Yusuf Ziya Özcan'lı yıllar nasıl geçti?

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan 10 Aralık 2007 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atandı. Bugün itibariyle görevi sona eriyor. Peki Özcan başkanlığı döneminde neler yaptı?

4 yıl boyunca YÖK Başkanlığı görevini yürüten Yusuf Ziya Özcan yönetimi boyunca üniversitelerin piyasayla uyumlu çalışması için sermayeyle çeşitli işbirlikleri geliştirdi, türbanın üniversitelere girmesini sağladı, imam hatip mezunlarının tüm kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmasının zeminini hazırlayan katsayı uygulamasını kaldırdı ve daha nice uygulamaya imza attı.

Nasıl gelmişti?

Yusuf Ziya Özcan YÖK Başkanlığı’na 2007 tarihinde atandı. Özcan ataması hakkında şöyle konuşmuştu: "Yeni adayın atanması için 32 tane CV toplandı ve bunlar arasından kendi CV’im elemeleri geçti. Ondan sonra bir şekilde mülakat yapıldı. Cumhurbaşkanımız ile tanıştırıldım, bir saat konuştuktan sonra ‘görev sizindir hocam’ dedi. Cumhurbaşkanımızı da Başbakanımızı daha önceden tanımıyordum." Özcan, Malezya İslam Üniversitesi'nde 1992-1994 yılları arasında misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. Malezya İslam Üniversitesi'nde, 'Geleneksel Müslüman Toplumlarda Hayat Kalitesi' ve 'İslam, Ekonomik Gelişmede Bir Engel midir? Karşıt Görüşlerin Kanıtları, Bazı Metodolojik Düşünceler' başlıklı araştırmalar yaptı.

İlk açıklamalar: Üniversite yönetimleri tüccarlar tarafından belirlensin

YÖK Başkanı Özcan göreve başlar başlamaz üniversite yönetimlerinin yetkilerinin azaltılmasını ve yönetimin seçimle belirlenmesinin yerine mütevelli heyeti sistemini önerdi. Önerilen sistem ise şöyle: "2547'nin 13. maddesini değiştirerek, seçim yerine üniversitede mütevelli heyeti kurarak, bu heyetin rektör seçmesini sağlamak gibi. Veya başka heyetler kurulabilir. Mesela üniversitenin bulunduğu şehirde o şehrin ticaret, sanayi ve endüstride öne çıkmış isimlerinin mütevelli heyetinde olduğu bir sistem."

“Özgür ve güvenli üniversite” uygulaması

Üniversitelerde “şiddet olayları"na karşı, "Özgür ve Güvenli Üniversite" adıyla bir proje hayata geçirildi. Projeye göre, üniversitelere artık polis yerine özel güvenlik görevlileri doğrudan müdahale edebiliyor, cop ve biber gazı kullanabiliyor. YÖK Başkanı Özcan ''Bundan 6-7 ay önce bizden ve emniyetten birkaç kişi üniversiteleri bölgelere ayırdı ve bölge bölge gezip toplantılar yapıldı, üniversitelerde öğrenci hareketleri veya başka türden problemler olursa emniyet tedbirleri nasıl alınabilir, nasıl sağlanabilir diye. Bu ekip 7-8 bölgeye gitti. Alınan güvenlik tedbirleri bu toplantılardan çıkan sonuçlardır. Hiç bir tanesi YÖK'ün kararı değildir onların. Onlar topluca alınmış kararlar” şeklinde konuşarak kendisini üniversitelerdeki yoğun polis baskısından aklamaya çalışmıştı.

Kontenjanlar aman boş kalmasın

2009 yılında ÖSS yerleştirmeleri ile ilgili kontenjanların boş kalma ihtimalini ortadan kaldırmak için Özcan küçük bir ayarlama yaparak ‘kontenjanlar dolsun’ diye taban puanlarının aşağıya çekilmesine benzer bir yöntem uygulamıştı. Uygulama sınav sisteminin ihtiyaca göre her an değişmesine örnek olmuştu.

