Alman seçimlerinde Erdoğan'ın partisi hangisi?

Minyatür Erdoğan Remzi Aru'nun, 24 Eylül seçimlerinde Erdoğan'ın ''Türkiye'nin düşmanları'' demogojisini karşılayabilecek bir temsiliyete ulaşamayacağını şimdiden öngörebiliriz. Erdoğan'ın asıl amacı, Almanya'da kendisine yandaş parti seçtirmekten çok öte, var olan hasmane tutumu derinleştirerek, siyasetten süpürülmesini olabildiğince geciktirmekten…

Tevfik Taş

Sağın geleneksel tutumudur: Her şeye mal-mülk gözüyle baktığı için yaşadığı ülkeyi de mülk gibi görür. Sağ için ülke, toplumun varlığını biçimlendirdiği kolektif coğrafya değil, kendisi gibi açgözlülerin her an saldırısına uğramaya hazır korunmaya muhtaç mülktür.

AKP'nin şefi Erdoğan'ın diline doladığı ''Türkiye'nin düşmanları'' retoriğidir söz konusu olan...

Halk düşmanı AKP'nin şefi, Almanya'da oy kullanma hakkına sahip 1,2 milyon Türkiye kökenlinin ''Türkiye'nin düşmanı olan partilere'' oy vermemesini istiyor.

24 Eylül'de sandığa gidecek Almanya'da iç siyasete girdi yapmayı hedefleyen bu demagojiye gelmeden önce, emekçilerin kolektif coğrafyası olarak Türkiye'nin asıl düşmanlarının öncelikle ve ivedilikle dışarda aranmasının beyhudeliğine dikkat çekmekte yarar var. Türkiye'nin kanını emen patronlar ile yatıp kalkan AKP ve şefinin, dışarıda düşman araması en pespaye cinsten demogoji olmaktan öte anlama sahip değildir.

Üzeri çizilmeye çalışılan bu gerçeğin, altının çizilmesinde sonsuz yara vardır.

Tarihte görece 'kaliteli' demagoji yapan sermaye sınıfı liderleri görülmüştür. Ancak Erdoğan ve onun kalibresindeki tiplerin bu tipoloji ile uzaktan yakından alakası yoktur.

Emek ve aydınlanma düşman Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'nin düşmanları'' olarak çemkirdiği partilerin adlarını da verdi bi çırpıda: Hristiyan Demokrat Birlik partileri (CDU/CSU), sosyal demokrat SPD ve Yeşiller Partisi.

Bu partilerin emeğin, aydınlanmanın, sosyalizmin Türkiyesi'ne düşman olduklarına kuşku yok. Ama bu partilerin emeğin, aydınlanmanın, sosyalizmin Almanyası'na düşman olduklarından da bir o kadar emin olmakta yarar var!

Evet, bu düzen partileri ve Erdoğan'ın dile getirmediği daha pek çokları eşitliğin, sömürüsüz dünya özleminin, aydınlanmanın, sosyalizmin tam karşı cephesinde konumlandıklarıdan kuşku duyulmamalıdır. Ama bunu ifade etmek kala kala Erdoğan'a mı kaldı!

ERDOĞAN'IN ADINI ZİKRETMEDİĞİ PARTİLER: FDP, AfD, SOL PARTİ

Erdoğan, düzen partilerinin en kabadayılarını saydı. Acaba ismi geçmeyenlere oy verin demek gibi bir niyeti olabilir mi, diye sormak gerekebilir.

Merkel'in partisi CDU ve onun Bavyeralı yapışık ikizi CSU söylendi; sosyal demokrat SPD ile Yeşiller partileri de listeye dahil edildiğine göre, geriye kalan partilere bakalım...

Almanya'daki müesses nizamın birinci liginde siyaset koşturan ama Erdoğan'ın 'listesi'nde adı zikredilmeyen Hür Demokrat Parti FDP'ye oyunuzu verin denmiş olabilir mi?

FDP, 2013'den beri parlementoda temsil edilmiyor. Yüzde 5 barajına takıldı ultra liberaller. Yeni genel başkanları Christian Lindner, geçen hafta Alman siyasetinde bomba etkisi yaratan sözler etmişti.

Rusya'nın Kırım'ı ilhakını şimdilik boş verelim, Kırım meselesi ''uzun vadeli geçici bir durum'' olarak görülmeli, Rusya ile ticarete kaldığımız yerden devam etmeliyiz mealinde konuştu. Diğer düzen partileri ''ilkesel tutum''dan dem vurup,  öfkelenir gibi yaptılar.

