1990lardan beri petrol ihtiyacı petrol üretimini geçen Çin Halk Cumhuriyeti, 2008 yılından beri petrol tüketiminin hızla artmasıyla Ortadoğu'da daha etkin rol oynamaya başladı. Suudi Arabistan, Angola, Irak, İran ve Umman başta olmak üzere esas olarak Ortadoğu ve Afrika bölgesinden petrol ihtiyacını karşılayan Çin, bölge siyasetine ilgisini arttırdı.

Son 10 yılda Afrika'da altyapı yatırımlarına başlayan ve Afrika ülkeleriyle diplomasiyi geliştiren Çin, 2013 yılında Mali'deki çatışmaların petrol zengini Cezayir ve Libya'ya sıçramaması için asker yollayarak, ilk kez bölgede asker bulundurmuş oldu. Günlük 11 milyon varil talebi olan ülke, bunun 6.5 milyonunu dışarıdan satın alırken, petrol akışının kesilmemesi için bölgede risk altında bulunan yerlere gemi de yerleştirmeye başladı. 

Denizdeki varlığını güçlendiren ülke, bununla da yetinmeyerek savaş durumlarında enerji sorunu yaşamamak için devasa petrol depoları inşa etmeye başladı. ABD'nin tahminlerine göre 2020'ye kadar 500 milyon varillik depo inşa etmiş olacak olan Çin, uçak gemisi inşa etmeye ve hücum denizaltısı üretimine de başladı.

Askeri harcamaları büyüme oranının üzerinde arttıran Çin, henüz ABD ordusuna rakip olacak boyutlarda orduya sahip olmasa bile kurduğu ekonomik ağı büyütmeye devam ediyor. Güney Çin Denizi'nde ABD filosuyla karşı karşıya gelen ülkenin, çakışan petrol menfatleri sebebiyle, ABD'nin hava, kara ve deniz üsleri bulundurduğu Ortadoğu'da da ABD egemenliğine karşı gelmesi söz konusu olabilir.