısaldı. Suriye ordusu, Hanano’dan başlayıp Şeyh Maksud’un kuzeyinden geçen ve Leyremun’a devam eden Kastello yoluna iyice yaklaşmış durumda. Kastello’nun ele geçirilmesi halinde, Halep kuşatması büyük ölçüde tamamlanacak ve kentteki silahlı gruplar için bir ölüm-kalım mücadelesi başlayacak.

Deyrezzor’da ise, IŞİD’in askeri havaalanına yaptığı büyük saldırı ordu tarafından şimdilik püskürtüldü.

RUSLAR DEVRDE
Askeri sahada bunlar yaşanırken, diplomatik trafik baş döndürücü bir hız kazandı. Bu sefer, krizin çözümü konusunda inisiyatif alan ülke Rusya.

Aslında “çözüm”e ilişkin ilk görünür adım, Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura tarafından atılmıştı. Halep ve çevresinde “çatışmaları dondurma” planı öneren Mistura, Rusya tarafından desteklenmiş, Şam’dan da “üzerinde çalışmaya değer” cevabıyla dönmüştü.

Mistura planı ile paralel olarak, Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Mihail Bogdanov da Suriye sorununu görüşmek için Ortadoğu tutuna çıktı. İlk durağı Şam olan Bogdanov, Cumhurbaşkanı Beşar Esad’la görüştü. Rus diplomat daha sonra Lübnan’a geçerek bir dizi temasta bulundu. Bogdanov’un görüştüğü isimler arasında en dikkat çekici olanı ise, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’tı.

Bir önceki hafta ise, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ile Batı destekli Suriye Ulusal Koalisyonu’nun (SUK) eski lideri Muaz el-Hatib ayrı ayrı Moskova’ya gitmişlerdi. Bu ziyaretin dikkat çekici tarafı, Hatib’in SUK ve eski dostları hakkında zehir zemberek açıklamalar yaparak köprüleri atmasıydı. Hatib, “Siyasi gruplar Suriye’ye önem vermek yerine kendileri için konum ve makam elde etme peşindeydi” diye konuşmuştu.

Suriye ziyaretinin ardından konuşan Bogdanov ise, tarafların bir araya gelmeyi kabul etmesi halinde, ABD ve diğer ülkelerle de konuşarak Moskova’da müzakerelere başlanabileceğini belirtti.

PERDE ARKASI
Rusya’nın bu tavrını anlayabilmek için biraz toprağı eşelemek gerekiyor. Al Monitor’da çıkan bir makaleye göre, Rusya-Suriye ilişkilerinde Ekim ayının ortasında bir değişiklik yaşandı. Buna göre Rusya’dan yeni ekonomik destek almaya giden Suriyeli hükümet yetkilileri, beklemedikleri bir durumla karşılaştılar. İddiaya göre heyet yeni borç ve 3 milyar dolarlık bir kredi istedi, ancak Rusya bu talebi reddetti.

Daha sonra Suriye, resmi açıklamalarda böyle bir talep dile getirmediklerini söylese de, Al Monitor’a konuşan kaynağa göre bu yalnızca Rusya’nın reddini gizlemek içindi. Rusya, ekonomik ve askeri ilişkilerin yanı sıra, Suriye ile bazı siyasi konuları da netleştirmek istiyordu.

Yaşanan bu gelişmenin ardından Dışişleri Bakanı Velid Muallim başkanlığındaki bir heyetin Moskova ziyaretinin, Suriye yönetiminin Rusya’nın talebini kabul ettiği şeklinde yorumlandı. Böylece, Rusya-Suriye ilişkilerinde yeni bir dönem açıldı.

Mihail Bogdanov, İstanbul ziyaretinde Suriyeli muhaliflerle görüştüğünü zaten duyurmuştu. Bogdanov’un burada, Müslüman Kardeşler bağlantılı muhaliflerle temas ettiği; Suriye yönetiminin ise masaya oturmaya asla yanaşmadığı İhvan ile Rusya’nın ekonomik baskısı nedeniyle görüşmeye yeşil ışık yaktığı öne sürülüyor.

Bir başka işaret, Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kassam’dan geldi. Kassam, Suriye’yi kurtaracak siyasi çözüm için, herkesin “acı veren uzlaşmalara” hazırlıklı olması gerektiğine dikkat çekti.

MÜSLÜMAN KARDEŞLER FAKTÖRÜ
Tabloyu tamamlayan bir diğer öge, Suriye Müslüman Kardeşler teşkilatındaki lider değişikliği. Kardeşliğin Suriye’de kurduğu siyasi parti Waad’ın başkanı olan Muhammed Hikmet Velid, Şura Konseyi başkanlığına seçildi.

Velid, Lazkiye doğumlu, Britanya eğitimli bir göz doktoru (Beşar Esad’la aynı!). İngilizceye hakim ve aynı zamanda şair olan Velid’in, İhvan içerisindeki “iç değişim” talebinin bir sonucu olarak da konumunu sağlamlaştırdığı söyleniyor. Ayrıca yeni lider, Kardeşlik’in Suriye’deki iki büyük ve rakip örgütünün, Halep ile Hama’nın herhangi birine bağlı değil. Velid’in yardımcısı ise, Şam doğumlu bir bilgisayar mühendisi Hüsam Ğadban.

ABD’li düşünce kuruluşu Carnegie’ye göre, Velid teşkilat içerisinde diplomatik meziyetleri ve uzlaşmacı tutumuyla biliniyor. Velid ayrıca, Müslüman Kardeşler’de 2000’li yıllarda başlayan “mutedil” çizginin savunucusu olarak da övülüyor. Ancak Muhammed Hikmet’in seçilmesinden sonra açıklama yapan Şura Konseyi, mezhepçiliğe karşı olduğunu açıklarken, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun Beşar Esad’a karşı da mücadele etmesini ve muhaliflere silah verilmesini talep etti.

Velid’in AKP’yle arası da hayli iyi. Daha önce, Türk yetkilileri Suriye devrimini desteklemek hususundaki “bilgece tavırları” nedeniyle tebrik eden Velid, Waad’ı da AKP’nin ideolojik çizgisinde bir parti olarak kurgulamıştı. Ancak aynı Velid, aynı zamanda Suudi Arabistan ile de ilişkileri olan bir isim. İstanbul’a yerleşmeden önce Velid, Cidde’deki bir klinikte doktorluk yapıyordu. Velid, Suudilerin “kırmızı çizgilerini” de bilen bir kişi.

Bu noktada, iki haberi hatırlatmak gerekiyor. Birincisi, İran’ın Beşar Esad’a bir İhvan-Baas koalisyonu önerdiği, ancak Esad’ın bunu reddettiği iddiası. İkincisi ise, Hizbullah’ın yayın organı El Menar’da dile getirildi. Bu iddiaya göre de, Suriye Müslüman Kardeşler teşkilatı ile İran, Recep Tayyip Erdoğan’ın arabuluculuğunda görüşmeler yapacaktı.

Geriye bir ek kalıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, IŞİD karşıtı uluslararası koalisyondaki kilit temsilcisi olarak bilinen Brett McGurk, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’ne yaptığı açıklamada, Suriyeli muhaliflerin askeri olarak Beşar Esad’ı devirmelerinin mümkün olmadığını söyleyerek, Obama yönetiminin Suriye’deki esas derdinin Esad’ı devirmek olmadığını bir kez teyit etti.


* Bu yazı 21-27 Aralık tarihli soL dergisinin 20. sayısında yer almıştır.