Die Welt: Hayır çıkarsa Erdoğan'ın tek seçeneği erken seçim

Alman gazetelerinin yorum sütunlarındaki ağırlıklı konular; Türkiye’deki anayasa referandumu, idam cezası tartışmaları, Suriye’deki savaş ve ABD’nin dış politikası. Die Welt gazetesi, referandumda hayır çıkması durumunda Erdoğan'ın erken seçime gideceğini savunuyor.

Türkiye'deki anayasa değişikliği referandumu için geri sayım devam ederken Alman basını da gelişmeleri yakından takip ediyor.

Deutsche Welle Türkçe'nin Alman basınından derledikleri şöyle:

Berlin’de yayımlanan Die Welt gazetesinin yorumu:

"Peki, ya referandum başarısız olursa? Cumhurbaşkanı o zaman mümkün olduğu kadar yakın bir tarihte erken seçimlere giderek, anayasa değişikliklerinin hayata geçirilmesinin önünü açacak olan üçte ikilik çoğunluğa ulaşmaya çalışacaktır. Bu ise, en yüksek düzeyde istikrarsızlığın ve güvensizliğin hakim olacağı bir senaryo olacaktır. İktidar teknokratı Erdoğan, farklı görüşte olanlara yönelik baskı politikasını daha da yoğunlaştıracak, Yeni Osmanlıcılığı tetiklemeye devam edecek, milliyetçiliği ateşleyecek ve toplumda kutuplaşmaya oynayacaktır. Avrupa Birliği ile gerilim de geçici olarak artacaktır. Genelde pek söz dinlemeyen Avrupalılar, dış kaynaklı tehditkar karanlık güçler kurgusuna gayet iyi uyuyor. Ama Erdoğan er ya da geç yine Avrupa'nın kollarına geri dönecek, zira Avrupasız bir Erdoğan hayatta kalmayı başaramaz. Tek seçeneği var, o da Avrupa.”

Uluslararası Af Örgütü, 2016 yılında infaz edilen idam cezalarının sayısının azaldığını ancak idam cezasına çarptırılanların sayısının arttığını açıkladı. Mindener Tageblatt bu istatistikleri, Türkiye'deki idam cezası tartışmalarını da içine katarak değerlendiriyor:

"ABD gibi ülkelerin, arkaik ve anlamsız idam cezasından vazgeçmeye yanaşmaması, Hristiyan Batı kültürü için medeni bir utanç. Çin gibi bir ülkenin, resmi veriler olmasa bile, infaz sayılarını daha da artırmış olması, hem iktidarın insan onurunu hiçe sayan tutumunu hem de bu cezanın suçtan caydırma potansiyelinin (o da varsa tabii) ne kadar düşük olduğunu gösteriyor. Türkiye gibi bir ülkenin, hem de siyasi suçlar nedeniyle -  ya da rejimin siyasi olarak nitelendirdiği suçlar yüzünden – yeniden idam cezasını getirmek istemesi, daha önce idrak edilen tüm noktaların artık hiç kale alınmaması anlamına geliyor. Devlet eliyle insan öldürülmesinin ceza olarak uygulanması, hatta bazı yerlerde dinin gerekçe gösterilmesi, bir toplumdaki insanlık dışı zihniyetin göstergesi.”

İtalya’da bir araya gelen G7 dışişleri bakanları, Rusya'ya Suriye’deki nüfuzunu kullanması çağrısı yaptı. Frankfurter Allgemeine Zeitung konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Batı, yeni bir hamleyle Suriye'deki krizin ortak çözümü için Rusya'yı kazanmak istiyor. Geçen yıllarda benzeri girişimler hep başarısızlığa uğramıştı. G7 dışişleri bakanlarının Rusya'ya çağrısı, süreci hareketlendirebilir. Zira, kimyasal silah kullanmaktan çekinmeyen Esad yönetimindeki bir Suriye'nin uzun vadede stratejik bir kazanç yerine bir yük olacağı görüşü, Kremlin'de giderek yerleşiyor. İran, Tahran-Şam-Beyrut hattındaki ‘Şii eksenini' ayakta tutabilmek için Esad'a destek vermeye devam etmek zorunda. Ancak Rusya için, Suriye'deki angajman ancak Moskova'nın bu ülkeyi Suudi Arabistan gibi ülkelere uzanan bir köprünün ayağı olarak kullanabilmesi halinde anlam taşıyor. Ama Kremlin'in bunun için Esad'ı kurban etmesi gerekecek.”

Geçen hafta ABD'nin Suriye'de bir hava üssünü vurması, gündemin en önemli maddelerinden biri olmuştu. Beyaz Saray'dan yapılan son açıklamada ise, ‘Başkan Donald Trump'ın Suriye'de başka saldırılara da onay vermeye açık olduğu' bildirilmişti. Stuttgarter Zeitung da yorum sütununda Washington'ın dış politikasını masaya yatırıyor:

"ABD Başkanı’nın müdahalelere karşı çizgisinden radikal dönüşünün üzerinden yaklaşık bir hafta geçti, ancak bu dünya gücünün gelecekteki dış politika rotası konusunda tam bir belirsizlik hakim. Trump'ın sessizliği, sözcüsünün ağdalı sözlerle doldurmaya çalıştığı bir vakuma yol açtı, kabine üyelerinin ise çelişkili açıklamalar yapmalarına neden oluyor. Bir gün Suriye diktatörü Esad'ın devrilmesi en önemli hedef olarak tanımlanırken, diğer bir gün IŞİD'in yenilmesi ilk sıraya geçiyor. ABD bir yalnız kimyasal silahlar kullanılırsa müdahale edeceğini açıklıyor, bir masum siviller öldürülürse. Savaş ve barış hakkındaki kriterler konusundaki kakafoni tedirgin edici.”