İsrail'in gizemli boru hattı ve Türkiye bağlantıları

İsrail'in gizemli boru hattı şirketi EAPC'ın oluşturduğu şebeke, bir çevre felaketi nedeniyle açığa çıktı. Şirketin, Türkiye ve Zorlu Holding'le de bağları var.

Dış Haberler

Geçen ay Arava bölgesindeki 5 milyon litrelik petrol sızıntısının sorumlusu olan İsrail şirketi hakkında on yıllardır yürürlükte bulunan gizlilik kararının iptali ya da kısıtlanması talebiyle Adalet Yüksek Mahkemesi’ne başvuruldu. Çatlağın meydana geldiği Evrona çölü doğal alanı, geyik türlerinin ve palmiye ağaçlarının yoğun olduğu bir bölge. Sızıntı, ülke tarihinin en büyük çevre felaketine neden olmuş durumda.

Benzeri bir facia, yine aynı EAPC şirketinin faaliyet gösterdiği Ramon’un 3 kilometre güneyindeki bölgede Haziran 2011’de jet yakıt sızıntısı sebebiyle meydana gelmiş ve 500 metrelik bir alana yayılmış, sızıntının tasfiyesi 8-10 ay almıştı. Fakat bu kez 7-8 kilometrelik bir alana yayılan sızıntının 50 yıla yakın bir sürede ancak ortadan kaldırılabileceği tahmin ediliyor.

ŞİRKETİN ÜZERİNDEKİ GİZLİLİK PERDESİ
İsrail Çevre Savunma Birliği tarafından açılan dava dilekçesinde, Eilat-Ashkelon Boru Hattı Şirketi’nin petrol sızıntısı ile ilgili elindeki tüm bilgi ve belgeler ve şirket hakkında hazırlanan, 1968’de gizlilik kararı devreye girdiğinden itibaren ordunun sansürüne uğrayarak yasaklanmış tüm denetim raporları ve kritik raporlar talep ediyorlar.

Dilekçede, “Şirket’in keyfini sürmekte olduğu dokunulmazlık o kadar geniş kapsamlı ki çok açık bir şekilde gizliliği aklayacak güvenlik ve stratejik yönü bulunmayan herhangi bir bilgi için bile bu geçerlidir ve bu yüzden şirketin lisanslama prosedürleri, çevresel riskler, soruşturma sonuçları, devlet denetçileri ve diğerlerinin bulguları saklanmıştır’’ ifadesine yer veriliyor.

Yüksek Mahkeme, devletten 30 gün içinde yani bu ayın sonuna kadar iddialara yanıt vermesini istedi.

Dilekçede ayrıca "Gizlilik kararı nesnel koşulların ve temelden değişen yasal gerçekliklerin anakronistik (çağdışı) kalıntısı olarak durmaktadır" ifadesine yer verildi. 

Şirket hakkında, yaşanan facia ile ilgili 4 Aralık’tan bu yana açılmış 3 büyük toplu dava daha bulunuyor.

İSRAİL'İN TARTIŞMALI BORU HATTINA KİMLER YÖN VERİYOR?
EAPC, İsrail hükümeti ve İran ulusal petrol şirketi arasındaki ortaklık sonucu günümüze kadar hisseleri elinde tutan yabancı paravan şirketler aracılığıyla 1968’de kuruldu. Öncelikli amacı, İran petrolünü Avrupa’ya ihraç edebilmek için Eilat’tan Akdeniz’e varan bir köprü inşa etmek ve işletmekti.

Petrol limanı ve boru hattı işletmek konusunda kendisine vergilerden, inşaat ve planlama kısıtlamalarından tam muafiyet sağlayan bir devlet imtiyazına sahip. İmtiyazın süresi ise iki yıl içerisinde dolacak.

EAPC’nin arkasındaki güçlerin izi şirketin borularından bile daha labirentli görünüyor.

Haaretz'de yer alan habere göre, güvenlik kurumunun müdavimlerinin, yerel işadamları ve lider politikacıların yakın bağlantılarının bulunduğu İsrail’in en gizli klüplerinden birine üyeler. EAPC’nin yönetim kurulunda yer alıyor, maliye bakanlığının tüm personel atamalarını yapıyorlar ve şirketi bir gizlilik kararının perdesi altında faaliyetleri ile ilgili tüm bilgiler örtbas edilmiş şekilde yönetiyorlar.

