Zaman'dan AKP sevdalılarına müjde!

Zaman gazetesi yazarları kafa kafaya vererek Başbakan Erdoğan`ın son günlerde kullandığı dili, sağduyu, demokrasi ve aydın olma çerçevesinde değerlendirdi. Sonuç, Başbakan`ın suçsuz olduğu ve yakında normale döneceği.

soL (HABER MERKEZİ) Türkiye`de milliyetçiliğin tırmandırılmasına ülkenin üst düzey isimlerinden gelen ifadelerle açıkça tanıklık ettiğimiz günlerde, Başbakan`ın tutumları incelemeye alındı. Ancak söz konusu inceleme bu durumda olması beklenildiği gibi hukuki bir süreçten ziyade psikolojik bir inceleme.

Zaman gazetesi yazarları Mümtaz`er Türköne, Hüseyin Gülerce ve Ahmet Selim Başbakan Erdoğan`ın son günlerde artan DTP ve AKP gerilimi üzerine aldığı tavırları sağduyu, demokrasi ve aydın olma çerçevesinde değerlendirdi. Türköne Erdoğan`ın değişim geçirip geçirmediği sorusuna yanıt arayarak Erdoğan`ın tepkisini "sağduyulu biri buradan bunu çıkarmaz" çerçevesinde akladı. Demokratik yönetimlerde önce siyasi partilerin bir hamlede bulunduğunu ve daha sonra liderlerin buna tepki verdiğini belirten Türköne, Erdoğan`ın DTP`nin şiddet hamlesinden sonra çoğalan tehditlere karşı anlık yanıtlar verdiğini ve bunun da gayet haklı olduğunu söylüyor. Erdoğan`ın "İsteyen istediği yere gitsin" söyleminin kesinlikle AKP`nin Kürt politikasını yansıtmadığını vurgulayan yazar, Erdoğan`ın çıkışlarını DTP`nin provokasyonlarına bir tepki olarak analiz etti. Türköne Erdoğan`ı temize çıkaran analizinin ardından Kürt siyasetine dair de yorumlarda bulundu. AKP`nin bölge ile Türkiye`nin geri kalanı arasındaki "yegane bağ" olduğunu iddia eden Türköne, 'demokrasiyi işleten temel aktörlerden biri' olan AKP`nin Kürt sorununu çözmeye çok yakın durduğunu belirtiyor. Erdoğan`ın bakanlarıyla birlikte dışlayıcı ve hedef gösterici ifadelerinden habersizmiş gibi bir izlenim uyandıran Türköne, AKP`ye bu konuda bir görev de biçti. AKP`nin Kürt siyasetinde kapsayıcı olması gerektiğini belirten yazar, önceden Kürtlerin ikna edilmeye ve Türkiye`nin geri kalanının desteğinin kaybedilmemeye çalışıldığını ancak şimdi durumun Türklerin geri kalan kısmının bu sorunu çözmeye ikna etmek olduğunu belirtiyor. Türköne yaptığı bu ayrımla da Başbakanı Erdoğan`dan ayrımcılık anlamında farklı bir dil kullanmadığını gösterdi.

Başbakan yazarlarına karşı ilgisiz
Diğer Zaman yazarı Hüseyin Gülerce ise Başbakan&acutela Fehmi Koru arasında yaşanan "Yazıklar olsun" edebiyatına değinerek, Başbakanın tarzını, gazetecileri ikna etmek üzerinden kurması gerektiğini vurguladı. Gülerce ayrıca AKP`ye gelen eleştirileri ikiye ayırarak, asıl dikkate alınması gerekenin demokratik endişe kaynaklı eleştiriler olduğunu belirtti. AKP`nin aldığı yüzde 47 oyun meşruluğuna bir türlü kafası basmayan ve AKP`ye toptan karşı olan kesime "ne yapsak kâr etmez" yorumu getiren Gülerce, sadece AKP`nin demokrasi için bir fırsat olduğunu düşünenlerin eleştirilerinin kaydadeğer olduğunu belirtiyor. Kendisinin de dahil olduğu, AKP`nin başarılı olmasını isteyen kitlenin nacizane eleştirilerinin olduğunu ve bunu partiyi ileri taşımak için yapıldığını vurgulayan yazar, AKP nin muhafazakarlık hakkını da teslim etti. Muhafazakar demokrat iktidar olarak AKP`nin köşeye sıkışabileceğini hatırlatan yazar, AKP`nin de buna dair kaygıları olanları ikna etmeye çalışması gerektiğini belirtiyor. Özal`ın zamanında kendisine yönelik eleştirileri olan köşe yazarlarını özel olarak ikna ettiği ve bunun da işe yaradığı örneğini veren Gülerce, Başbakan`dan bu konuda az ilgi gördüklerini küçük bir sitemle de hatırlatıyor.

'Aydınlar yeterince açık değil'
Zaman`ın Başbakan Erdoğan`ı aklayan bir yazarı da Ahmet Selim oldu. Selim yazısında Başbakan`ın tavırlarına değinmekten çok Erdoğan`ı eleştiren aydınlara taş attı. Aydınların talep ettiği demokratik çözümün yeterince açık olmadığından ve doğru dürüst anlatılmadığından dem vuran Selim, anlatıldığı takdirde AKP`nin yapmayacağı bir demokratik çözüm olmadığını da vurgulayarak bu konuda teminat verdi. Aydınların "demokratik çözüm" lafının içini doldurmaları gerektiğini belirten yazar, aydınların "ilginç" olabilmek ve "aydın" vizesi alabilmek uğruna açık açık konuşmadıklarını belirtiyor. Ancak ülkede yaşanan onca anti-demokratik uygulama ve hak gaspları karşısında Selim`in, hala demokrasi denilince "içerik"le ilgili bir sorun yaşaması ve daha fazla açıklamaya ihtiyaç duyması kafalarda soru işareti uyandırıyor.