Amerikan emperyalizminin kanlı bir sayfası: Mai Lai katliamının 50'nci yılı

Bundan tam 50 yıl önce, 16 Mart 1968'de Vietnam'da bir Amerikan taburu Mai Lai köyünde hiçbir şeyden habersiz masum insanları katletti. Bebek, çocuk, yaşlı, kadın yüzlerce insanın öldürüldüğü bu katliam, Amerikan emperyalizminin dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdiği yüzlerce katliamdan biri olarak insanlığın utanç tarihine yazıldı.

Levent Özübek

Vietnam savaşının, daha doğrusu Amerikan silahlı kuvvetlerinin Vietnam'a ve Vietnam halkına karşı giriştiği kanlı saldırının en acı sayfalarından biri de 1968 yılının 16 Mart günü, Vietnam'da Quang Ngai eyaletine bağlı Mai Lai köyünde yaşanan ve sonradan tüm dünyada "Mai Lai Katliamı" adıyla anılacak olan korkunç insan kırımıdır.

Bu olay, ondan 18 önce Kore'de, yine Amerikalılar tarafından yapılan ve kadın, çocuk, yaşlı 300 masum insanın öldürüldüğü No Gun Ri katliamıyla birlikte yirminci yüzyılın en feci kırımları arasına girmiştir.

Katliam öncesi, aynı yılın Ocak ayında Amerikan kuvvetlerinin Vietnam Halk Kurtuluş Ordusu ve Viet Kong gerillaları karşısında ağır bir yenilgi aldığı Tet Mau Than Savaşı'nın verdiği öfke, işgalci Amerikan askerleri arasında artmıştı. Kaybedilen stratejik üstünlük mutlaka geri alınmak isteniyor ve bu amaçla yapılan planlarda Mai Lai köyü coğrafi bakımdan önemli bir yer tutuyordu.

Köyün bağlı olduğu Quang Ngai eyaleti Viet Kong gerillalarının üssü ve en etkin olduğu yer olarak düşünülüyordu. Halkın bu gözüpek komünist kahramanlarına karşı mutlaka bir harekât yapılmalıydı Amerikan kurmayına göre.

Kendilerine Rangers 23. Piyade Taburu denilen Amerikalı askerler 15 Mart 1968 günü akşam saatlerinde, hiçbir şeyden haberi olmayan, masum insanların yaşadığı Mai Lai köyüne sinsice yaklaşmışlardı. Vietnam'a üç ay önce sevk edilmiş ve henüz herhangi bir silahlı çatışmaya girmemiş birliğin başında Üsteğmen William Calley vardı. Ertesi sabah köye girerek tüm köylüleri bir yere topladılar. Evlerde saklandığı düşünülen Viet Kong gerillaları aranıyordu ve köydeki evlerin tümü ateşe verilmişti. Ancak aradıklarını bulamamışlardı.

Alana topladıkları beş yüz insan vardı. Kadın, çocuk, yaşlı, hasta… Bu savunmasız, masum insanların hepsini, hiçbir sebep yokken, acımadan katlettiler. Kadınların bazılarına öldürülmeden önce tecavüz edilmiş, vücutları, organları kesilmişti.

16 Mart günü köyün pazarının kurulduğu gündü. Sabah pirinçten ibaret kahvaltılarını yapıp pazarı kurmaya hazırlanan köylüler bir anda karşılarında Amerikan askerlerini görünce önce durumu anlamamışlar, pek korkmamışlardı. Çünkü askerlerin böyle bir katliam yapacakları akıllarına bile gelmemişti. Ancak bir süre sonra tüm köylülerin alanda toplanmaları istendi. Ardından çevrede gürültüyle uçmaya başlayan Amerikan helikopterleri birazdan orada büyük bir felaketin yaşanacağını haber veriyordu adeta.

Kısa süre sonra hiçbir şey söylenmeden, hiçbir şey sorulmadan katliama başlandı. Tüm köylüler başlarından vurularak öldürülüyorlardı. Bu durum Vietnamlıların bir karşı koyma hareketine veya Amerikalı askerlerle bir çatışmaya girmemiş olduklarını da kanıtlıyordu. Anlaşılan, Amerikalıların Vietnam halkına karşı önüne geçemedikleri bir kinleri vardı.

