Sudan'da geçiş sürecindeki kilitlenme ve Sudan Komünist Partisi'nin deklarasyonu

Sudan'da El Beşir'in devrilmesi sonrası siyasi geçiş sürecinde bir kilitlenme yaşanıyor. Sudan Komünist Partisi bu kilitlenmenin nedenlerini ve kendi yaklaşımını özetleyen bir deklarasyon yayınladı. Veriler, Sudan'da karşıdevrimci güçlerin inisiyatif almaya çalıştığına işaret ediyor.

soL - Dış Haberler

Aylarca sokaklarda süren gösteriler sonrası Sudan'da 1989'dan beri iktidarda olan Ömer Beşir'in şeriat rejimi devrilmiş, Askeri Geçiş Konseyi (AGK) iktidara el koymuştu. Halk muhalefetini temsil eden Değişim ve Özgürlük Deklarasyonu Güçleri'nin (DÖG) iktidarın kendilerine devredilmesi talebiyle eylemleri sürdürme kararı üzerine iki taraf arasında bir müzakere süreci başlamıştı. Fakat Nisan ayından başlayarak anlaşmazlıklar ortaya çıktı, müzakereler kestiye uğradı. Şimdi uluslararası düzeyde AGK iktidarını meşrulaştırmaya çalışırken içeride sokaktaki halka yönelik saldırılar yaşanıyor.

El Beşir'e karşı 2018'in sonundan itibaren başlayan eylemlerde Sudan Komünist Partisi halk muhalefetinin önemli bir unsuruydu. Sudan Devrimi adı verilen sürecin bir darbeyle çalınmak istenmesi karşısında SKP'nin öncülüğü ve DÖG'nün dirayeti, halkın sokakları terk etmemesini sağladı. Ancak şu ana kadarki müzakere sürecinin ve yaşanan kilitlenmenin aydınlatılmasına ihtiyaç var. SKP Siyasi Bürosu'nun 1 Haziran'da yayınladığı deklarasyonda 'Nasıl bu noktaya geldik?' sorusuna yanıtlar veriliyor.

SKP, ilk başta AGK'nın iktidara el koyması üzerine müzakereye karşı çıktıklarının altını çiziyor. İktidarın derhal DÖG'ne devredilmesi gerektiğini savunduklarını hatırlatıyor. Ancak DÖG içerisinde müttefiklerinin eğilimlerini gözeterek AGK ile iktidarın paylaşılmasını kabul ettiklerini ifade ediyor. SKP, milyonlarca Sudanlının gerçek bir değişim beklentisi ve Parti çevresinin açık memnuniyetsizliğine rağmen halk muhalefetinin birliğini korumak adına bu pragmatizme 'katlandıklarını' belirtiyor.

AGK ve DÖG arasındaki görüşmeler başlangıçta uzlaşmacı bir şekilde sürüyorken Yüksek Şura'nın bileşimi ve başkanlığı konusunda anlaşmazlığa düşüldü. Müzakereler şu anda resmen askıda. Görüşmelerin kesintiye uğradığı 21 Nisan'dan itibaren her hafta göstericiler çeşitli saldırılara maruz kalmaya başladılar. En son dün başkent Hartum'da gerçekleşen silahlı saldırıda 11 kişi yaralandı. İçeride bunlar yaşanırken AGK Başkanı ilk dış gezisini yaptı ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ile görüştü. Sudan halkı daha önce Mısır’a ve Körfez ülkelerine ülkenin Sudan'ın içişlerine karışmaması uyarısında bulunmuştu.

AGK MÜZAKERELERİ YOKUŞA SÜRÜYOR

SKP'nin açıklamasına göre AGK iktidarı devretmek konusunda açıkça müzakereleri yokuşa sürüyor. Daha da önemlisi, güvenlik güçleri arasında bir parçalanma var ve SKP'ye göre sokaktaki halk için bu büyük bir güvenlik zaafiyeti doğuruyor. Darfur'un savaş ağalarından biri olan Mohmed Hamdan Dagolo'nun başını çektiği paramiliter Hızlı Destek Güçleri (HDG), Ulusal Silahlı Kuvvetler karşısında güçlendiriliyor. SKP, Hızlı Destek Güçleri'nin ülke dışından mali, lojistik ve askeri destek gördüğüne dair iddaların doğrulandığını vurguluyor. El Beşir döneminden kalan güvenlik güçlerine de dokunulmamış durumda. Gösterileri terörize etmek konusunda serbestçe hareket edebiliyorlar.

El Beşir rejiminin mali, siyasi, idari yapıları ciddi bir tasfiyeden geçirilmedi. Sudan devletinin eski rejime sadık olan dış personeli şimdi dünyanın çeşitli yerlerinde AGK iktidarının uluslararası kamuoyunda meşrulaşması için destek toplamaya çalışıyor. AGK'nın bundan güç alarak Sudan halkı adına çeşitli ülkelerle açık ve örtük temaslarda bulunduğu anlaşılıyor. SKP, yabancı devletlerin ve şirketlerin ülkenin iç işlerine karıştığının farkında oldukları uyarısında bulunuyor. Egemenlik, adalet, barış ilkelerine dayalı komşuluk ilişkileri kurmak istediklerini dile getiriyor. Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Sudan halkının özlemlerine saygı duyduğunu ifade etmesi SKP tarafından Mısır-Sudan'nın tarihsel bağı bakımından önemli olarak değerlendirilmiş.