FDP'nin şefine en güçlü destek, SPD'nin eski şefi, emekli başbakan Gerhard Schröder'den geldi. Schröder, Kırım'ı bir kenara bırakın, Rusya'sız Almanya olmaz demeye getirdi. Tepkiler, birdenbire yumuşadı...

Bu konunun Erdoğan'ın seçimlerde desteklenecek parti arayışı ile ilgisi var mıdır? Ya da olabilir mi? Bunu göreceğiz, ancak liberal parti de Erdoğan'ın partnerliğinden gına geldiği için, önerilen seçenek olma ihtimali sıfıra yakındır.

Son iki yıl içerisinde siyasi sahneye adım atmış olmasına karşın Almanya İçin Seçenek AfD adındaki, ana akıma medyaya göre,  ''sağ popülist'' bize göre, düpedüz ırkçı partinin Erdoğan'ın ''oynunuzu verin'' diyeceği parti olma ihtimali de son derece zayıftır.

AfD, parlementoda temsiliyeti olan düzen partilerine daha sağdan eleştiriler yapıyor.

Erdoğan ile yapılan sığınmacı anlaşmasının hemen feshedilmesini, sınırların tel örgülerle donatılmasını, camilerin kapatılmasını talep ediyor. Merkel'in canını acıtmak için dahi Erdoğan'ın AfD'yi işaret edeceği zayıf ihtimal olarak duruyor.

Der Spiegel'in ''Ankara'nın küfürbaz despotu'' olarak nitelediği Erdoğan'ın adını saymadığı bir başka düzen partisi, Sol Parti olabilir mi?

'Olmaz öyle şey, imkansız!', demeyin hemen...

AKP'NİN ALMANYA ŞUBESİ İKİ PARTİ: BİG ve ADD

YouTube'de şu videoya bi bakın lütfen.

AKP'nin Avrupa'ya yöneltilmiş borazanlarından olan ''Kanal Avrupa''nın bıçkın moderatörü Muhsin Ceylan'ın şu programında arzı endam eden tiplere bir bakın: Sol Parti'li Duisburg Belediye Başkanı Erkan Kocalar, Erdoğan'ın Almanya'da kurdurduğu birinci parti olan ''Yenilik ve Adalet İttifakı'' (BİG) Genel Başkanı Haluk Yıldız ile yine Erdoğan'ın örgütlettiği ikinci AKP partisi olan Alman Demokratlar İttifakı (ADD) Genel Başkanı Remzi Aru ''güzel güzel''  sohbet ediyorlar.

Sol Parti'li Erkan Kocalar'ın adı sol olan bir partinin üyesi olduğunu alt yazı olarak geçmemiş olsalardı, yaptığı 'değerlendirmeler'den asla diğer iki AKP yalakasından ayıramazdınız!

Bereket ki, Sol Parti'de 'hâlâ solculukta ısrar etmek isteyen bir avuçta da olsa insan bulunuyor. Bu bağlamda, daha da önemlisi, düzen siyasetinin sol lastiği olmaya oynayan bu parti de Erdoğan'ın üzerine çizik atmış durumda. Bundan dolayıdır ki Erdoğan, AKP maşası haline getirdiği kitlesine gidin oraya oy verin demeyecek kadar kurnazdır.

Geriye Erdoğan'ın adını zikretmediği, ama iplerini elinde tuttuğu iki parti kalıyor. Yenilik ve Adalet İttifakı BİG ve Alman Demokratlar İttifakı ADD...

İki paravan parti de ''ittifak''lı her ne hikmetse.

Ancak 2010'da kurulan Yenilik ve Adalet İttifakı'nın Nurcu başkanı konusunda Gülenci Cemaat karışıklığı tereddütleri ortaya çıkmış olmalı ki, geçen yılın sonbaharında Alman Demokratlar İttifakı örgütlendi.

İçine Cemaat'in sızdığı şüphesi muhtemel BİG'in çember sakal, gümüş yüzüklü şefi Haluk Yıldız'ın Cemaat ile olan ilişkisi Erdoğan için bile muamma olduğu için AKP, ADD yedek atını dolaşıma soktu.

Alman istihbaratı ile arasının gayet iyi olduğu bilinen haftalık haber dergisi Focus, ADD'nin ''işveren'' genel başkanı Remzi Aru'yu 30 Kasım 2016'da, ''Erdoğan hayranı'' diye okurlarına tanıtmıştı.

Sol eğilimli Der Freitag dergisi 3 Temmuz 2016'da  ADD için, ''Erdoğan'ın Almanya'ya uzanan kolu'' nitelemesinde bulunmuştu.

