Emperyalist hiyerarşide küresel rol kapma mücadelesi: Fuar vesilesiyle Rus savaş sanayii

MAKS 2019 Havacılık ve Uzay Fuarı, Putin - Erdoğan görüşmelerinin arkaplanı olarak kaldı. Oysa ilgilileri ve elbette AKP yönetimi için Rus savaş sanayini bir kez daha mercek altına almak için iyi bir neden oluşturuyordu. Ogün Eratalay, Rus savaş sektörünü yazdı.

soL - Ogün Eratalay

Türkiye Erdoğan-Putin görüşmesindeki dondurma mizansenine, limuzinli helikopter pazarlıklarına ve Su-57 flörtlerine odaklandı. Suriye başta olmak üzere bölgesel açılımların masaya yatırıldığı görüşmelerin sözüm ona bahanesi olan MAKS 2019 Havacılık ve Uzay Fuarı aslında sadece kullanılan bir arka plan olarak kaldı.

Acaba gerçekten öyle mi? Bu vesileyle Sovyet sonrası Rusya burjuvazisinin daha çok da savaş sanayiinin durumunu kısaca ele alacağız.

Rusya Federasyonunun toplam ihracatına bakıldığında ana kalem olan petrol ihracatının ardından gelen savunma sanayisi ihracatının yaklaşık %21 gibi ciddi bir oran oluşturduğu görülmekte. Elbette bunun bir altyapısı var. O da hiç şüphesiz 1991 yılında dağılan Sovyetler Birliği. Sovyetler Birliği tarafından dünya barışının korunması ve başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin tehditlerine karşı koymak için yapılandırılan savunma sanayii bugün kapitalist mantıkla idare ediliyor.
 

Küresel silah ihracatçısı ülkeler

Rusya, ABD’nin ardından dünyadaki en büyük silah ihracatçısı konumundadır. Çok sayıda ülkeye çok değişik silah sistemleri satan Rusya’nın en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında Hindistan, Vietnam ve Cezayir geliyor. Silah sistemleri ifadesini biraz açmak gerekirse şu verilerle karşılaşıyoruz:
    • T-72 ve T-90 tankları (Hindistan-Vietnam-Beyaz Rusya)
    • Mig-27 ve Su-30 savaş uçakları (Hindistan)
    • Klimov TV3-117 Helikopter motorları bölgesel onarım merkezi (Vietnam)
    • Ansat Helikopterleri (Çin)
    • Kuznetsov NK-14 Gaz türbin motorları (Arjantin)
    • Optik ürünler (Finlandiya)
    • Füze sistemleri (Çin-Beyaz Rusya)

Rus tanklarının ihraç edildikleri ülkeler

Eldeki verilerin sadece bir kısmını oluşturan bu tabloyla bile Rus burjuvazisinin Sovyet sonrası Yeltsin döneminde yaşanan bocalamaları Putin yönetimiyle aşmış olduğu görünüyor. Ülkemizdeki yapıya benzer bir şekilde merkezi devlet yapısıyla iç içe bir savunma sanayi yapılanması ortaya konmuş. 
Rusya Federasyonu Askeri-Sanayi Komisyonu (Военно-промышленная комиссия Российской Федерации) adı verilen kurum sayesinde merkezi idare ve savunma sanayiindeki aktörler koordine olmakta, strateji belirlenmektedir. Komisyonun yönetim kurulunda bizzat devlet başkanı, genelkurmay başkanı, istihbarat şefinin yanı sıra şirket sorumluları da bulunuyor. Tüm silah ihracatları ise tek bir elden Rosoboronexport firmasından yapılıyor.
Savunma sanayisinin içerdiği sektörler arasında uzay araştırmaları (Rusya Federal Uzay Ajansı, Roskosmos) ve nükleer enerji (Rusya Atom Enerjisi Kurumu, Rosatom) kullanan platformların olduğu hatırlanırsa komisyonun gücü, etkisi ve önemi daha da iyi algılanabilir.
Rus ekonomisi düşük petrol fiyatları, Ukrayna İç Savaşı'nın ardından ilhak edilen Kırım ve fiilen işgal edilen doğu Ukrayna bölgeleri nedeniyle Batı ülkelerinin uyguladığı yaptırımlarla boğuşuyor.
Bu dönemde patlak veren Suriye İç Savaşı ise Rus savaş teknolojisinin gerçek savaş koşullarında denenmesi olanağını getirdi. Rusya Esad yönetiminin yanında yer alarak savaşta belirleyici unsur oldu, hala da olmaya devam ediyor. Bizzat Putin bu konuya değinmiş, hatta itiraf denilebilecek bir açıklamada bulunarak, Rus savaş sanayii ürünlerinin Suriye'de gösterdiği başarının ardından silah siparişlerinin arttığını belirtmiştir.
Bu anlamda yeni silahların denenmesi ve olası müşterileri yeni "ürünlerin" sergilenmesi için Suriye iyi bir zemin oluşturmuştur.
*
Rusya, savunma sanayi ihracatları olarak bakıldığında eski sosyalist blok ülkeleriyle kurulan ekonomik ilişkilerin yanı sıra Latin Amerika, Afrika, Orta Doğu ve Güneydoğu Asya’da da güçlü bağlantılar kurmuş durumdadır. En ileri teknolojilerin kullanıldığı bu alan, uzay çalışmaları ve nükleer kabiliyetle birlikte düşünüldüğünde Rusya’nın emperyalist hiyerarşide küresel konumunu koruyup geliştirmesi için önemli bir manivela görevi görüyor.