Hollanda seçimleri liberal Avrupa'yı neden 'rahatlattı'?

Hollanda'da seçimleri 'merkez sağ' Rutte'nin kazanmasının ardından, Almanya merkezli liberal Avrupa rahat bir nefes aldı. Rutte de, seçim sonrası konuşmasında, adını Brexit ve Trump ile birlikte andığı "yanlış popülizme" dur dediklerini söyledi.

Dış Haberler

Türkiye ile olan gerilim nedeniyle bir anda tüm Avrupa'nın gündemine oturan Hollanda seçimleri, iktidardaki Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi'nin (VVD) galibiyetiyle sonuçlandı.

"Merkez sağ" olarak tanıtılan Başbakan Mark Rutte'nin iktidarda kalması, Almanya merkezli AB'nin liberal çevrelerinde sevinçle karşılandı.

Rutte de, seçim sonrası yaptığı zafer konuşmasında, "Bu akşam Hollanda, Brexit'ten ve Amerikan seçimlerinden sonra, popülizmin yanlış türüne 'dur' dedi" ifadelerini kullandı.

Seçim öncesi bazı anketlerde önde görünen ırkçı Geert Wilders ve partisi Özgürlük Partisi ise, AB kurulu düzeni tarafından "kurulu düzen ve AB karşıtı" olarak değerlendiriliyordu.

Wilders'in olası bir zaferinin, AB'de bu sene içinde yapılacak üç önemli seçimde sağcı-popülist partileri iktidara getirmesinden korkuluyordu. Bunun en yakın örneği, Nisan ve Mayıs ayında Fransa Cumhurbaşkanlığı için yarışacak "proto-faşist" Marine Le Pen.

Tam da bu nedenle, AB'nin şu andaki motor gücü olan Federal Almanya Şansölyesi Angela Merkel, seçim sonuçlarının "hayli Avrupa yanlısı net bir sinyal" vermesinden duyduğu sevinci gizlemedi.

Fransa'da Le Pen'e karşı yarışacak olan "merkez" aday Emmanuel Macron da, Rutte'nin galibiyetinin, "aşırı sağın zaferinin önceden belirlenmiş bir sonuç olmadığını" gösterdiğini ve "ilericilerin momentum kazandığını" ileri sürdü.

Fransa Cumhurbaşkanı Fraçois Hollande'a göre, seçim sonuçları "aşırıcılığa karşı net bir zafer" iken, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'e göre, "birçokları için bir ilham."

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault ise, Hollanda halkını "aşırı sağı durdurduğu için" tebrik etti.

Ancak liberal Avrupa'nın "rahatlamasında" göz boyayıcı bir taraf var. Rutte'nin partisi VVD ile seçimin üçüncü partisi Hıristiyan Demokratlar (CDA), ırkçı Wilders'in göçmen karşısı siyasetinin önemli bir bölümünü kendi programları haline getirmiş durumda. 

Üstelik Wilders, VVD'ye el uzatarak, koalisyon görüşmelerine katılmak istediğini, şu anda Hollanda'nın en büyük ikinci partisi olduklarını da vurgulayarak açıkladı.

Ayrıca, VVD'nin yılları için oy oranı azalırken, iktidar partisinin koalisyon ortakları da dramatik kayıplar yaşıyor. Bunlardan biri olan İşçi Partisi, bir önceki parlamentoda 38 milletvekiline sahipken, yeni sonuçlara göre şu anda yalnızca 9 temsilciye sahip.

VVD ve ortaklarının bu düşüşünde en büyük payın, diğer AB ülkelerinde olduğu gibi, yoğun kemer sıkma politikaları olduğu düşünülüyor.