O sırada, ABD basınında: IŞİD 'fonksiyonel bir devlet'e dönüşüyor, çözüm dış müdahale

Türkiye, Suruç'taki katliamın acısını ve şokunu atlatmaya çalışırken, ABD basınında "IŞİD övmece" oynanıyor. IŞİD'in "devrimci devlet kurma" yeteneklerinden bahseden bir makalede, "uzmanlar" çözümün dış müdahale olduğunu dile getiriyor.

Erman Çete

AKP'nin Irak-Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) verdiği destek, Suruç katliamının arkasında kim olduğu, katledilen onlarca gencin acılı aileleri ve yoldaşları... Türkiye basınında, haklı olarak bunlar var.

Ortadoğu'daki IŞİD barbarlığına bakınca, emperyalistlerin parmağını görmeyenlere ise, Batı medyasını takip etmelerini öneriyoruz. Korku ve vahşet, bizim yüzyılımızda ancak emperyalizmin oluruyla ve desteğiyle kol geziyor. 

Acı tazeyken, gözümüzün içine baka baka iyi bildiğimiz yalanları "çözüm" diye önümüze sürüyorlar. Katil, bir kez daha olay yerine dönüyor -bu kez kahraman olarak.

DİRENÇLİ IŞİD'LİLER
New York Times (NYT) muhabiri Tim Arango, İstanbul'dan bildiriyor. 

Arango'ya göre, IŞİD düşmanlarına boyun eğdirmek ve onları korkutmak için terörü kullanıyor. Toprak kazanıyor, antik eserleri yok ediyor, azınlıkları katlediyor, kadınları seks kölesi, çocukları katil olmaya zorluyor.

Ancak Arango, IŞİD yöneticilerinin "rüşvet"e dirençli olduğunu da söylüyor. Rakka'da yaşayan Bilal'in söylediğine göre, "1 milyon dolar taşıyan birisi" birisi Rakka'dan Musul'a giderken, kimse onu durdurup 1 dolarını bile almaya cesaret edemez.

'FONKSİYONEL BİR DEVLET' OLARAK IŞİD
NYT haberine göre, hayatına "terörist bir örgüt" olarak başlayan IŞİD, nasıl olduysa, yönetme yeteneği kazanıyor ve "aşırı şiddeti bir araç olarak kullanan" fonksiyonel bir devlete dönüşüyor.

Üstelik bu durum, NYT muhabiri yazıyor, yalnızca IŞİD kontrolündeki bölgelerde yaşayanların prespektifi değil. Gözaltı, işkence ve tutuklama yapan "yolsuz hükümetler"in başarısızlığı karşısında, savaş ve kaos sarmalındaki bölgede IŞİD göreli bir istikrar sağlıyor, Tim Arango'ya göre.

IŞİD, egemenliği altındaki bölgelerde yaşayanlara kimlik dağıtıyor, stokları korumak için resmi balıkçılık kılavuzları yayımlıyor, otomobillerde acil durum kitleri hakkında faaliyetler yürütüyor...

Arango ve konuştuğu "uzmanlara" göre bu, Batı'nın "önce askeri çözüm" bakış açısını değiştirmesini zorunlu kılıyor.

'UZMANLAR' KONUŞUYOR
Harvard'lı Profesör Stephen M. Walt'un Foreign Policy'de dile getirdiği görüşleri aktarıyor NYT. Walt'a göre, IŞİD'in "devrimci bir devlet-inşa-eden-örgüt" olduğu konusunda kuşku yok. Meseleye böyle bakılmalı.

Walt, yazısında ilginç bir analoji de kuruyor. Batı, Ekim Devrimi'nin ardından kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni (SSCB) tanıdı mı? ABD 1933'de tanıdı. Batı, Çin Devrimi'ni tanıdı mı? 1979'da. O halde İslam Devleti gelecekte neden tanınmasın?

Walt daha da ileri giderek, doğruyu da söylüyor: Britanya Krallığı acımasız ve merhametsiz fetihler üzerinde kurulmadı mı? ABD yerli Amerikalıları katletmedi mi, onlara tecavüz etmedi mi? Uygarlık bu!

Walt, IŞİD'in de, yaşayabildiği takdirde, radikalizmden arınarak "uluslararası toplum"a entegra olabileceğini savunuyor, özetle. ABD'ye verdiği akıl da, Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün ve İran'la işbirliği ve sorumluluğu bu ülkelerin alması.

