Eski Libya lideri Muammer Kaddafi'nin NATO operasyonuyla 2011'de öldürülmesinin ardından, söz konusu operasyonun öncü ülkelerinden olan Fransa'nın ülkedeki petrol sahalarına yönelik hamleleri tartışılıyor.
Lübnanlı El-Ahbar gazetesinde yayımlanan bir değerlendirme yazısında, Fransa'nın şu anda iki hükümetin bulunduğu Libya'ya dönük politikaları "ikili oynama" ve "belirsizlikle" tanımlanırken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un uluslararası olarak tanınan Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) "desteğini" sunmasına karşın, ülkede krizin başlamasından bu yana Fransa'nın Tobruk hükümetinin fiili lideri Halife Hafter'e destek olan başlıca ülkelerden biri olduğu hatırlatılıyor.
Kaddafi'nin öldürülmesinin ardından "operasyonun liderlik rolünü üstlendiklerini" kaydeden dönemin Fransa Savunma Bakanı Gerard Longer, "ülkenin yeniden inşası için öncü rol oynamaları gerektiğini" belirtmiş, bunun üzerine "Libya'nın yeniden inşası" için bütçeden on yıllığına 200 milyar dolar ayrılmıştı.
Fransa Uluslararası Kalkınma Ofisi de, Libya'nın petrol sektörünün, savaş öncesi üretim seviyesine ulaşabilmesi için 30 milyar doları aşkın kaynağa ihtiyacı olduğu tespitinde bulunmuştu.
'HÜKÜMETLER ÜSTÜ' ŞİRKET HİSSELERİ
Libya'da siyasi kriz sürecinde İtalyan petrol şirketi Eni'yle rekabet halinde olduğu bilinen Fransız petrol şirketi Total, Kasım ayının başında 450 milyon dolar karşılığında Libya Ulusal Petrol Şirketi'nin (UPS) Marathon Oil'e ait hisselerini satın aldı. Tobruk ve Trablus hükümetleri üstünde "bağımsız" bir konum alan UPS, çatışmanın petrol dağıtımını engellediğini söylerken, çatışan iki hükümetin petrol gelirlerinin bir bölümünü bu şirket üzerinden birbirlerine aktardığına işaret ediliyor.
Total'in bunun üzerinden özellikle ülkenin güneyinde büyük çıkarlar elde ettiği ve Fransa'nın Libya'nın eski Fransız sömürgesi Çad ve Nijer'le olan sınırında jeopolitik konumunu güçlendirdiği belirtiliyor.
Fransa'nın Libya'daki bu hamleleriyle ülkede her iki hükümetin kontrol ettiği kentlerde bulunan özel güvenlik şirketlerinin konumunu güçlendirdiği aktarılıyor.
BP VE ENİ'DEN GERİ ÇEKİLME
Öte yandan İngiliz BP ve İtalyan Eni şirketlerinin ülkedeki siyasi kriz gerekçesiyle yatırımlarını askıya aldığı ve faaliyet yürüttükleri bölgelerden çatışmalardan dolayı geri çekilmeye hazırlandığı söyleniyor.