SKP'nin deklarasyonunda AKG'nin greve gidenler üzerinde de baskı kurduğu belirtiliyor. Buna karşılık AKG'nin DÖG'ne iktidarı devretmeyi savsaklanmasına karşı SKP'nin de çağrısıyla 28 ve 29 Mayıs tarihlerinde bir genel grev gerçekleşti. SKP'nin sosyal medya sayfasına göre yüzde yüz veya buna çok yakın katılımlarla çalışanların greve destek verdiği sektörler şunlar: Sağlık, eğitim, bankacılık hizmetleri, mezbahaneler, şeker fabrikaları, elektrik üretim ve dağıtımı, sivil havacılık, kara ve demiryolu ulaşımı, adalet, tarım, sanayi ve ticaret bakanlıkları...

SKP, bundan sonra yapılacak tüm grevleri, sivil itaatsizlik eylemlerini, şiddet içermeyen gösterileri desteklemeye devam edeceğini ilan ediyor. Askeri cuntanın, sivil halk temsilcilerinden oluşan DÖG'ye iktidarı devretmesi gerektiğini, özgür, demokratik bir Sudan için mücadeleyi sürdüreceklerini ilan ediyor. Bununla birlikte SKP'nin 1 Haziran tarihli bu açıklamasının yabancı devletlere hitaben olması dikkat çekici. Açıklamanın dağıtımı Hartum'daki elçilikler ve diplomatik misyonlar, Afrika Birliği, Arap Birliği ve uluslararası medya olarak belirlenmiş. AKG'nin dışarıda inisiyatif alıp içeride baskıyı artırması karşısında SKP'nin AKG'nin bu oyununu bozma amacıyla uluslararası kamuoyuna hitap etmeye çalıştığı anlaşılıyor.

 

HALKIN İRADESİ KARŞISINDA KİMLER VAR?

22 Mayıs tarihinde ABD merkezli dış politika yayını Foreign Policy sitesinde “Sudan'da Karşıdevrim Başlıyor” başlıklı bir yazı yayınlanmıştı. Bu yazıda SKP'nin değindiği konuların bazılarına dair önemli veriler sunuluyor. Karşıdevrim denirken kast edilenin DÖG'ün temsil ettiği halkın iradesi karşısında ağırlık koymaya çalışan farklı güçler olduğu ortaya konuyor. Bunlar arasında El Beşir döneminin sonlanmasına rol oynayan ve dış bağlantıları olan unsurlar var. 

Örneğin Sudan'da eski istihbarat şefi Salah Gosh, savcılık tarafından tutuklanacağı zaman muhafızları bunu engellemiş. Gosh'un CIA'yle bağlantısının olduğu ve 2012'de El Beşir'i devirme girişiminde bulunduğu biliniyor. Sudan'da ABD'nin doğrudan vekili sayılabilecek bir güç görünürde yok. Fakat ilginç bir şekilde Beyaz Saray, grevlerin örgütlenmesinde rol oynayan Sudan Meslek Örgütleri Birliği'nin (bir başka ifadeyle Profesyoneller Birliği) Müslüman Kardeşlerle bağlantısı olabileceğini iddia etmiş.

El Beşir'in devrilmesiyle İslamcı siyasetin etkisi kırılmış olmakla birlikte İslamcı örgütlenmeler baş göstermeye devam ediyorlar. Geçtiğimiz haftalarda Mohamed al-Gizouli ve  Abdulhay Yousif adlı iki dini lider şeriat talebiyle yürüyüşler düzenlemişler. Sudan sokaklarında toplanan milyonlar karşısında bu yürüyüşler sadece yüzlerce kişiyi bir araya toplayabilmiş. Öte yandan Müslüman Kardeşler'in Sudan'daki lideri Awadallah Hasan, AGK ile paralel olarak yeni anayasada şeriat hukukuna yer verilmesini istemiş ve seçimlerde mevcut İslamcı partileri destekleyeceklerini ilan etmiş. Belli ki İslamcılar bu geçiş sürecinde temkinli bir güç toplama çabası içerisindeler.

SKP'nin açıklamasında Ulusal Silahlı Kuvvetler karşısında göstericilere karşı silahlandırıldığı iddia edilen Hızlı Destek Güçleri'nin Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Rusya'yla bağlantıları var. Yemen'de Husilere karşı savaşa HDG'nin on binlerce asker göndermesi karşılığında Suudi koalisyonu Sudan Merkez Bankası'na 500 milyon dolar aktarmış. Bu paranın HDG'yi satın alma ihtimalinden söz ediliyor. El Beşir döneminde kendisine bağlı silahlı güçleri desteklediği bilinen Rusya'nın da HDG'yle ilişkisinin sürüyor olması muhtemel. HDG konvoylarında Rus bayraklarının taşındığı, askerlerin Rusça konuşabildiği görülüyor. AGK'nın ilk dış gezisini düzenlediği Mısır ise Sudan silahlı kuvvetlerinin en köklü bağlara sahip olduğu ülke. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Mısır'da Arap Baharı sonrası yaşananlara benzer şekilde AGK'nın iktidarı elinden bırakmaması konusunda cuntanın arkasında duruyor.