FACİANIN ORTAYA ÇIKARDIĞI ŞEBEKE
Diğer birçok gizemli şirket gibi, EAPC ancak büyük bir faciadan sonra kamu bilincine nüfuz etti- bu vakada, geçtiğimiz ayın ilk günlerinde şirketin boru hatlarının birinde önemli ölçüde petrol sızıntısı meydana gelerek İsrail’in güneyindeki Evrona doğa koruma alanına facia boyutunda zararlar verdi.

Faciadan sonra ortaya çıkan öfke, devletin neden bir şirketin faaliyetlerini gizem içerisinde örtbas ettiği ve kamusal denetim ve raporlama gerekliliklerinden neden muaf tutulduğu sorularının yükselmesine sebep oldu.

EAPC, Eilat ve Ashkelon’da iki tane petrol limanının işletmesini yapmakla beraber boru hatları ve ham petrol, kok gazı ve jet yakıt ulaştırma ve depolama amaçlı konteynır ağlarından oluşan bir faaliyet alanına sahip. Haifa ve Ashdod’taki petrol rafinerilerinde işlenen, İsrail’in ithal ettiği petrolün tamamı EAPC’nin sisteminden geçiyor.

HÜKÜMET VERİLERİ GİZLİYOR
Kardeş bir şirket olarak bilinen Trans-Asiatic Oil, Ltd. Tel Aviv’de aynı ofislerin paralelinde Amot Hamispat binasında faaliyet gösteriyor ve bilindiği kadarıyla yurtdışı petrol işlemleri ve tanker kiralamalarından sorumlu.

EAPC’ye ilişkin resmi yayınlar hükümet ile "yabancı şirket" veya "üçüncü tarafların" ortaklığına işaret ediyor. Hükümet organizasyonel ya da finansal veri yayınlamıyor.

İki yıla yakın bir süredir EAPC yönetim kuruluna önceki Netanyahu hükümeti döneminde bakanlık yapmış olan olan emekli general Yossi Peled başkanlık etmekteydi. Peled süresi dolmadan siyasetten çekildi ve eski Maliye Bakanı Yuval Steinitz Peled’i Kasım 2012’de EAPC’nin başına getirdi.

Peled’ten önce yönetim kurulu yine iki emekli general tarafından yönetilmişti: Amos Yaron (2008-2012) ve Oren Shahor (2003-2008).

MOSSAD BAĞI
Güvenlik profilli diğer yönetim kurulu üyeleri ise Uri Lubrani ve eski Mossad Başkanı Zvi Zamir. Her ikisi de İsrail ile Şah rejimi arasındaki dostluğun terk edilmesinde kilit roller üstlenmişti: Lubrani Tahran’da gayri resmi bir büyükelçi olarak Zamir ise Şah’ın siyasi polisi Savak’ta öncü olarak. 88 yaşındaki Lubrani ve 89 yaşındaki Zamir, hükümetler ve bakanlar değişse de yönetim kurulunda kaldılar.

İran’daki 1979 İslam Devrimi’nden sonra, ortaklık çöktü ve İsrail’in eski ortakları şirketteki eski paylarını tekrar elde etmek için konuyu İsviçre Tahkim Mahkemesi’ne götürdü. Mahkeme halen İsviçre’de bir salyangoz hızında ilerliyor.

Yıllar içinde, EAPC petrolün yalnızca Eilat’tan Ashkelon’a kuzey yönünde değil, Ashkelon petrol limanından Eilat’a güney yönünde de pompalanmasını sağlayan ters akım projesini tamamladı.

Bunun bir sonucu olarak Rusya’da ve Orta Asya Cumhuriyetleri’nde üretilen, Karadeniz limanlarında yüklenen ham petrol İsrail’den Eilat’a ulaştırılarak ve buradan da sevkiyatı yapılarak rekabetçi fiyatlarla Güney Asya’ya ve Uzak Doğu’ya pazarlanabilir hale geldi.     

