Petrol fiyatlarındaki artış Avrupa'da alım gücünü aşağıya çekiyor

Petrol fiyatlarındaki artış ve avronun dolar karşısındaki değer kaybı Avrupa'da alım gücünün azalacağı ve dolayısıyla büyümenin yavaşlayacağına ilişkin beklentileri gündeme getirdi. Uluslararası sermaye hareketleri de dikkate alındığında hem gelişmiş kapitalist ülkelerde hem de Türkiye gibi ülkelerde emekçilerin karşısında yeni bir yoksullaşma dalgası bulunuyor.

Haber Merkezi

ABD'de para politikası kararları, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırmaya devam etmesi, Avrupa'da Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) son toplantısında tahvil alımını yılsonunda durduracağını açıklaması ve faiz artışına işaret etmesi, gelişmiş kapitalist ülkelerde ekonomilerdeki "iyileşme"nin işaretleri olarak değerlendirildi. Ancak iyileşmeye dair göstergelerin bir bölümünün fiyat oynaklıklarının sonucu olduğu, özellikle Avrupa'da hem petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artış hem de avronun dolar karşısında değer kaybının alım gücünü zayıflattığı dikkat çekiyor. Dünya ticareti açısından hala en önemli pazarlardan biri durumunda olan AB ülkelerinde talep zayıflamasının ABD de dahil olmak üzere diğer ülkeleri de etkilediği belirtiliyor. 

Dünya gazetesinde yer alan değerlendirmede ING Group Başekonomisti Peter Vanden Houte'nin, yükselen petrol fiyatları ve değer kaybeden avronun, ileriki çeyreklerde Avro Bölgesi'nin büyümesi üzerinde engel teşkil edebileceğini söylediği, "Ancak şu anki durumda Avro Bölgesi'nin ekonomik iyileşmesini durduracak kadar büyüme üzerindeki etkisi yeteri kadar büyük olmayacak" dediği belirtildi.

Houte yaptığı açıklamada, petrol fiyatlarının 2014 ila 2016 yılları arasında Avro Bölgesi üzerinde önemli bir faktör olduğunu vurgulayarak, düşük petrol fiyatlarının tüketiciler için destek oluşturduğunu ve satın alma gücünü mevcut hale getirdiğini söyledi. Houte'nin AB için dikkat çektiği şekilde söz edilen dönemde ABD'de de alım gücü ve talep artışı yaşanmıştı.

AVRODAKİ DEĞER KAYBI VE PETROL FİYATLARINDAKİ ARTIŞ AVRUPA BÜYÜMESİNİ AŞAĞIYA ÇEKİYOR

Yapılan bazı çalışmalara göre, petrol fiyatlarında yüzde 100'lük bir artışın Avro Bölgesi'nin büyümesini 1,2 puan aşağı çekebileceğini belirten Houte, petrol fiyatlarının avro bazında bir yıl öncesine göre yüzde 50 daha yüksek olduğunu, bunun Avro Bölgesi büyümesi üzerinde ciddi bir engel olduğunu kaydetti.

Houte, "Yükselen petrol fiyatları ve değer kaybeden avro, ileriki çeyreklerde Avro Bölgesi'nin büyümesi üzerinde engel teşkil edebilir ancak şu anki durumda Avro Bölgesi'nin ekonomik iyileşmesini durduracak kadar büyüme üzerindeki etkisi yeteri kadar büyük olmayacak." dedi.

Rusya ve OPEC ülkelerinin petrol üretimini artırmasının muhtemel olduğunu belirten Houte, ABD'li kaya gazı üreticilerinin şu sıralarda daha fazla yatırım yaptığını, bunlarla beraber petrol fiyatlarının son zamanlarda biraz gerilediğini aktardı.

Houte, avronun son zamanlarda gerilemesinin Avro Bölgesi'ndeki ihracatçı firmalar için iyi bir haber olduğunu, rekabet güçlerinin arttığını da ifade etti.

PETROL FİYATLARINDAKİ ARTIŞ AVRO BÖLGESİ İÇİN AÇIK ENDİŞE SEBEBİ

Rabobank Uluslararası Başekonomisti ve Avro Bölgesi Stratejisti Elwin de Groot da petrol fiyatlarındaki yükselişin Avro Bölgesi'nde endişe için açık bir sebep olduğunu vurgulayarak, son zamanlarda zayıf gelen verilerin bunun bir açıklaması olabileceğine işaret etti.

Avrodaki azalışın ihracatçıları destekleyebileceğini ancak avronun değer kaybetmesi ve petrol fiyatlarındaki artışın tüketici harcamaları üzerinde baskı oluşturabileceğini kaydetti.

Groot, Avro Bölgesi'nde ekonomik büyümenin devam edebileceğini ancak biraz yavaşlayabileceğini ifade ederek, Euro Bölgesi'nin bu yıl yüzde 2,2 büyüyeceği öngörüsünde bulundu. 

AVRUPA BEKLENTİLERİ TÜRKİYE'Yİ DOĞRUDAN ETKİLİYOR

Petrol ve emtia fiyatlarındaki artış Türkiye için de Avrupa benzeri bir etkiye sahip. Hem enerji hem de imalat sanayiinde ithalat bağımlılığı yüksek olan Türkiye'de emtia fiyatlarında dolar bazında yaşanan artış kur artışıyla da birleşiyor. Son aylarda maliyet artışlarına bağlı olarak yüzde 20'yi geçen üretici fiyatları da bu mekanizmanın nasıl çalıştığını açık biçimde ortaya koyuyor. Türkiye avronun dolar karşısındaki değer kaybından da ayrıca etkileniyor. Türkiye'de özel sektörün hammadde ve ara malı ithalatı dolar ağırlıklı, ancak ihracat gelirlerinde avro öne çıkıyor. Giderleri dolar bazında olan firmaların gelirlerinin avro bazında olması kur, faiz, emtia fiyatları artışı gibi gelişmelere eklenen dördüncü olumsuzluk olarak öne çıkıyor.

Kur artışı ya da TL'nin değer kaybının da ihracatta özel bir avantaj yaratmadığı, hem maliyet artışları nedeniyle döviz bazında fiyatların artması hem de ana pazar Avrupa'da talebin yukarıda sözü edilen çerçevede güçlenmeye devam etmemesi ihracat artışının kısıtları olarak öne çıkıyor.

YENİ BİR YOKSULLAŞMA DALGASI

Talep yeterince güçlü değilken artan fiyatlar, uluslararası sermayenin gelişmiş kapitalist ülkelere çekilmesi gibi gelişmeler yeni bir yoksullaşma dalgasına işaret ediyor.