Katliamın fotoğraflarını bile çekmişlerdi. Fotoğrafta gömleğinin düğmelerini iliklemeye çalışırken görülen Vietnamlı kadına az önce tecavüz edilmişti. Kadın fotoğraf anından saniyeler sonra öldürülecekti. Korkudan ağlayan çocukları da vuruyorlardı. Kısa süre içinde köyde yaşayan insan kalmamıştı.

BİR UTANÇ GÜNÜ

Bu korkunç olay önceleri kamuoyundan saklanmak istendi ama olmadı. Ron Ridenhour adlı piyade erinin aynı yıl içinde Başkan Nixon'a yazdığı ve katliamın tüm safhalarını ayrıntısıyla anlattığı mektupla beraber, ister istemez kamuoyuna yansıdı.

Özel bir mahkeme kuruldu, sözde suçluları yargılayacaklardı. Televizyonun yaygın olmadığı o dönemde mahkemeyi radyolar naklen yayınlıyorlardı. Üsteğmen'e ömür boyu hapis cezası verildi.

Ama o, bu cezayı çekmedi. Duruşmalarda hafifletici sebepler icat edilmişti. Bu cani askerlerin Vietnam'a gelişinden, 16 Mart günü yaptıkları bu katliama kadar geçen sürede yirmi iki askerleri mayınlara basarak ölmüştü. Katliamdan birkaç gün önce de birliğin çok sevilen popüler çavuşu yine mayına basarak ölmüştü. İşte bu iddialar hafifletici sebep sayılmıştı. Üsteğmen William Calley üç buçuk yıllık ev hapsinden sonra cezası tamamlanmış oldu. Oysa sadece kendisi bu olayda yirmi iki masum insanı öldürmüştü.

Bugün bir utanç günüdür.

VİETNAM SAVAŞINDA AGENT ORANGE

O günlere kadar dünyada hiç görülmemiş bir bomba ortaya çıktı Vietnam'da. Bu, kimyasal bir silahtı. Bomba atılan bölgedeki tüm ormanları ve bitki örtüsünü bir anda kurutup yok ediyordu. Adına Agent Orange denilen bu kimyasallar iki türlüydü. Birisi bitkileri tümden yok eden bir madde, diğeri tüm yaprakları kavurup döken başka bir kimyasal bileşikti.

Kimyasal saldırıya maruz kalmış Vietnamlı bir subay

Amerikan ordusunun böyle bir silahı Vietnam’da ve özellikle Quang Ngai eyaletinde kullanmasının nedeni, öncelikle orada yıkım yapmaktı. Ayrıca ormanlık bölgelerde Viet Kong gerillalarının yerleşmiş olduğu, bunları açığa çıkarmak için böyle bir silahın barbarca kullanıldığını anlaşılmaktaydı. Aslında Amerikan resmi makamlarından bu konuda yapılmış bir açıklama yoktu. Böyle utanç verici bir silah kullandıklarını açıklamak istemiyorlardı.

Karşılaşılan olay çok korkunçtu. Yeşillikler içindeki güzel ülke, bir anda çorak, bitkisiz, yoz bir alana dönüşüyordu. Çok acı bir manzaraydı. Ama çok daha acısı, Agent Orange’ın yakıcı etkisine maruz kalmış insanların ve hayvanların durumuydu. Hemen ölmeyenlerin vücutları yanık içindeydi.

ABD bu silahı Vietnem'da 1961-1971 yılları arasında sıklıkla kullandı. Nasıl olsa başkalarının ülkesiydi, başka insanlar ölüyordu. Hayvanlarınsa hiç önemi yoktu onlara göre. Tahminlere göre Vietnam'da Agent Orange bombalamaları sonucunda dört yüz bin kişi ölmüştü. Gelecek kuşaklarda doğan beş yüz bin çocuk, ana babaları bu kimyasal maddeye maruz kalmış olduklarından sakat doğmuştu.