Latin Amerika ilericilerinin birliği için kritik zirve Havana'da toplandı

1990 yılında Lula ve Fidel'in önayak olmasıyla kurulan, Latin Amerika ve Karayipler'in ilerici örgütlerinin en geniş ortak platformu olan Sao Paulo Forumu'nun 24'üncü toplantısı Havana'da yapıldı. Zirve, ABD saldırganlığının yükseldiği bir dönemde kararlılığı güçlendirdi.

Yiğit Günay

Sao Paulo Forumu'nun 24'üncü toplantısı, 14-17 Temmuz tarihleri arasında Küba'nın başkenti Havana'da düzenlendi. "Latin Amerika ve Karayipler'in Birliği İçin" sloganıyla düzenlenen zirve, ABD'nin Trump yönetimiyle beraber kıta üzerindeki saldırgan politikalarının uzun zamandır görülmediği kadar sert hale geldiği bir dönemde, ilerici hareketlerin güç ve kararlılıklarını pekiştirmeleri açısından kritik bir zemin sağladı.

Önceki yıllarda temposu oldukça düşmüş görünen forum, Havana'da, tarihinin en etkili toplantılarından birini yaptı. Son yıllarda ortalama 200 civarı delegenin katıldığı zirveye, bu yılki Havana buluşmasında 625 delege katıldı.

KÜBA ADINA DİAZ-CANEL VE RAUL KATILDI

Küba adına devlet başkanı Miguel Diaz-Canel ve Küba Komünist Partisi Genel Sekreteri Raúl Castro'nun yanı sıra çok sayıda üst düzey parti görevlisinin katıldığı zirvede, kıta ülkeleri açısından temsiliyet düzeyi yüksekti:

Venezuela devlet başkanı Nicolas Maduro, Bolivya devlet başkanı Evo Morales, El Salvador devlet başkanı Salvador Sanchez Cerén, Brezilya'nın eski devlet başkanı Dilma Roussef, Honduras'ta iktidara geldikten sonra darbeyle indirilen devlet başkanı Manuel Zelaya gibi çok sayıda isim zirvede bulundu. Sao Paulo Forumu'nun asli üyeleri Latin Amerika ve Karayip bölgesi ülkelerindeki ilerici hareketler olmasına rağmen, foruma dünyanın her yerinden partiler de iştirak ediyor. Türkiye'den de Türkiye Komünist Partisi forumda kendi delegasyonuyla yer aldı.

'KARANLIĞIN İÇİNDE YAKILAN BİR MUM'

Forum, Brezilya İşçi Partisi lideri Luiz Ignacio Lula da Silva ve Küba devriminin tarihsel lideri Fidel Castro tarafından, kıtadaki devrimci ve ilerici güçleri bir araya getirmek amacıyla 1990'da kurulmuştu.

Küba'nın şimdiki devlet başkanı Miguel Diaz-Canel'in konuşmasında söylediği üzere, "Sovyetler Birliği ve eski sosyalist ülkelerde sosyalizmin yıkıldığı bir dönemde, birileri sosyalizmin çöküşünü kutlarken, karanlığın içinde yakılan bir mum"du.

Sao Paulo Forumu, kıtanın son yirmi yılında sayısız sol liderin "yetiştiği" bir okul işlevi gördü. Bolivya lideri Evo Morales, konuşmasında, zirvenin bu boyutuna, 2016'da yaşamını yitiren Fidel Castro'nun tarihsel kişiliği üzerinde yapılan özel oturumda yaptığı konuşmada kendi deneyiminden örnekler vererek değindi: "Daha önceleri de katılmıştım, ama 2003'teki zirveye geldiğimizde seçimleri kazanmamıza rağmen iktidar elimizden alınmıştı, önemli bir harekettik. Fidel de oradaydı. Aklımda sürekli aynı soru dönüyordu, 'Devrim nasıl yapılır'. Sonunda Fidel'le konuşma imkanı yakaladım. İlk fırsatta 'Fidel, devrim nasıl yapılır, silahları Meksika'dan mı almak lazım' diye sordum. Fidel bana 'Evo, devrim bugün silahla değil, Chávez'in yaptığı gibi halkla yapılır' yanıtı verdi." Morales, 2005'te iktidara gelmelerinin ardından düzenlenen Sao Paulo zirvesinde de bu sefer yakaladığı bütün Kübalılar'a "ABD ambargosuyla nasıl başa çıkacağız" diye sorduğunu, sonunda Fidel'in kendisine "Evo, imparatorluğu gözünüzde büyütmeyin, korkma. Bolivya Küba değil, çok zengin doğal kaynakları olan bir ülke" demesinin ardından yatıştıklarını söyledi.

CHAVEZ İLE YENİ DÖNEM

1992'de denediği darbe girişimi başarısız olduktan sonra Venezuelalı devrimci lider Hugo Chávez'in 1998'de seçimlerle iktidara gelmesi, kıtadaki güçler dengesinde yeni bir dönemin yolunu açtı.