Katsayı uygulaması

Öğrencilerin puanlarına mezun oldukları liselere göre farklı katsayılar uygulanmasına son verilmesi için adım atılmış ancak Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün, üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini oy birliği ile durdurmuştu. YÖK düz liseler ile aralarında imam hatip liselerinin de bulunduğu meslek liseleri arasında üniversiteye girişte katsayı farkının sürmesi anlamına gelen karara itiraz etmişti ancak itiraz Danıştay tarafından reddedilmişti. YÖK ardından katsayı puanı ile ilgili Genel Kurul’da katsayı uygulamasını kaldırdı ve 1998’den beri uygulanan ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının çarpıldığı katsayı farkı tüm adaylar için 0,15 oldu. Böylece çok tartışılan imam hatip liselilerin Diyanet İşleri Başkanlığı dışındaki tüm kurum ve kurularda da çalışmasının önü tamamen açılmış oldu.

Türban açılımı

Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin YÖK Başkanlık genelgesi ile üniversitelerde türbanla eğitim öğrenimin önü açıldı. YÖK kararlarıyla yaşanan gelişmeler, ilahiyat ön lisans mezunlarının Diyanet İşleri Başkanlığı dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarında da çalışabilmesine olanak sağladı. ALES için 2010 Sonbahar dönemi kılık kıyafet yönetmeliğindeki düzenleme ile türbanla sınava girmek mümkündü. Danıştay 8. Dairesi'nin, 2010 ALES’te uygulanacak yeni düzenlemeyi oy birliği ile yürütmeyi durdurmuştu. Ardından AKP ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'dan karara itirazlar gelmiş sonunda ilgili kılık kıyafet düzenlemesi uygulamaya konmuştu.

AKP’nin açılımına destek

Özcan yaptığı basın açıklamalarında "AKP’nin Demokratik açılımı çerçevesinde hangi tür faaliyetleri YÖK'ün üstleneceği meselesini” de gündemine almış ve 27 üniversite rektörüyle ‘açılım’ konulu toplantı gerçekleştirmişti. Toplantıdan Kürtçe'nin de içinde yer alabileceği yüksek lisans düzeyinde Mardin Artuklu Üniversitesi'nde “Türkiye'de Yaşayan Diller Enstitüsü kurulması kararı çıkmıştı. Evrensel bir hak olan anadilde eğitim hakkıyla ilgili YÖK ve AKP işbirliği ile üniversitelerde Kürtçe öğrenimine ilişkin bu projenin anadilde eğitim talebini karşılamayacak nitelikte olduğu ise apaçık görülüyor.

YÖK’ten AKP hükümetinin dış politikasına destek

2010 eğitim öğretim yılında YÖK temsilcileri ve 10'un üzerinde rektörle Suriye’ye gidilerek iki ülke arasındaki protokol imzalandı. YÖK Başkanı Özcan, "şimdi Ortadoğu ülkelerine yöneliyoruz. Çünkü hükümetin dış ülkelere vizeyi kaldırması ve 'sıfır sorun' politikasına uygun olarak biz de, 'madem böyle açılımlar oluyor siyasette, biz de üniversiteler olarak, açılımların, bu rüzgarın arkasında kendi yararımıza olan çalışmaları yapmalıyız' şeklinde konuşarak hükümetin programı doğrultusunda adımlar atacağını açıklamıştı. Ardından bu konu ile gündeme alınan Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı'nın (YÖS) kaldırılarak, üniversitelere yabancı öğrenci alma serbesti tanındı.

"Farabi Değişim Programı"

Farabi Değişim Programı da YÖK’ün işletmeci mantığıyla uygulamaya koyduğu projelerden. Özcan program hakkındaki açıklamasında "Şimdilerde yapacağımız performansa dayalı ödüllendirme sistemi de fevkalade bir şey. Çalışana ödül vermek, çalışmayana vermemek hem rekabetin gelmesi hem de üniversitedeki bilimsel çıktıların artması açısından son derece önemli bir şeydir" şeklinde konuşmuştu.

