İspanya’da yarın seçim var

Yarın İspanya genelinde yeniden genel seçimler gerçekleşecek. Seçimlere katılan partilerden biri de emekçilere 'Kötünün iyisini' kovalamaktan vazgeçme çağrısında bulunan komünistler. 'Gerekli olanı seçin' sloganıyla seçimlere giren İspanya İşçileri Komünist Partisi'nin Genel Sekreteri Astor Garcia’yla yapmış olduğumuz söyleşiyi okurlarımıza sunuyoruz.

soL - Haber Merkezi

İspanya’da 28 Nisan'da yapılan genel seçimden İspanyol Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) birinci parti olarak çıkmış; ancak parlamentoda tek başına hükümet kuracak sayıya ulaşamamıştı. PSOE ile Podemos arasında aylarca süren koalisyon görüşmeleri de sonuç vermemiş, başbakan vekilliğini yürüten PSOE lideri Pedro Sanchez, meclisteki diğer partiler PP (Halk Partisi) ve Ciudadanos ile anlaşma sağlayamamıştı. Eylül ayında Kral 6. Felipe'in de yeni bir aday belirlemeyeceğini duyurmasından sonra İspanya'da 10 Kasım'da yeniden bir seçim yapılacağı kesinleşti.

Seçim kararının ardından İspanya İşçileri Komünist Partisi (PCTE) Siyasi Bürosu bir açıklama yaparak seçimlere katılacağını duyurmuş; açıklamada sosyal demokrasinin hükümet kurmaktaki başarısızlığına dikkat çekilmiş, tüm emekçiler komünist partiye güç vermeye, "kötünün iyisi"nin peşinde koşmaktan vazgeçmeye çağrılmıştı.

Yarın yapılacak seçimlere PSOE, PP, Ciudadanos, Vox ve United Podemos ittifakı ile birlikte PCTE de katılıyor. PCTE Genel Sekreteri Astor Garcia’nın İzmir’de yapılan 21. Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı'nda vermiş olduğu röportajı sizinle paylaşıyoruz.

İspanya’daki siyasi krizin temelinde ne bulunuyor? İspanya burjuvazisinin soruna getirebildiği bir çözüm var mı? Son gelişmelerle birlikte düşündüğümüzde, Katalan meselesi bu siyasi krizin neresinde duruyor?

İspanya'daki siyasi krizin çok net bir sebebi var. Şu anda tüm belirteçler yeni bir ekonomik krizin yaklaşmakta olduğunu gösteriyor. Bu yeni durum karşısında İspanyol burjuvazisi kendi çıkarlarını en sıkı şekilde savunabilecek bir hükümete ihtiyaç duyuyor. İspanya burjuvazisi yalnızca İspanya ekonomisini değil, Avrupa ve dünya ekonomisini de etkileyebilecek olan bir krizin arifesinde İspanyol tekellerinin çıkarlarını savunabilecek bir hükümet istiyor.

SOSYAL DEMOKRASİ BÜYÜK SERMAYEYE GARANTİ VEREMEDİ

Nisan'daki genel seçimlerinden sonra bir çoğunluk hükümeti oluşmadı,  sosyal demokrasinin çeşitli kuvvetleri arasında aylar süren pazarlıkların sonunda da bunu sağlayabilecek. bir hükümet kurulamadı. Bunun sebebi İspanyol burjuvazisinin yeni sosyal demokrasinin bir hükümet kurmasından korkuyor olması değildi. Fakat yeni sosyal demokrasi büyük sermayenin planlarını işletilebilmesi için gerekli istikrarı garanti edemiyordu. Genel tablo bu şekilde. Bu senaryoda özel olarak Katalonya’daki durumun da bu gerçeklikle bir ilişkisi var. Çünkü İspanyol burjuvazisi istikrarı koruyacak bir hükümet istiyor. Bununla birlikte, uluslararası tekellerin çıkarlarının en yüksek düzeyde garantisi olan İspanyol devletinin ve İspanyol pazarının birliğinin sorgulanacağı herhangi bir “toprak sorunu” ile yüzleşmek istemiyor.

İHANETİ GÖRÜNÜR KILMAK İSTEDİK

Kuruluşundan kısa bir süre sonra PCTE’nin nisan ayındaki seçimlere katıldığını izledik. Yine birkaç hafta önce Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen antikomünist önergenin ilanından hemen sonra Pedro Sanchez’e anti-komünist ve ikiyüzlü tutumunu gözler önüne seren bir açık mektup yazdınız. Şimdi bir kez daha, partinin kasım ayında yapılacak seçimlere gireceğini duyurdunuz. PCTE açık bir şekilde ilan daha görünür bir mücadele yürütüyor, siyasi müdahalelerini büyütüyor. Neleri amaçlıyorsunuz? Sonunda İspanya “İşçi sınıfının ülkesi” haline gelecek mi? (PCTE’nin seçim sloganı olan “İşçi sınıfı için bir ülke”ye atıf yapılıyor)

Elbette PCTE İspanya siyaset sahnesinde öne çıkan bir parti olmaya çalışıyor. Çünkü İspanya'da onlarca yıl boyunca gerçekten de bağımsız bir parti olarak, diğer kesimlere karşı işçi sınıfının çıkarlarını savunan bir parti olarak hareket eden bir komünist parti bulunmuyordu. Bu nedenle bizim için temel görevlerden biri sermaye sınıfı lehine insanların duygularıyla, işçi sınıfının ve halkın çıkarları ile oynayan sosyal demokrasinin bu manevralarını teşhir etmek ve onları mahkum etmektir. Pedro Sanchez’e yolladığımız açık mektup sosyal demokrasinin, işçi hareketinin tarihinde, komünizmin tarihinde sahip olduğu bu hain rolünü görünür kılmaya hizmet eden bir mektuptu.