IŞİD'i tamamen yok edecek şeyse, geniş kapsamlı bir uluslararası askeri müdahale. Bunun için, Walt'a göre, "Arap ülkelerinin birliği" gerekiyor.

SÜNNİLERE ALTERNATİF GÖSTERMEK
Mesele dönüp dolaşıp "Sünnilerin sistemden dışlanması"na geliyor. Sünnileri "sisteme entegre etmek için" ne lazım?

NYT haberi devam ediyor. Bağdat yönetimi olmaz. Esad da olmaz. Rakka'da yaşayan Ahmed konuşuyor: "Dürüst olmak gerekirse, rejim de IŞİD de kirli. Fakat, diyor Ahmed, İslam Devleti burada, Rakka'da daha kabul edilebilir.

Ahmed, Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolündeki bölgelerde de yaşamış. Ona göre, ÖSO'nun rejimden farkı yok, "ikisi de hırsız."

Ahmed'e göre IŞİD2in yönetiminde hayat acımasız olabilir, ama en azından daha istikrarlı.

'KÖTÜLÜK HER ZAMAN YENİLMEZ'
Eski bir CIA yöneticisi, John E. McLaughlin, Washington'da bir Avustralyalı diplomatın evinde verilen partide, IŞİD tehdidi üzerine kafa yormuş. McLaughlin, "birden kafama dank etti" diyor, "Bu herifler, kazanabilir."

Eski CIA yöneticisine göre "kötülük her zaman kaybetmez." Sonra, McLaughlin de Walt'un korosuna katılıyor. Vakti zamanında uluslararası düzeni tehdit eden hareketler, sonradan meşru bir aktör haline gelebilir diyor. Lübnan Hizbullahı'nı, İngiliz krallarının 14. ve 15. yüzyıllarda yaptıklarını anlatıyor: "Onlar yalnızca insanların kafasını kesmiyordu, bağırsaklarını da dışarı çıkartıyordu."

Sonra Katar'ın fonladığı Brookings Institute'tan William McCants tartışmaya dahil oluyor. "Halka iyi davranmakla iyi yönetim el ele gider demekten hoşlanabilirsiniz. Ancak durum bu değil" diyor.

Sonra, Iraklı yurttaşların zaten on yıllardır şiddetin içinde yaşadığı (neden acaba?), bölgedeki IŞİD şiddetine bakışla Batı'nın algılayışı arasında fark olduğu iddia ediliyor.

Hassan Hassan diye bir analist de giriyor habere. "Barbarlığın bir mantığı" var diyor. İnsanlar muhalefet etmezse, mutlu olmayabilirlermiş, ancak huzur içinde yaşayabilirlermiş. İnsanlar, "fonksiyonel bir devlette" yaşadıkları hissine sahipmiş.

"Cihatçı gruplar üzerinde uzmanlaşmış" bir Ürdünlü, Hassan Abu Hanieh ise, IŞİD'in hukuk sistemini "hızlı ve efektif" diyerek övüyor. Bu yüzden "İslam Devleti" tebası IŞİD'de istikrar buluyormuş.

YA IŞİD ILIMLILAŞIRSA...
IŞİD övmece burada durmuyor. Yukarıda görüşlerini aktardığımız eski CIA yetkilisi, IŞİD'in davranışlarını değiştirip değiştirmeyeceğini merak ediyor!

Mesela Palmira'da yaptığı gibi antik eserleri yok etmese... Mesela, tarihteki diğer devrimci hareketlerin yaptığı gibi, gaddarlığını biraz ılımlılaştırsa... 

Eğer bunları yaparlarsa, "yeni gerçekliğin bu olduğuna dair" bir his yerleşebilirmiş.

Ama McLaughlin yüreklere su da serpiyor. İslam Devleti'ni, işleyen havaalanlarına ve pasaportlara sahip bir devlet olarak düşünmek zormuş. Fakat kötüsünü sona saklıyor: Yine de bunların gerçekleşmesi, akıl almaz değilmiş. 

Şimdi, şu soruya cevap verin: Sınırdaki Suriyelileri içeriye doğru kovalarken Türkiye'ye bakıp sırıtan IŞİD'li, bu alçaklığı nereden öğrendi, sizce?