ABD'de solunum cihazı yokluğunun ibretlik hikayesi

ABD'de neden solunum cihazı sıkıntısı çekildiği ortaya çıktı. Meğer 2000'li yıllarda ucuza solunum cihazı üretip stoklamak için yapılan bir anlaşma, dev medikal cihaz şirketlerinden biri tarafından engellenmiş.

soL - Dış Haberler

Yeni koronavirüs (Kovid-19) kriziyle boğuşan ABD'de solunum cihazı ihtiyacı giderek akut hale geliyor. Dünyanın en büyük ekonomisi olan ve teknoloji üretiminde başı çeken bir ülkede neden solunum cihazı eksiği çekildiği ise merak konusuydu.

New York Times gazetesinde yayımlanan bir habere göre, yokluğun arkasında medikal sermayenin kamu sağlığına attığı bir kazık yatıyor.

Daha 2006 yılında, federal bir devlet kurumu olan BARDA kısaltmalı Biyomedikal İleri Araştırma ve Geliştirme Müdürlüğü, ABD'de yaşanabilecek bir solunum hastalığı salgını sırasında çok sayıda solunum cihazına ihtiyaç olacağını tespit etmiş.

BARDA yetkilileri görece düşük bir rakam olan 3 bin dolar maliyetle 40 bin adet solunum cihazı üretimi için Newport Medical Instruments isimli küçük bir firmayla anlamışlar. 6 milyon dolarlık anlaşma kapsamında firma 2011 yılında ilgili devlet kurumlarına 3 prototip sunmuş.

Ancak üretim başlayamadan büyük sermaye müdahale etmiş. Covidien isimli, yılda 12 milar dolar cirolu dev bir medikal cihaz şirketi Newport Medical Instruments'ı 100 milyon dolara satın almış. Kendisi çok daha pahalı solunum cihazları üreten Covidien, Newport Medical Instruments'ın BARDA ile anlaşmasını önce geciktirmiş, 2014'te de tamamen iptal etmiş.

Habere göre BARDA bu sefer 2019'da Philips elektronik şirketi yeni bir anlaşma yapmış. Tanesi yine 3 bin dolar civarında maliyeti olacak bir cihazdan 10 bin adet ısmarlanmış. ProPublica internet sitesinde yer alan bir habere göre ise Philips, Trilogy Evo Universal ismini verdiği cihazı üretmeye ve satmaya başladığı halde, şimdiye kadar ABD'ye hiçbir teslimat yapılmamış. Anlaşma kapsamında cihazların tesliminin 2020 ortasında gerçekleşmesi bekleniyormuş.

ABD'nin solunum cihazı teknolojisi geliştiren ülkelerin başında gelmesi durumu daha da ironik kılıyor.

Ülkede kamu sağlık kurumlarının sermaye karşısındaki çaresizliği, sermayenin varlığını sürdürdüğü bir düzenin halk yararına işleyemeyeceği tezini apaçık destekliyor.