ADAYLARIMIZI 27’den 37’ye YÜKSELTTİK

Öte yandan, bu süre içinde partimizin büyüdüğü bir gerçek. Seçim dahil diğer bütün görevler için daha büyük bir kapasiteye sahibiz. Sadece birkaç ay içinde aday sayımızı 27’den 37’ye yükseltebildik ve şu anda seçimlerde ilk sırada komünist aday biziz. Bu çok önemli. Elbette seçim kampanyası boyunca, aslında tüm bu süre boyunca ve tüm siyasi çalışmamız dahilinde işçi sınıfına ve İspanya'daki bütün işçilere bu ülkenin işçi sınıfı için bir ülke olduğunu, sömürücülerin değil işçilerin çıkarlarının dikkate alınması gereken bir ülke olduğunu anlatmaya çalıştık.

PCTE Genel Sekreteri Astor Garcia


Bulunduğumuz bölgedeki güncel durumu nasıl yorumluyorsunuz? Bu kanlı operasyon ve gizli pazarlıklar emperyalizmin güncel durumu hakkında ne söylüyor?

Bize göre enternasyonalizm her zaman komünistlerin nişanesi olmuştur. Bu anlamda emperyalist müdahalenin tamamen karşısında durduğumuzu söylemeliyim. Ama aynı zamanda Suriye'deki durumun emperyalistler arası bir çelişkinin sonucu olduğunu görüyoruz. Bu çelişki emperyalistlere ait olan coğrafi bölgelerde değil, önemli doğal kaynakların bulunduğu, jeopolitik önemi olan, tarihsel bölgelerde yaşanıyor; bu özellikleri bu bölgeleri farklı güçlerin hedefi haline getiriyor.
Güncel olarak Türkiye Komünist Partisi tarafından geliştirilen tutuma tamamen sahip çıkıyoruz. Gerekçe olarak terörle mücadele veya ne gösterilirse gösterilsin, TKP’nin Türkiye’nin Suriye'deki müdahalesine karşı çıkan kampanyasını destekliyoruz.

GİDEREK TEHLİKELİ BİR ALIŞKANLIĞA DÖNÜŞÜYOR

Bizim için öncelikli olarak ülkelerin egemenliğine saygı duyulması gerekiyor. Suriye'deki durumun Suriye'deki halkın talepleri dikkate alınmadan hiçbir şekilde çözülemeyeceğini, orada bulunan güçler arasındaki bir anlaşma ile sonuçlanamayacağını düşünüyorum. Bu giderek tehlikeli bir alışkanlığa dönüşüyor ve biz bir sonuç üretmeyecek bu alışkanlığa karşı mücadele ediyoruz.

21. Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı nasıl geçti? Sizce bu toplantı dünya konusu nasıl bir Hareketin mücadelesine nasıl bir katkıda bulunacak?

21. Toplantı çok önemliydi. Sadece Türkiye'de ve iki kardeş ve önemli partinin, Türkiye Komünist Partisi ve Yunanistan Komünist Partisi ev sahipliğinde yapılıyor olması sebebiyle değil. Aynı zamanda Komünist Enternasyonal'in kuruluşunun 100'üncü yılında yapılıyor olması sebebiyle de çok önemli. Konuşmamda da belirttiğim gibi, buradaki komünist partiler Komintern’in çocukları ve bu nedenle bu örgütü ve onun yarattığı enternasyonalizmi selamlamak ve öneminin altını çizmek son derece önemli.

ORTAK BİR KAVRAYIŞ GELİŞTİRMEK ÖNEMLİ

İnanıyoruz ki uluslararası komünist hareketin ihtiyacı olan sadece görüşlerden, yaklaşımlardan, yaşanan olaylara karşı çeşitli tutumlardan bahsetmek değil. Aynı zamanda bugün halkları ve işçi sınıfını tehdit eden ortak fenomenlere karşı ortak bir kavrayış geliştirmek de çok önemli. Özellikleri emperyalizmin analizi, uluslararası komünist hareketin tarihine dair analizlerde ortaklaşma önemli; ki bu tarihin meşruiyeti bugün Avrupa Parlamentosu tarafından ortaya atılan önerge ile sorgulanmaya çalışılmaktadır. Bu bizim örgütsel olarak daha fazla birlik içinde hareket etmemiz gerektiğini gösteriyor, ki bu ideolojik birliği ilerletmek adına da çok önemli. Bu amaca hizmet edecek bütün inisiyatifler partimiz tarafından desteklenecektir,  bu nedenle buradayız. Bu tür toplantılara katılmak bizim için bir sorumluluktur.