Paris Komünü 144 yaşında

İşçi sınıfının iktidarı eline aldığı ilk büyük deneyim olan Paris Komünü bundan tam 144 yıl önce bugün kurulmuştu.

Haber Merkezi

İşçi sınıfının ilk iktidar deneyimi olan Paris Komünü 144 yaşında.

BU KEZ BEDELİNİ ÖDETEMEDİLER

1870 yılında III. Napolyon'un Prusya'ya saldırısıyla Fransa ve Prusya arasında büyük bir savaş başladı. Savaş Prusya'nın ilerlemesi ile sürerken, Paris aylarca kuşatma altında kaldı.

Daha sonra işbirlikçi Fransa hükümeti Başbakanı Thiers şehri Prusya'ya teslim etti. Paris emekçileri içinde bulundukları büyük yoksulluğa ve işgale karşı direndi ve önce Prusyalıları küçük bir bölgeye sıkıştırdı sonra Prusyalıları şehirden ayrılmak durumdan bıraktı.

Fransa burjuvazisi kaybettiği savaşın bedelini emekçilere ödetmek isterken, emekçilerin yanıtı iktidarı kendi ellerine almak oldu.

Emekçilerden oluşan ve Paris’i hem işbirlikçi Fransa hükümetinden hem de Prusya saldırganlığından koruyan Ulusal Muhafızlar, şehrin korunması için oldukça kritik bir öneme sahip olan topları güvenli yerlere çekmişti.

VE PARİS KOMÜNÜ KURULDU

18 Mart’ta Fransa hükümeti Başbakanı işbirlikçi Thiers orduya Montmarte tepelerindeki topları ele geçirmeleri emrini verdi. Bu adımla Paris’i emekçilerden temizlemeyi düşünen Thiers’in planları ters tepti ve ordu birlikleri Parisli emekçilere saldırmayı ve ateş açmayı reddetti.

Emekçilerin ayaklanmasının ardından işbirlikçiler ve tüm yöneticileri Paris’ten kaçarken Ulusal Muhafızlar Merkez Komitesi 26 Mayıs’ta Komün seçimlerini düzenledi.

Şehirde artık iktidar işbirlikçilerin, patronların değil Parisli emekçilerin ellerindeydi.

Komün’ün bu zaferi ilk gününden itibaren Marx ve Engels tarafından büyük bir sevinçle karşılanırken, Marksistler de Komün içinde yer alarak bu ilk işçi iktidarının bir parçası oldular.

Komün kısa sürede hayal olan birçok başarıya imza atarken, emekçiler büyük bir güçle sarıldılar kendi iktidarlarına…

BURJUVAZİ VAHŞİCE SALDIRDI, EMEKÇİLER KAHRAMANCA SAVUNDU

Fransa hükümeti savaşı kaybettiği Prusya ile işbirliği yaparak 4 Nisan’da Paris’e yönelik vahşi saldırısına başladı. Binlerce askerin katıldığı bu vahşi saldırıda Komün’ün kızıl bayrağı tüm emekçi mahallelerinde büyük bir inatla ayakta tutuldu.

Emekçiler iktidarlarını sokak sokak kurdukları barikatlarda savundular. Fransa burjuvazisi ise eşi benzeri görülmemiş bir emekçi katliamına girişmişti. Paris sokakları komünarların kanlarının son damlasına kadar mücadelesine tanık olurken, Komün 28 Mayıs itibariyle, Belleville Ramponeau’daki son barikatın düşmesiyle sonlandı.

Aslında bu son işçi sınıfının en büyük başlangıcı ve ileri sıçrayışı oldu. Artık işçi sınıfının bir iktidar deneyimi vardı ve bu deneyimden çıkardığı birçok ders.

144. yılında Paris barikatlarında savaşan emekçiler bugün tüm dünya emekçilerine umut olmayı sürdürüyor.

'YENİ BİR TOPLUMUN ŞANLI ÖNCÜSÜ'

İşçi sınıfının bu ilk iktidarının ilk günden itiraben büyük destekçisi olan Marx, Komün'ü şu sözlerle anlatıyor:

İşçi Paris, Komünü ile birlikte, yeni bir toplumun şanlı öncüsü olarak her zaman yüceltilecektir. Şehitlerinin anısı, işçi sınıfının soylu yüreğinde yaşayacaktır. Cellatlarınıysa tarih, daha şimdiden sonsuz bir teşhir direğine çiviledi ve rahiplerinin tüm duaları, günahlarını bağışlatamayacaktır.

Engels ise proletarya diktatörlüğünün neye benzediğini merak edenlere, "Paris Komünü'ne bakın. Paris Komünü proletarya diktatörlüğüydü" diyordu.

KOMÜN BÜTÜN AŞAĞILANMIŞLARIN KURTULUŞU İÇİN SAVAŞTI

Paris Komünü'nün ardından işçi sınıfının en büyük kazanımlarının başında gelen Büyük Ekim Devrimi'nin önderi Lenin ise Komün'ü şu sözlerle anlatıyor:

Komün savaşçılarının anısı, sadece Fransız işçileri için değil ama tüm dünya proletaryası için kutludur. Çünkü Komün yerel ve sıkı sıkıya ulusal bir amaç için değil ama tüm emekçi insanlığın, bütün aşağılanmışların, bütün küçük düşürülmüşlerin kurtuluşu için savaştı. Toplumsal devrimin öncü savaşçısı olan Komün, proletaryanın acı çektiği ve savaştığı her yerde sevgiler kazandı. Yaşam ve ölüm tablosu, dünya başkentini eline geçiren ve iki aydan çok elinde tutan işçi hükümeti imgesi, proletaryanın kahramanca savaşımının ve yenilgiden sonraki acılarının görünüşü, tüm bunlar milyonlarca işçinin ruhunu tutuşturdu, sosyalizme olan umutlarını canlandırdı ve sevgilerini kazandırdı. Paris toplarının gürlemesi, proletaryanın en geri katmanlarını derin uykularından uyandırdı ve sosyalist devrimci propagandaya her yerde yeni bir atılım verdi. Bu nedenle Komünün yapıtı ölü değil şimdiye değin her birimizde yaşadı o. Komünün davası, toplumsal devrim davasıdır, emekçilerin bütünsel siyasal ve iktisadi kurtuluş davasıdır, dünya proletaryasının davasıdır. Ve bu anlamda, ölümsüzdür o.