Yabancı dil sorununa çözüm: Yabancı firmaların işlettiği uzaktan eğitim merkezi

Türkiye’de yabancı dil öğretiminin “başarısız” olduğunu kabul eden Özcan, bu sorunun çözümü olarak iki yabancı firma ile anlaşarak sorunun "çözülmesi" için de adım attı. “Çözüm” ise yabancı dil eğitimini uzaktan eğitim merkezleri aracılığıyla yapmak. Özcan “Dünyada uzaktan eğitimle İngilizce öğreten 11 firma var. Hepsiyle konuştuk ve ikisi üzerinde karar kıldık.”şeklinde açıklama yapmıştı. 2010 eğitim-öğretim yılında proje uygulanmaya başlandı. Uygulamanın hayata geçtiği İstanbul Üniversitesi’nde öğrencilerin hiçbir sponsor desteği almadan üretim yaptığı tek yer olan Öğrenci Kültür Merkezi kapatılarak yerine uzaktan eğitim merkezi açıldı. Şu an hemen hemen birçok üniversitenin uzaktan eğitim merkezi bulunmakta.

Üniversiteler ABD'deki gibi olacak

Öğrencilerin çeşitli nedenlerle eğitimini yarıda bırakması durumu YÖK’ün tasarısı ile fırsata çevrildi. Özcan “Biz hiçbir şekilde (öğrencinin) okuldan alakasını kesmeyeceğiz. Bir öğrenci çeşitli nedenlerle eğitimini bırakırsa geri geldiğinde harcını biraz daha fazla almayı düşünüyoruz” şeklinde konuşarak “aynı Amerika’daki gibi” olan sistemi Türkiye’ye uygulayacaklarını belirtmişti. Böylece öğrenci affı uygulamasına da ihtiyaç olmayacağını belirten Özcan öğrencilerden yılların birikimi olan harç miktarını alacaklarını ve sistemin aynı faizlerdeki gibi katlaya katlaya işleyeceğini söyleyerek paralı üniversitenin nasıl işletileceğini de açıklamış oldu.

Harçlara yüzde 500 zam

2010 yılı eğitim öğretim yılı için YÖK Başkanı "Ülkedeki enflasyon ne kadarsa, artışı ona göre kararlaştırırız. Enflasyon yüzde 8 civarındaydı, biz de harçlardaki artışı yüzde 8 yaptık" şeklinde konuşarak harçlara % 8 zam yapmış, ikinci öğretim öğrencilerine ise % 500 zam uygulaması yapılacağı açıklanmıştı ancak öğrencilerin ve kamuoyunun yoğun tepkisi hükümete geri adım attırmıştı. Özcan, yaptığı açıklamalarla üniversite eğitiminin paralı olması gerektiğini, parası olmayan öğrencilere ise kredi verilmesi gerektiğini yönünde çarpıcı açıklamalarda da bulunmuştu.

2011 yaz aylarında çıkarılan bir Kanun Hükmünde Kararname'ye dayanarak YÖK, üniversitelerde harç fiyatının kredi sayısına göre belirlenmesine karar verdi. Bir dersi üçüncü kez alanlar, kredi sayısına göre astronomik oranlarda harç ödemek zorunda kaldılar. Dersi, dördüncü ya da beşinci kez alanlar için bu harç miktarı katlandı. Gelen tepkiler üzerine YÖK geri adım attı ve üniversiteye yeni başlayanlar için bu durumun geçerli olacağını açıkladı. Böylece üniversitelerin kapılarının emekçi çocuklarının kapatılması yolunca ciddi bir adım daha atılmış oldu.

ÖYP 

Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) ile üniversitelerde araştırma görevlisi alımı uygulaması başlatıldı. Ancak başta YGS şifre skandalı olmak üzere, TUS, KPSS, Polis Meslek Yüksek Okulu sınavlarında yaşanan hukuksuzluklar, merkezi olarak düzenlenen sınavlara ciddi biçimde güvenin sarsılmasına neden olduğundan ÖYP ile araştırma görevlisi alımı tartışmalara neden oldu. Dolayısıyla Özcan’ın ÖYP ile akademik düzeyde suistimalin kalkacağı açıklaması bu konudaki şüpheleri hala gidermiş değil.

YÖK'ün 5. Başkanı kim olacak?

YÖK’ün Başkanlığı’na kimin atanacağı ise merakla bekleniyor. İsmi geçen adaylar arasında İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun, YÖK Üyesi Prof. Dr. Yekta Saraç, 2008-2011 yılları arasında TÜBİTAK Başkanlığı yapan Prof. Dr. Nüket Yetiş yer alıyor. (soL - Haber Merkezi)