2000'li yıllar, kıtanın birçok ülkesinde ardı ardına Sao Paulo Forumu üyesi hareketlerin iktidara gelişine tanıklık etti. 2002'de Brezilya'da Lula'nın İşçi Partisi seçimleri kazandı. 2004'te Uruguay'da, 2005'te Bolivya'da, 2006'da Şili, Ekvador ve Nikaragua'da, 2008'de Paraguay'da, 2009'da Uruguay ve El Salvador'da, 2010'da Brezilya'da, 2011'de Peru'da, 2013'te Venezuela'da forum üyesi hareketler seçimleri kazandı.

Son yıllardaysa bazı ülkelerde sol, seçimleri kaybederek iktidardan uzaklaşmış, diğer ülkelerde de yeni hamleler yapılamamıştı. Yine de kıtadaki güç dengesi, forumun kurulduğu ve yalnızca Küba Komünist Partisi'nin kendi ülkesinde iktidarda olduğu zamanla kıyaslanabilir değil. Şu an Bolivya, Küba, Dominika, Ekvador, El Salvador, Nikaragua, Dominik Cumhuriyeti, Uruguay ve Venezuela'da forum üyesi partiler iktidarda. Bu ayki seçimlerde Meksika'da yeni devlet başkanı olarak "AMLO"nun, yani Andrés Manuel Lopez Obrador'un seçilmesi, Latin Amerika solu açısından çok önemli bir dönemeç oldu.

EMPERYALİZMİN SALDIRGANLIĞI ARTIYOR

Fakat zirvede üç günlük zirvenin her oturumunda tekrar tekrar vurgulanan başlıklardan biri, emperyalizmin kıtaya yönelik saldırganlığıydı. Zirvenin kurucusu Lula, Brezilya'da, Dilma Roussef'in deyişiyle "sivil bir darbe" sonucunda hapiste. "Lula'ya özgürlük", zirve boyunca katılımcıların dilinden düşmeyen sloganlardan biri oldu. Venezuela'da Bolivarcı hareket, geçtiğimiz yıl 120 gün süren dış destekli ve şiddet içeren sokak eylemlerini atlatıp bu yılki seçimleri açık ara farkla kazanarak bir miktar soluk almış olmasına rağmen, düşen petrol fiyatları ve ABD'nin -neredeyse 60 yıldır Küba'ya uyguladığına benzer- ekonomik ambargosu nedeniyle halen büyük baskı altında.

Son aylardaysa El Salvador'da Farabundo Marti Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin iktidarına karşı, özellikle Katolik Kilisesi'nin din adamları üzerinden kışkırtılan şiddet eylemleri ülkede istikrarsızlık yaratıyor. Nicolas Maduro, zirvedeki konuşmasında El Salvador lideri Sanchez Cerén'i işaret ederek, "Hiç kuşkunuz olmasın, geçen yıl Venezuela'daki olayların arkasında olan aynı güçler şimdi aynı planı El Salvador'da deniyor" dedi.

Zirvenin en etkili konuşmalarından birini, Küba haklı nezdinde kapitalist ülkelerdeki pop starlara benzer bir "yıldız" olarak görülen Havana Kent Tarihçisi Eusebio Leal Spengler yaptı. Fidel için yapılan oturumun ilk konuşmasını yapan Leal, Lenin'in emperyalizme dair saptamalarının doğruluğunu bir asır sonra tekrar tekrar gördüğümüzü belirttikten sonra, "Eğer bugün toplanıyor ve Sao Paulo Forumu'nda bu meseleleri konuşabiliyorsak bu, Fidel'in öncülük ettiği devrim hâlâ yaşadığı içindir, eğer hâlâ birlikten söz edebiliyorsak bu yalnızca devrim Küba halkının elinden tuttuğu içindir. [Emperyalistler] Buraya gelmediler, evet, ama istemedikleri için değil, yapamadıkları için gelmediler. Burada hayatta kalma mücadelesi verilmiyor, burada zafere ulaşma mücadelesi veriliyor" dedi.

Zirvenin dikkat çeken ayrıntılarından biri, Oscar López Rivera'nın katılımı ve zirve boyunca gördüğü büyük saygıydı. Halen ABD sömürgesi olan Porto Riko'nun bağımsızlık mücadelesinin lideri olan Oscar López Rivera, dünyanın en uzun süreli siyasi tutuklularından biri. 1981'de yakalanarak ABD'de hapse atılan López Rivera 50 yıla mahkum edilmiş, daha sonra hapisten kaçmak üzere örgütün planladığı silahlı baskın açığa çıkarılınca cezasına 15 yıl daha eklenmişti. "Sömürge karşıtı mücadele veriyorum, beni ABD mahkemeleri yargılayamaz" diyerek duruşmalara katılmayan López Rivera, ABD başkanlarının "af" tekliflerini de reddetmişti. On yıllardır serbest bırakılması için yürütülen kampanyanın sonucunda Barack Obama'nın cezasının dürüşmesinin ardından López Rivera, 36 yıl sonra, 2017 Mayıs'ında serbest kaldı. Zirvede devlet başkanlarıyla birlikte panel masasında oturtulan 75 yaşındaki López Rivera, Porto Riko'nun bağımsızlığı için yapılan özel oturuma da başkanlık etti.