ANALİZ I Lübnan’da yeni Diyab hükümeti kime güven verecek?

Lübnan’da ekonomik taleplerle 17 Ekim’de başlayan halk ayaklanması üzerine eski başbakan Harriri istifa etmişti. Yerine atanan Hasan Diyab ile süreç yeni bir boyut kazandı.

soL - Ali Somel

Lübnan’da eski bakan Hasan Diyab Cuma günü Cumhurbaşkanı Mişel Avn tarafından başbakan olarak atandı. Lübnan’da aylardır devam eden eylemler üzerine eski başbakan Harriri istifa etmiş ve egemen siyaset çevreleri ile Batılı ülkeler yeni bir ‘reform’ hükümeti arayışına girmişti. Yeni atanan Diyab, ABD ve AB tarafından desteklenen bir teknokrat hükümeti kurmak istediğini açıkladı.

Siyasetteki yolsuzluğa batmışlık karşısında siyasi aidiyeti olmayan bir akademisyenin atanmış olması, toplumda yeni hükümete meşruiyet kazandırma çabası olarak yorumlanıyor. Oysa Lübnanlı akademisyenler arasında Lübnan krizinin IMF ile çözülemeyeceği yüksek sesle dile getiriliyor. Halk sokak eylemlerini sürdürürken mezhepçi siyasetin sokak eylemlerindeki sınıfsallığı gölgeleme eğiliminde olduğu görülüyor.

HİZBULLAH DESTEKLİ FAKAT BATI DESTEĞİ DE ARIYOR...

Diyab’ın atanmasının ilginç yanı, ABD-İsrail’e karşı direniş cephesinin temsilcisi Hizbullah tarafından destekleniyor olması. Hizbullah eylemler sırasında yeni bir hükümete gerek olmadığını ve eylemlerin bir ABD komplosu olduğunu ima eden açıklamalar yapmıştı. ABD’nin eylemcileri destekleyici bir açıklaması şüphe uyandırmakla birlikte eylemlerde mezhepçilik karşıtlığı ve sermayenin talanına dönük tepki öne çıkıyordu.

Amerikan Beyrut Üniversitesi’nde akademisyenlikten gelen Diyab, Batı’nın Hizbullah’a kuşkuyla baktığını ancak Lübnan’ı kurtarmak isteyen bir hükümete destek vermesini umduğunu açıkladı. Diyab’ın başbakan olarak atanmasıyla eş zaman olarak Lübnan’a gelen ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Hill’in ve Fransız Dışişleri’nin Diyab konusunda aykırı bir yorum yapmamaları ve aynı ‘reform’ dilini konuşmaları dikkat çekiyor. Buna karşılık Hizbullah’ın haber sitesi Al Manar’a göre Hill’in ziyaretinden önce Meclis’in Diyab’ı atamış olması bir ulusal egemenlik göstergesiydi.

MEZHEPÇİLİK YENİDEN?

Diyab’ın atanmasıyla birlikte ülkenin çeşitli noktalarında protesto eylemleri yaşandığı bildiriliyor. Ne var ki sokağa çıkanlar Beyrut’un Sünni mahalleleri ve diğer kentlerde Hariri’nin Sünni destekçisi tabanı. Oysa Hariri tam da protestolar nedeniyle istifa etmek zorunda kalmış ve geçen hafta tekrar başbakan olmak istemediği haber konusu olmuştu. Şimdi ise Sünnilerin Diyab’ı benimsemediği ve Harriri’nin kitleyi yönlendirdiği öne sürülüyor.

Haftalar önce esas olarak Harriri hükümetin karşı sürmekte olan eylemlere Şii Gelecek (Emel) Partisi ve Hizbullah’tan zaman zaman saldırılar yaşandığı haberleri geliyordu. Bugüne gelindiğinde roller değişmiş görünüyor. Hariri’nin örtülü desteğiyle Sünni kesim Diyab’ın evini kuşatmış ve birden fazla kentte Harriri yanlıları Sünnilerin Diyab’ı kabul etmeyeceğini ilan etmiş. Bu tablo, eylemlerin baştaki mezhepçiliğe karşı birlik görüntüsüne gölge düşürme ihtimalini doğuruyor.

KOMÜNİSTLER: ‘ÖZELLEŞTİRME PROGRAMI YIRTILMALI’

Eylemlerin başından itibaren Lübnan Komünist Partisi Hizbullah’ın kuşku uyandıran açıklamalarına karşı eylemlere ABD müdahalesi olmadığını ve ABD’ye de itiraz ettiklerini ifade ediyordu. Hizbullah’ın temsil ettiği direniş meşru olsa da buna yaslanarak IMF programlarını sineye çekmesini eleştiriyordu. Bir taraftan Hariri hükümetinin yol açtığı ekonomik yoksullaşma diğer yandan Hizbullah’ın statükoyu koruma çabasına karşı kitlesel tepki komünistler tarafından tüm mezheplerden egemen siyasetin reddi olarak değerlendiriliyordu.

Mezhepçiliğe karşı olmanın yanı sıra özelleştirmeci bir reformun çözüm gibi sunulmasını da peşinen redden LKP, tam da böyle bir reformu gündeme getiren son gelişmeler üzerine bir açıklama yaptı. Açıklamada, Cumhurbaşkanı Avn’ın Diyab programını açıklamadan onu atadığı ve önceki Harriri hükümetinin devamcısı gibi Amerika destekli ve kamu işletmelerini özelleştirmeyi hedefleyen bir programın yırtıp atılması gerektiğini savundu. Yeni hükümetin halkın talepleriyle ilgilenmeyeceğini açıklayan Lübnanlı komünistler “intifadaya devam” dediler. ABD diplomatı David Hill’in ziyaretini de protesto ederek Lübnanlı yetkililere ABD baskılarına boyun eğmemeleri ve sokaktakilerin taleplerini karşılamaları çağrısı yaptılar.