TÜRKİYE BAĞLANTISI
Öte yandan bununla bağlantılı olarak Türkiye ile İsrail arasında bir petrol boru hattı inşa edilmesi konusunda görüşmeler sürüyor. Türkiye'den İsrail'in Aşkelon Limanı'na eklenmesi beklenen boru hattıyla (Bakü-Tiflis-Ceyhan hattıyla gelen) petrolün ilk olarak (başka bir boru hattıyla) İsrail'in Kızıl Deniz kıyısı Eilat'a nakledilmesi, buradan da tankerlerle Uzakdoğu'ya taşınması gündemde. Söz konusu hattın, petrol, doğalgaz, su ve elektrik hatlarını içerek farklı kanallardan oluşması, bu sayede iki ülke elektrik sistemlerinin birbirine bağlanması da değerlendiriliyor.

Enerji Bakanlığı’nın 2009 faaliyet raporunda projenin Türkiye ile bağlantısı şu şekilde açıklanmıştı:

Ceyhan-Ashkelon (İsrail) arasındaki mesafe yaklaşık 600 km olup, uluslararası sulardan geçmesi planlanan proje ile yılda 30 milyon ton petrol, 6 milyar m³ doğalgaz, 600 milyon m³ su ve 4.200 GWh elektriğin nakledilmesi mümkün olacaktır. Söz konusu boru hatları bağlantıları yapıldığı takdirde Irak, Azeri ve Kazak petrollerinin Çin ve Hindistan gibi doğu pazarlarına hızlı bir şekilde ve yüksek kapasiteyle ulaştırılması sağlanacaktır. Bakalığımız ve İsrail Enerji Bakanlığı, iki ülke arasında çoklu boru hatlarının tesis edilmesine ilişkin proje üzerindeki çalışmalarına devam etmektedirler. (Enerji Bakanlığı 2009 Faaliyet Raporu, Nisan 2010)

Dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler, İsrail ile imzalanan mutabakata ilişkin 2006’da şu açıklamayı yapmıştı: "Aynı projeyle petrol, doğalgaz, su ve elektrik taşınması dünyada ilk kez yapılıyor olacak. Dünya çapında ses getirecek bir proje olacak. Dünya enerji dengelerini değiştirecek. ‘’

EAPC TEHLİKEDEYSE SANSÜR DEVREDE
Haaretz'in haberine göre, 2012 Ekim’inde TheMarker ofisinde EAPC ile ilgili bir haberi içeren yayın basıma gitmeden bir saat öncesinde çalan telefonun karşısındaki ses şöyle diyordu: "Hikayeyi ancak boru hattı şirketinin adını vermeden yayınlayabilirsiniz. Eğer ısrar ederseniz, bir kararı beklemek zorundasınız."

İçerik tahmin edileceği gibi asla yayınlanmadı. Sansür kurumu durumu hiçbir gerekçe öne surmeden "halen soruşturma altında" deyip geçiştiriyordu.

Sansür kurumu tarafından kaldırılan içerik EAPC faaliyetlerine ilişkin negatif yönler içeriyor ve kritik bir rapordan bahsediyordu.

2013 yılının sonlarına doğru devlet denetleme kurumunun resmi sitesinde yayınlanan söz konusu rapordan 2012’de bahsetmek neden bu engellemelere maruz kalmıştı?

İpuçlarından biri TheMarker’ın 2010’da yayınladığı bir hikayede yatıyor olabilir. Yayınlanan yazı EAPC CEO’su Amas Yaron’um Denetçi Lindenstrauss ile buluşup raporun yayınlanmasını gecikmesini istediğini açığa çıkarıyordu.

ZORLU ENERJİ-EAPC ORTAKLIĞI
EAPC’nin Ashkelon kentinde 800 MW kapasiteli doğal gaz dönüşümlü Dorad Enerji santrali projesindeki girişime zarar geleceğinden endişelendiği tahmin edilmişti. EAPC’nin projede %37,5 hissesi bulunurken, Zorlu Enerji’nin de yatırım, müteahhitlik, işletme ve bakım hizmetlerini üstlenmek amacıyla 2003 yılında Dorad’a %25 oranında ortak olduğu bilgisi karşımıza çıkıyor.

O dönem, Dorad Enerji İsrail’de özel bir altyapı girişimi için bu zamana kadarki en büyük finansal anlaşmayı devreye sokma uğraşındaydı. Fonlama dörtten fazla bankanın oluşturduğu bir konsorsiyum tarafından yapılacaktı. Denetçi tarafından çoğunluk hissedarı hakkında hazırlanan olumsuz bir rapor projenin önüne taş koyabilirdi.