Remzi Aru, kendi ifadesine göre, mazbut bir hayat sürerken ''Gezi olaylarından sonra siyasete girmeye'' karar vermiş. Çünkü Gezi onu çok germiş. Tayyip Erdoğan'a haksızlık ediliyormuş, kolları sıvamanın zamanı gelmişmiş...

ALMANYA'DAKİ TÜRKİYE KÖKENLİ GÖÇMENLERİN SİYASİ YÖNELİMİ

24 Eylül seçimlerinde 61,5 milyon seçmeni olan Almanya'da 1,2 milyon Türkiyeli seçmenin olması ne anlama geliyor?

Türkiye kökenli seçmenlerin siyasi eğilimleri üzerine araştırmalarda bulunan ''Data 4 U'' adlı şirketin verilerine göre, mevcut büyüme hızı dikkate alındığında ortaya çıkan sonuç şu: 2030 yılında mevcut seçmen sayısının iki katından daha fazla bir Türkiye kökenli kitle Alman seçimlerinde oy kullanabilecek.

''Data 4 U'' şirketinin bir başka verisi daha var.

2013'deki seçimlerde Türkiyeli göçmenlerin %64'ü SPD'yi seçmişler.

İkinci sırada, Yeşiller ve Sol Parti geliyor. CDU sıralamada yedinci sırada yer alıyor. Ve seçime katılma oranı da 'orijinal' Alman seçmenden daha yüksek: %71,5.

Mevcut parlementoda toplam 11 Türkiye kökenli milletvekili bulunuyor. Bunlardan 5'i SPD'de, 3'ü Yeşiller'de , 2'si Sol Parti'de , bir milletvekili de CDU'da.

Göç ve Entegrasyon Araştırmaları Komisyonu SVR'ın yaptığı 2016 yılı araştırmasına göre, ''Almanya'da yaşayan Türkiye kökenli göçmenler önceden olduğu gibi, şu an da sol yönelimli partilere eğilim duyuyorlar.''

SVR raporunu hazırlayanların SPD'yi, Yeşiller'i (hatta Sol Parti'yi!) ''sol'' olarak nitelemesi kendilerinin okumuş cehaletleri ile ilgili değilse, açıktır ki, ideolojik tercihleriyle ilgilidir...

Bu araştırmalardan çıkan bir başka gerçek daha var: Türkiye'de AKP'ye, MHP'ye oy veren seçmenin Almanya'da sol diye bildiği SPD veya Yeşiller'e oy vermesi, sömürü düzeni üzerindeki çok yönlü ideolojik aygıtların devre dışı kaldığı (en azından dil/kültür engeli nedeniyle) durumda emekçilerin bir tür sınıf içgüdüsü ile hareket ettiklerini göstermesi açısından çarpıcı bir örnektir.

ALMANYA ERDOĞANSIZ 'OLAĞANLAŞMA' PROGRAMINI GÜNDEMİNE ALDI

Emperyalist Almanya ile istikrar vaad etmeyen, ihtiraslı Erdoğan önderliğindeki piyasacı, gerici AKP arasındaki çıkar çatışması, yumuşatılabilir olma durumundan çıkmış görünüyor. Erdoğan'dan birkaç gömlek daha kıdemli Alman siyaseti, piyasa ile uyumlu, emperyalist politiklara sabitenmiş bir yeni 'olağanlaşma' programı ile kılıcını çekti.

Bu yeni olağanlaşma siyaseti konusunda Merkel'den Gabriel'e, Schulz ve Özdemir'e kadar bütün yönetici erkan, çeşitli vesileler ve biçimlerde Erdoğansız bir AKP ile uyumlu olacaklarının mesajını verdiler. Süpürüleceğini anlayan Erdoğan dengelere tutunmaya dönük son hamlelerini yapıyor.

Minyatür Erdoğan Remzi Aru'nun, 24 Eylül seçimlerinde Erdoğan'ın ''Türkiye'nin düşmanları'' demogojisini karşılayabilecek bir temsiliyete ulaşamayacağını şimdiden öngörebiliriz. Erdoğan'ın asıl amacı, Almanya'da kendisine yandaş parti seçtirmekten çok öte, var olan hasmane tutumu derinleştirerek, siyasetten süpürülmesini olabildiğince geciktirmekten ibaret. Patron partisinden başka parti tanımayan Erdoğan'ın 'başka' bir parti önerecek hali mi var.

Türkiye'nin Erdoğan gibi 'dost'u olduğu sürece, düşmana ihtiyacı kalmayacağı kesindir!