5 Ekim Ekmek Ayaklanması: Devrime giden yolda kadınlar

5 Ekim 1789’da, bundan 230 yıl önce bugün, Fransa’da ekmek talebiyle Versay Sarayı’na doğru yürüyüşe geçen kadınlar, halkın saray yönetimine boyun eğmeyeceğini göstermişti. Versay Kadınlar Yürüyüşü, Fransız Devrimi’ne giden yolda tarihe yazılan en önemli mücadelelerden biridir.

soL - Ekin Bulut

Monarşik otoritenin sembolü olan Bastille Hapishanesi’nin 14 Temmuz 1789 günü baskı altındaki Fransız halkı ve burjuvazisi tarafından basılıp yıkılması, Fransız devrimine ve feodalizmin yıkılmasına öncülük eden ayaklanmalardan biriydi. Bu ayaklanmadan kısa bir süre sonra gerçekleşen bir diğer önemli olay ise Versay Sarayı’nın basılmasıydı. Kraliyet baskısının tarihsel sembolü Bastille Hapishanesi’nin ardından, bu defa açlık ve yoksullukla boğuşan Fransız halkının öfkesinin doğrudan, en görünür ve en somut hedefi Versay Sarayı idi.

18. yüzyılın sonlarında gelirinin yarısından fazlasını sadece ekmeğe veren Paris halkı şehirde ekmek bile bulamazken, Paris’in uzağındaki şatafatlı saraylarında ziyafetler veren Kral 16. Louis ve Kraliçe Marie Antoinette, Fransız topraklarında bir hayli düşman kazanmıştı. 5 Ekim 1789’da ekmek talebiyle gerçekleşen Versay Kadınlar Yürüyüşü, kraliyet ailesinin yıllardır yaşadığı saraydan halkın zoruyla çıkarılıp Paris’e getirilmesi ile tarihteki yerini aldı.

EKMEK KRİZİ KADINLARIN MESELESİYDİ

Uzun süren savaşlar ve ekonomik sıkıntılar içerisinde en temel ve hatta tek besin kaynağı olan ekmeğe bile ulaşamayan yoksul halk içerisinde özellikle ev halkının beslenmesinden sorumlu olan kadınların kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştı. Ekmek isyanlarındaki öfkeli kalabalık, daha iyi ekmekleri zenginlere, kötülerini ise yoksullara satmaya çalışan fırıncılara cezalarını verme konusunda kararlıydı. Giderek büyüyen ekmek krizi için sokakları hareketlendiren kalabalığın başını kadınlar çekiyordu. Ekmek krizi, artık kadınların meselesiydi ve sarayı basıp istediklerini alana kadar sokakta mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerdi.

5 EKİM SABAHI

5 Ekim sabahı ayaklanma, çarşıdan ve Saint-Antoine banliyösünden aynı anda alevlendi. Çarşıdaki kadın balık satıcıları, pazarcılar ve banliyödeki işçi kadınlar, “Ekmek!” ve “Haydi Versay’a!” diye bağırarak yürürlerken, yanlarından geçenleri kendilerine katılmaları için ikna etmeye çalışıyorlardı. Böylece Paris’ten Versay Sarayı’na kadar en az 30 kilometre olan mesafede, yağmura rağmen kitleselleşen bu yürüyüş, krala ve meclise Paris’e ekmek getirmelerini söylemek için yapılıyordu.

Kadınların uzun yürüyüşünden sonra saraya varır varmaz hedef aldıkları kişi Fransa Kraliçesi Marie Antoinette idi. Ekmek yokluğu nedeniyle fırıncıları değil, kraliyet ailesini suçlayan kadınlar “Ne zaman ekmek yiyeceğiz?” bildirisini okudular. Birkaç ay önce, Ağustos Kararları ile İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni kabul edeceğine söz veren 16. Louis saray depolarından Paris halkına ekmek dağıtılacağı söylese de kadınların büyük bir kısmı kralın sözleriyle yetinmeyip geceyi sarayın önünde geçirdi.

SİYASET ARTIK HALKIN GÖZLERİ ÖNÜNDE YAPILACAKTI

Sabah olduğunda gece nöbetçi kalan Parisliler ve Saray muhafızları arasında çıkan arbedede muhafızların bir kişiyi öldürmesinin ardından ayaklanmacılar saraya ve Marie Antoinette’in özel odalarına kadar girdi. Kralın Versay Sarayı’ndan çıkıp Paris’e gelmesini talep eden eylemcilerin bekleyişleri sonucu kraliyet ailesi, Paris Ulusal Muhafızları ve eylemci kadınlar eşliğinde başkent Paris’e getirildi. Bir gece içerisinde Ulusal Meclis de yeniden Paris’e taşındı. Fransa’nın yüksek siyaseti, artık Paris’in devrimci halkının gözleri önünde yapılacaktı.

Parisli kadınlar, kral başkente gelir gelmez bitmeyen ekmek krizi nedeniyle sokaklara çıkmaya devam ettiler. Mısır pazarını bastılar, bir kısmını görsün diye krala gönderdikten sonra bozulmuş unları nehre döktüler, gizli depolarda unların saklanmasını protesto etmek için sokaklara çıktılar. Ekmek krizi bir süre sonra meclisin kararlarıyla dindi.

Kadınlar Yürüyüşü, Versay monarşisini sona yaklaştıran en önemli direnişlerden biridir. Halkın saraya değil sarayın halka tabi olduğunu gösteren yürüyüşçüler, saraylara, sömürücülere, eşitsizliğe karşı dimdik ayakta dikilen emekçi kadınların ve halkın çok önemli tarihsel simgelerinden biridir.